Utku KABAKCI'nın 23 Ağustos 2023 tarihli yazısı: Karşılıksız Aşk Yoktur

Başlığı okur okumaz yüzünüzde beliren müstehzi tebessümü görür gibiyim. İçinizden “Ne saçmalıyor bu adam” diye geçirdiniz belki, belki de sağlam bir “Hadi oradan” çektiniz en kabasından. Müsaade buyurur ve vakit ayırırsanız detaylıca izah etmek isterim ne kastettiğimi.

Şüphesiz duymayan azdır içimizde “Ben seni arkadaş olarak görüyorum” cümlesini, kalbimizi açmamıza cevaben. Yahut bir türlü dile getiremeyenler vardır ne kadar çok düşündüğünü, nasıl da özlediğini, gün içinde hayallere dalıp gittiğini, o hayalleri kurduran kişiye.

Sevdalandığımız insanın bize karşı aynı duyguları beslememesi ya da bizim varlığımızdan dahi haberdar olmaması gerçekten karşılık bulmamış bir aşk yaratmaya yeter mi? Bence yetmez. Çünkü güzel duygular taşımak güzel kokutur düşüncelerimizi, yüzümüzü güldürür, sözlerimize ilkyaz esintileri sinmesine yol açar. Davranışlarımızı farklılaştırır. Kendimize daha iyi bakmamızı sağlar. Dağıtır efkârımızı. Ayakkabılarımızı boyatır bize, saçlarımızı taratır, spora başlatır, sigarayı bıraktırır, onun elinde gördüğümüz bir kitabı okumamıza veya ondan duyduğumuz bir filmi izlememize vesile olur. Kendimizi geliştirmemizi sağlar. 

Göstermek gerek sevgiyi. Çoğaltmak ve paylaşmak için. Bu hayatın ucunda ölüm olduğundan, pişman olmamak için söylemek, anlatmak gerek. Peki yalnız sözlerle mi gösterilir sevgi? Elbette hayır. Balkonda otururken hava serinlemeye başladığında omuzlarınıza bırakılan bir hırka, yumurtası tam da sevdiğiniz gibi pişirilmiş, sizin için hazırlanan bir kahvaltı, sımsıcak bir kucaklaşma, içten bir gülümseme veya herhangi bir özel gün olmadığı hâlde masanıza, çantanıza ya da paltonuzun cebine bırakılmış küçücük bir hediye ile de gösterilir.

Sınırsız yolları vardır sevgiyi göstermenin. Hangisinin manzarası hoşunuza giderse oradan yürürsünüz ya da sevdiğiniz hangi yolu biliyorsa oradan. Sadece göstererek değil, gösterilen sevgiyi görerek ve gördüğünüzü göstererek de gösterilir sevgi. Teşekkür ederek, özür dileyerek, gözlerinin içine bakarak, gülümseyerek, elini tutarak gösterilir. Hem sevdiğinize hem de dünyanın geri kalanına.

Filmlerde sıklıkla duyduğumuz bazı replikler vardır bilirsiniz. “Ben seni senden asla vazgeçemeyecek kadar çok seviyorum” cümlesi de onlardan biridir. Aşkın karşılığı; hayal kırıklığıdır bazen, öfkedir, yetersiz hissetmektir kendini, ümitsizliktir, acıdır. Ama her aşkın mutlaka bir karşılığı vardır. Gerçek aşk, karşılığı her ne olursa olsun bu karşılığı kabul eden aşktır. Gerçekten âşık olanlar; göğüsleyen, üstesinden gelen, büyüyen, olgunlaşan insanlardır. Yaralarının kabuklarını sadece “iz kalsın da bana ders olsun” diye yolanlardır. Geri gelmeyecek günlere tutunup da anın güzelliğinden olmak için değil yoksa.

Filmler de sonsuza dek sürmez, tıpkı hayat gibi biterler bir yerde. Kimi mutlu sonla biter kimi üzer bizleri. Bu kadar çok film çekilir miydi sinemanın olanakları yetseydi anlatmaya aşkın büyüklüğünü, her yönünü? Hepimizin rol aldığı bir filmdir hayat ve bence bu filmin en havalı karakteri; sevilmediğinde dönüp sevdiğine “Ben seni senden vazgeçebilecek kadar çok seviyorum” deme cesaretini gösterebilendir. Hepinize, karşılığı güzel aşklar dilerim.