Elif Aybike DEMİR'in 24 Ekim 2023 tarihli yazısı: Farkında Olmak Yeter mi?
Muhtemelen Ekim ayının başından son haftasına gelene kadar meme kanseri hakkında çokça habere, sanal mecra içeriklerine veya çeşitli yerlerde konuyla ilgili etkinliklere denk gelmişsinizdir. Bu yazı, bundan önceki yıllarda ya da bu yıl az önce saydıklarımdan herhangi biri ile karşılaşmamış, meme kanseri hakkında hâlâ bilgi, fikir, farkındalık sahibi olmamış kimselerin kalmış olma ihtimaline karşı bir nevi "çorbada tuzum olsun" diye sizlere ulaştırmayı denediğim bir çalışma. Pembe/mor kurdeleler hazırsa başlayalım.
Ekim ayı, 2004 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından insanları bilinçlendirmek, erken teşhisin önemine dikkat çekmek ve tüm toplumlarda farkındalığın artırılması amacıyla bütün bir ayı kapsayacak şekilde (1-31 Ekim arası) "Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı" olarak belirlenmiştir.
Yapılan açıklamalarda yer verilen "dünyada her 8 kadından 1'inin meme kanserine yakalandığı" bilgisi, beni ve hemcinslerimi konunun ciddiyetinin boyutu hakkında şöyle bir sarsmak için fazlasıyla güçlü sanırım. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla meme kanserinin, tüm kanser türlerinin içerisinde sahip olduğu %11,7'lik oranla ilk sırada yer aldığını aktarmıştı.
Uzmanlar, meme kanserine yakalanma riskinin 40 yaş ve üzeri kadınlarda daha fazla olduğunu söyleseler de hastalıkla karşı karşıya kalmanın bir kadın için her yaşta gerçekleşebileceğini, bu yüzden ailede meme kanseri olmuş bir kadın varsa 20 yaşından itibaren diğer kadınların da kendilerini elle muayene etmeye başlaması gerektiğini ifade ederek (bu elle muayene tavsiyesi aslında tüm 20 yaş sonrası kadınlar için geçerli) erken teşhisin önemi üzerinde duruyor.
Meme kanseri; erken yaşta adet görmeye başlamak, menopoza geç girmek, uzun süre östrojen hormonuna maruziyet, hareketsizlik, obezite, sigara kullanımı gibi etkenlere bağlı olabileceği gibi, %70-80 oranlarında herhangi bir risk faktörü olmadan da ortaya çıkabilmektedir. %20-30'luk oran ise aile öyküsü ile bağlantılıdır.
Birçok uzman, bu hastalığın tedavi edilebilir olduğunu fakat teşhis ve tedavide geç kalınmaması gerektiğini vurguluyor.
Peki biz 20 yaşını aşmış kadınlar olarak ne yapmalıyız, nelere dikkat etmeliyiz? Konuya ilişkin öneriler şu şekilde sıralanabilir:
*20 yaş itibarı ile her kadının, adetin bittiği tarihten sonraki hafta içerisinde kendisini elle muayene etmesi,
*30 yaş üstü her kadının yılda 1 kez mamografi çektirmesi,
*Beslenme alışkanlığına dikkat edilmesi; yüksek yağ içeren, kızartılmış, tütsülenmiş, tuzlanmış veya salamura yapılmış, direkt olarak ateşte pişirilmiş besinlerin tüketilmemesi.
Metamazon Metastatik Meme Kanseri Derneği Başkanı Elif Gökçe Kazancıoğlu’nun açıklamalarında da bu rahatsızlığın nadiren olsa da erkekleri de etkileyebileceği, özellikle aile geçmişinde hastalık sahibi bireylerin bulunduğu veya diğer risk faktörlerini taşıyan erkeklerin düzenli olarak meme kontrolü yapmaları ve şüpheli bir değişiklik ya da belirti fark edildiğinde derhal bir sağlık profesyoneline başvurulması gerektiği ifadeleri yer alıyor.