Betül DEMİR'in 17 Ekim 2024 tarihli yazısı: Her Şey Nasıl da Uzak!

Hayatın karmaşasında kaybolmuşken, bir an gözlerimizi kapatıp düşünmeye başladığımızda, kendimizi birer yabancı gibi hissediyoruz. Sanki kendimize uzaktan bakıyormuşuz gibi. O kadar çok şey var ki, peşinden koştuğumuz; iş, aile, arkadaşlıklar, hedefler... Ama bir anda anlıyoruz ki, aslında bu hedeflerin hepsi, her anın içinde kaybolmuş durumda.  

Günlük hayatın koşturmacasında kaybolmak çok kolay. Sabahları alarm sesinin çalmasıyla başlıyor her şey. Hızla uyanıp, kahvaltı yapmadan, belki de bir yudum çay içmeden evden çıkıyoruz. Bir koşuşturma, bir trafik, bir yoğunluk...  

Her şey birbirine karışıyor ve sonunda bir bakıyorsunuz ki, güne başlamak için harcadığınız enerji, sizin gerçekte olmak istediğiniz yerde durmanıza yetmiyor. Uzaklarda, ulaşılması gereken bir hedef var ama o hedef de sürekli elinizin altında değil. İşte bu noktada, her şeyin uzak olduğuna dair düşünceler kafamızı sarmaya devam ediyor.  

Gün içinde her şeyin bir döngü halinde tekrarladığını görmek, insanı hayal kırıklığına uğratıyor. Aynı yüzler, aynı konuşmalar, aynı rutinin içinde kaybolmuş durumdayız.  

Belki de herkesin içinde bir özlem var; bir şeylerin değişmesini istiyoruz ama neyin nasıl değişeceğini bilemiyoruz. Uzaklarda bekleyen bir mutluluk, bir tatmin duygusu var ama ulaşmak o kadar da kolay değil.