Utku KABAKCI'nın 2 Eylül 2024 tarihli yazısı: Hakikate Karşı Kurulan Tuzaklar: Komplo Teorileri

Karmaşanın ve belirsizliklerin yükselişe geçtiği günümüz koşullarında insanların anlam arayışı giderek zorlaşan bir uğraş hâline geldi. Yaşamın hızla akması bireyleri sabit bir referans noktasından yoksun bırakıyor. Söz konusu vaziyette komplo teorisyenleri devreye girerek her sualin cevabını verebileceklerini ileri sürüyor. Komplo teorileri, kompleks olay ve olguları basit bir dil kullanarak anlattığından ve her şeyin ardında işleyen gizli bir planın olduğunu, bunun ifşa edilmesi durumunda da tüm sosyal, politik ve iktisadi yapıların kavranabileceği iddiasına dayandığı için “ilkel bilinçleri” dev bir mıknatıs gibi kendisine çekiyor.

Basit modeller, mümkün olan en az veriyle büyük sonuçlar çıkarılması yoluyla kurgulanıyor. Resmî anlatılara karşı alternatif seçeneklerin yerleştirildiği bu yollar, az ve doğruluğunun ispatı pek de mümkün olmayan bilgiler(!) döşenerek inşa ediliyor. Gerçeklik çoğu zaman muğlak olmasına rağmen komplo teorileri yüzeysel açıklamalar sunmak suretiyle insanları hayatın dinamiklerini idrak etmek için gerekli olan derinlikten ve disiplinler arası düşünebilme becerisinden uzaklaştırıyor. Komplo teorileri, çoğunlukla öngörülemez durumlarla başa çıkma çabası içinde bir kolaylık sunuyor gibi görünse de aslında vaatte bulunduğunun aksine hakikatin üstüne bir örtü seriyor. Böylece mana arayışı karmaşık ve çok katmanlı gerçekler karşısında sığ ve yanıltıcı düşünme modelleriyle sınırlandırılmış oluyor.

Yukarıda sıralanan tüm olumsuzluklarına karşın komplo teorilerinin tamamının alay konusu hâline getirilerek peşinen reddedilmesi de doğru bir tutum olmayabilir. Çünkü bu anlatıların içinden zaman zaman hâkim yaklaşımların çelişkilerini, eksiklerini, açıklarını gözler önüne serenler de çıkabiliyor. Burada mühim olan husus, farklı iddia ve bakış açılarına kulakları tıkamamak ve fakat lüzum olduğunda eleştirel olana da eleştirel yaklaşmayı ihmal etmeyecek bir şuura erişebilmektir.