Sedat SADİOĞLU'nun 1 Ağustos 2024 tarihli yazısı: İşte Bazı Mucizeler
Gören Göz – 78/1: Işık Hızı Nedir?
Bu bölümde, Hz. Süleyman devrinde olmuş ve Kur’an’dan bizlere aktarılan bir ayetten bahsetmek istiyorum. Aktarılan konuda, cinlerin de ışık hızında gidişleriyle ilgili örnekler vardır. Üstelik ayette geçen “Kitaptan bir ilmi olan kimse” ifadesine de açıklama getirilmektedir. Şimdi surenin ilgili ayetlerine bakalım;
“Cinlerden bir ifrit (güçlü ve zararlı bir cin): Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz, dedi.” (Neml Suresi, 39.Ayet)
“Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm, dedi. (Süleyman) onu yanı başına yerleşmiş olarak görünce: Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir.” (Neml Suresi, 40.Ayet)
Çözümü:
“Cinlerden güçlü, kurnaz ve bir o kadar da zararlı olanlarından biri (hemen atılarak): Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz, dedi.” (Neml Suresi, 39.Ayet)
“Allah katından keramet ve ilim verilmiş olan iyi cinlerden bir kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu (Saba Melikesi Belkıs’ın tahtını) sana getiririm, dedi. Hz. Süleyman (a.s.), o iyi cine izin verdi ve tahtı yanı başına gelmiş olarak görünce: Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin gösterdiği lütfundandır. Bu tür mucizeler için Allah’a şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, yok eğer güçten doğacak büyüklenmelerle nankörlük edenlere gelince ki, o aramızdaki böbürlenen cinler bilsinler ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir.” (Neml Suresi, 40.Ayet)
Kısa Bilgi: Hz. Süleyman (a.s.), İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden, Hz. Davud’un (a.s.) oğludur. Hz. Yakub’un (a.s.) neslindendir. Kudüs yakınlarındaki Gazze şehrinde doğdu. Hem peygamber hem sultandı. Çocukluğundan beri bilgili, iyilik ve adaleti seven biri olarak tanınmıştı. On iki yaşındayken babasının yerine geçip, sultan oldu. Daha sonra kendisine Allahü Teâlâ tarafından peygamberlik verildi. Dünyada hâkim olan dört kişiden biridir. Ona peygamberlik verildiği Kur’ân’ı Kerim’de En’âm Suresi 84. Ayet’te bildirilmektedir. Hz. Süleyman (a.s.); “Ya Rab! Bana hiçbir kimsede bulunmayan bir kudret ve devlet ihsân eyle!” diye dua etti. Duası kabul edilip, cinlerin, rüzgârın ve hayvanların da insanlar gibi Süleyman aleyhisselâma itâat etmeleri emredildi. Kendisine ism-i âzam duası, kuşların konuşma dili ve ilimlerin sırları öğretildi. Peygamberlikle birlikte ihsân edilen ilim, hikmet ve sultanlık kudretini, insanları doğru yola kavuşturmakla ve daha iyi bir hayat yaşamaları için kullandı. Şehirlerin kurulması, yeryüzünün imarı, yeşillendirilmesi, fen ve sanatta ilerlemesi için emrindekilerin her birine iş taksimi yaptı. Yolların yapılması, taşların yontulup kazılması, demircilik ve derin sularda dalgıçlık gibi zor işleri cinlere verdi.
Kısa bilgi: Kudüs’ten Yemen’deki Saba melikesinin şehrine olan mesafe için, bir hesap yapılmış ve bu hızın ancak ışık hızında gidilmesi halinde ve göz açıp kapayana kadar geçen süre olduğu tespit edilmiştir. Göz açıp kapatana kadar geçen süre, yaklaşık olarak saniyenin yarısı (~0,5 sn.) kadardır. Kudüs ile Yemen arasının yaklaşık 2.500 km. olduğunu varsayarsak;
300.000km ışık hızında giden için geçen süre 1 sn. olduğuna göre,
5.000km giden ve Saba Melikesi’ni tahtıyla taşıyıp getiren cin için geçen süre;
(5.000/300.000)+(tahtın bulunması ve yüklenmesi süresi ~0,47 sn.)
= 0,016+0,47= ~0,48 sn. bulunur.
Bu hızlardaki hareketler sadece cinlere ve meleklere mahsustur ve yüce Allah’ın takdiridir.
“And olsun ki biz, Davud’a ve Süleyman’a bir ilim verdik. Onlar: "Bizi mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah’a hamd olsun” dediler. (Neml Suresi, 15.Ayet)
Işık Mucizesi Nedir?
Kısa Bilgi: Bu bölüme, biraz teknik olmakla beraber, ışığın özelliklerini vererek giriş yapmak istiyorum. Işık, saniyede 300.000 km hızı ile şu anda bilinen en büyük hızdır. Bu hız aslında maddi varlıklar için olan bir sınırlayıcı hız kabul edilebilir. Ayrıca ışık, hem dalga gibi ve hem de foton denen ve gözle görülemeyen yüksüz parçacıklar (yani birbirine yapışık toplar) gibi hareket eder. Zaten Batılı bilim adamlarının çözmeye çalıştığı konu da budur. Batılı bilim adamlarından ünlü teorik-fizik profesörü Richard P. Feynman, ışığı nasıl tarif ediyor;
“Elektronların ve ışığın nasıl davrandıklarını biliyoruz. Nasıl mı davranıyorlar? Parçacık gibi davrandıklarını söylesem, yanlış izlenime yol açmış olurum. Dalga gibi davranırlar desem, yine aynı şey. Onlar kendilerine özgü, benzeri olmayan bir şekilde hareket ederler. Bu, daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemeyen bir davranış biçimidir.”
Bir Fıkra:
“Bektaşi’nin biri, bir Sufiye, tuzak bir soru sormak için harekete geçmiş ve şu soruyu yöneltmiş; “Allah nerededir?” Sufi kendinden emin olarak; “Allah hem yukardadır, hem sağdadır, hem soldadır, hem arkadadır…” derken, Bektaşi araya girmiş, hem inançsızlığını ve hem de niyetini belli ederek; “Allah (hâşâ!) yok diyeceksin ama dilin varmıyor!”
Yukarıdaki açıklama ve ibretlik (uydurulmuş) fıkradan yola çıkarak şu sonuçlara varılması mümkündür;
1) Allah her yerdedir!
2) Allah her şeye kadirdir!
3) Allah her şeyi bir amaç için yaratmıştır!
4) Allah’ın tüm plânları mükemmel üstüdür!
5) Allah için her şey mümkündür. O’nun ol! demesi yeterlidir!
6) Allah’ın ilmini bilmemiz, mümkün değildir, hatta hayal bile edilemez!
7) Her şeyde ve özellikle atom seviyesinde olan-biten dengeler mucizeden de ötedir!
8) Evrende hiçbir şey kendine özgü (Richard P. Feynman’ın yorumunun aksine) veya tesadüfen olamaz ve oluşamaz. Ve bu mükemmellik Allah’ın mutlak ve tek varlık ve akıl almaz gücüne işarettir.
Çok şükür ki, artık yavaş yavaş, saygın ve (Hristiyan dahi olsa) inançlı Batılı bilim insanları, Allah’ın varlığına ve gücüne koşulsuz inanmaktadırlar.
“Ey yüce Allah’ım, “Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de sayısız rızık verirsin.” (Âli İmran Suresi, 27.Ayet) Sen’in her şeye gücün yeter…Amin!”
Gören Göz – 78/2: Anlamlı Bir Şiir
GAYRİ
Bana aşktan sorarlar
-derim ki, yaşım ermiş, olmuştur elli
-çünkü, yolum O’ndan geçer gayri…
Bana meşkten sorarlar
-derim ki, nefsimi kapattım, tattım acıyı
-çünkü, yolum Hak’tan geçer gayri…
Bana dünyadan sorarlar
-derim ki, nimetleri geçicidir, sınavdır hepsi
-çünkü, yolum Sırat’tan geçer gayri…
Bana ahiretten sorarlar
-derim ki, tek ümidim Allah’ın şefaati
-çünkü, yolum öbür dünyadan geçer gayri… (Sedat Sadioğlu)
“Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz! Günâhlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al.” Senin her şeye gücün yeter…Amin !” (Âl-i İmran Suresi, 193.Ayet)
(NOT: Yetmişsekizinci bölümün sonu…)