Furkan ERKAN’ın 11 Ağustos 2023 tarihli yazısı: Kitap Satın Alma Hastalığı Sizde de Var mı?
Bir kitabevine gidip kitaplara bakmak, benim için, 15-20 dakikalığına da olsa günün stresini atmak, dünyadan soyutlanmak için ideal aktivitelerden biri.
Özellikle alanı biraz daha geniş, rafların ve türlerin biraz daha spesifik şekilde ayrıldığı kitabevlerinde gezmek daha iyi oluyor.
Eminim siz de bu aktiviteden hoşlanıyorsunuzdur.
Hatta bir noktaya kadar siz de benim gibi tüm rafları gezip kitaplara bakıyorsunuz değil mi? İçlerini şöyle bir karıştırdınız. Peki ya sonra?
O kitaplardan birini hatta birkaçını satın almak istiyorsunuz.
Bunu düşünürken de şu anki ekonomik krizin olmadığını varsayın.
Kitapların 120’lere 200’lere dayandığı fiyatları yazı boyunca unutun mesela.
Bir kitabı seçtiniz satın almak için. Sonra aklınızda kaldı, birkaç tane daha aldınız.
Uygunluk olarak da fena bir fiyat ödemediğinizi düşünelim.
Evinize doğru gidiyorsunuz ve elinizdeki poşetteki kitapları satın almanın mutluluğunu yaşarken bir yandan da onları okuyacak olmanın merak ve heyecanını taşıyorsunuz.
Sonrasında eve geldiniz, üstünüzü başınızı değiştirdiniz. Biraz da yorgunluk var tabii hemen bir yerlere uzandınız. Kitapların olduğu poşeti de bir kenara koydunuz.
Biraz dinlendikten sonra poşetten kitapları çıkardınız ve kitaplığınıza koydunuz.
İşte buradan sonra telefonunuzla oynamaya başladıysanız ya da dijital platformdan bir şeyler izlemeyi tercih ettiyseniz geçmiş olsun! Siz de kitap satın alma hastalığına yakalanmışsınız demektir.
Gerçekten bu ada sahip bir hastalık belirtisi var. Japon kökeninden gelen esas ismi ise: Tsundoku hastalığı.
Tsundoku hastalığına göre, kişiler yığınla kitap satın alıp, bunları okumaya çalışsa da çoğu zaman bu konuda istikrarlı davranamıyorlar.
Ya da kitapları alıp sadece rafta biriktirmek, istiflemek ve sonrasında depo olarak dolaplarda, bazaların altında vs. saklamak da bu hastalığı tanımlıyor.
Bu hastalığın sadece kitabevindeki satın almalarla yayıldığını düşünmeyin bu arada.
Çeşitli e-ticaret sitelerinin özellikle kampanya dönemlerinde yaptığınız alışverişlerde, ‘’Nasıl olsa uygun, bir tane daha alayım’’, ‘’Şu kadar daha alsam kargo bedava olacak’’ şeklinde kitap almak da buna dahil.
İtiraf ediyorum son birkaç senede ben de tüm bu saydıklarımdan muzdaribim.
Ya aldığım kitapları raf süsü yapıyorum ya da dizi film izlemeye başlıyorum onun yerine.
Kitap satın alma (Tsundoku) hastalığının belirtilerine dair internette bir araştırma yapınca şu sonuçlara ulaşıyorsunuz:
-Kitap istiflediklerini kabul etmezler. Bir gün mutlaka okuyabileceklerini düşünürler.
-Satın aldıkları kitapları okuyamayacak olabilme ihtimallerini düşünmezler.
-Kitaplıklarının dolu olması ve rafları izlemek yeterlidir.
-Kitap kokusuna karşı hassasiyet.
-Matbaada basılan dışında yazı okumaktan nefret ederler.
-Kitaplarını kimseyle paylaşmazlar.
-Yeme, içme gibi temel ihtiyaçlarının yerine kitap almayı tercih ederler.
-Yeni çıkan kitabı aynı gün alma isteği.
Aslında bu sonuçları düşününce tsundoku hastalığını birçok alana uygulamak o kadar da zor olmayacaktır.
Hepsi göz önünde, revaçta diye birçok dijital platforma abone olup sadece 1-2 tanesini düzenli takip etmek, sırf fiyatı uygun diye marketten yapacağınız alışverişin üstüne çıkmak da bu hastalığın belirtileriyle benzer mantalitede olabilir.
Kısacası özellikle şu devirde gerçekten neyi istiyorsanız, neye ihtiyacınız varsa sadece ondan faydalanmak, sadece onu satın almak ve onu tüketmek önem taşıyor.
‘’Kenarda dursun lazım olur’’, ‘’Eksik kalmasın’’ düsturuyla nereye kadar ilerleyebilirsiniz ki?
Bu sizi de yorar, vaktinizden çalar ve giderek maymun iştahlı biri olmanıza yol açar.
Her şeyden çabuk sıkılmanıza ve keyif almamanıza sebebiyet verir.
O yüzden iyisi mi sadece o an okuduğunuz ya da okuyacağınız kitaba odaklanın ki bu hastalığa yakalanmadan edebiyatın da hayatın da keyfini çıkarın.
Salı görüşmek üzere.