Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 19 Ocak 2025 tarihli yazısı: Komutan ve Amir
Türk Silahlı Kuvvetlerinin her rütbesindeki ve kademesindeki asker değerlidir.
Er ile mareşal rütbeleri arasında general, subay, astsubay, uzman jandarma, sivil memur, uzman çavuş, sözleşmeli er şeklinde kademeli bir rütbe yapılanması olsa da Şehitlik ile Gazilik rütbe ve makamları her askerin ulaşmayı hedeflediği ulvi rütbelerdir. Asker, şehit olur bayraklaşır, gazi olur bir ömür onur madalyasını üzerinde taşır.
Türk Devlet geleneğinde asker asla emekli olmaz, son nefesini verene kadar devletinin ve milletinin emrinde kutsal vatan nöbeti vazifesine devam eder.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin işleyiş mekanizması hiyerarşik bir yapıda olmakla birlikte; her askerin ortaya koyduğu sermaye aynıdır ve bedeninde taşıdığı Can’dır. Görev zorluğu ve üstlenilen sorumluluk farklılık gösterse de düşmanlar için hedef ayrımı yoktur. Sarf edilen emek ve efor askerin en üst seviyede kabiliyeti, dayanıklılığı, fedakarlığı, gayreti ve azmi derecesindedir. Türk askerinin fiziksel kabiliyeti, dayanıklılığı, mücadele gücü, savaşçı ruhu, inancı, sarsılmaz iradesi, savaş taktik becerisi, sadakati ve sorumluluk bilinci diğer ülke askerleri arasında tarihin her döneminde ve her zaman ilk sırada olmuştur.
Türk Askeri için ‘’İmkansız’’ diye bir kelime literatüründe bulunmamaktadır. Silahı namusu, vatan savunması canı pahasınadır. Aldığı her kuruş helal, yaptığı her operasyon başarılı, girdiği her savaşın neticesi zaferdir.
Askerlikte, KOMUTAN ve AMİR olmak üzere iki kavram dikkat çekmektedir.
‘’Komutan, emir komuta zincirinde sorumlu olduğu ekibin lideri olarak zorluklar karşısında öne atılmayı şerefli bir vazife telakki eden kahraman asker olmakla birlikte, emri altında bulunan askerlerin de hak ve hukukunu en üst seviye gözeten amirdir.’’ Mehmet KÜÇÜKEKEN
‘’Maiyetinin, personelinin, astının, emrindeki askerin haklı taleplerini yerine getiremeyen, sorunlarına çözüm üretemeyen, derdine ve mağduriyetine çare olamayan komutan konumunda olmanın vicdani boyutu ve yükü nasıldır acaba?’’ diye düşünmek bile istemezsiniz.
Askerlik, yan gelip yatma yeri değildir!
Askerler, meslek hayatları boyunca üç (3) durumda olabilirler:
* Kahraman,
* Gazi,
* Şehit.
Meslek olarak her zaman en büyük bedeli de askerler ödemiştir. Ailesinden (çocuk, eş, anne, baba, kardeş), sevdiklerinden, arkadaşlarından ve kendi canından vazgeçmenin bedelinin büyüklüğünün, dünyada ölçülebilir maddi bir karşılığı var mıdır?
Her kademe ve kadrodaki subay, astsubay, uzman jandarma, sivil memur, uzman çavuş, sözleşmeli erlerimiz yani tek kelime ile ifade edecek olursak Kahramanlar, canı pahasına görevini yerine getirmektedir ve getirmeye devam edecektir. Bu gücü ve iradeyi de kök atalarımızın savaşçı ruhundan, nesilden nesile bozulmadan geçen genlerimizden ve damarlarımızda akan asil kandan almaktadırlar.
İlk Türk Devletinden günümüze kadar tarihle birlikte yolculuk yaparak, önceki devletten sonra kurulan yeni devlete miras kalarak gelen ve artık Son Kale olan Türk Cumhuriyeti’ne geçen Türk Devlet Aklı, tarihin her döneminde hep başrolde olan Büyük Türk Milleti, milli birlik ve beraberlik hamuru ile mayalanmış kamu vicdanı ve doğuştan asker olan toplumun tüm bireyleri; askerinin her zaman destekçisidir ve her daim yanındadır.
Devlet ve milletimizin yüksek menfaatleri kapsamında canını sermaye yapıp, vatan için gece-gündüz demeden çalışan ve ölünceye kadar da asker olan kahramanlarımızın, özellikle de astsubaylarımızın özlük haklarının iyileştirilmesi, uzun yıllardır süregelen mağduriyetlerinin giderilmesi, haklı taleplerinin karşılanmasının zamanı gelmiştir, hatta geç bile kalınmıştır. ‘’Bakılıyor, Değerlendiriliyor, Yapılıyor, Çalışılıyor, Düzenleniyor, Teknik Detaylar Gözden Geçiriliyor, İlk Sırada, Gündemde, Önümüzde, Masada, Yeni Dönemde, Görüş Alınıyor, Gönderiliyor, İnceleniyor, Makama Arz Edildi, Onay Bekliyor, Geliyor, Son Şekli Veriliyor, İmzada ‘’ gibi muğlak ifadelerin umutla bekleyen camia üzerinde oluşturduğu üzüntünün tanımı ise maalesef yoktur.
Astsubayların özlük hakları mücadelesi, bu meslek grubunun karşı karşıya olduğu zorlukların bir yansımasıdır.
Bu kahraman askerler, vatan sevgisi ve görev bilinciyle hareket ederken, yıllardan beri hak ettikleri değeri bulamamanın derin üzüntüsünü aileleri, sevdikleri ve silah arkadaşları ile birlikte her an yaşamaktadır.
Özlük hakları konusunda adaletin sağlanması, hem meslektaşlarının hem de emekli astsubayların moral ve motivasyonu açısından hayati öneme sahiptir.
‘’Astsubaylar, maaş bağlama oranı, tazminatlar ve diğer özlük hakları ile ilgili haklı taleplerini SUSARAK ifade eden tek topluluktur.’’ Mehmet KÜÇÜKEKEN
Komutan, ne yapar?
Amir, ne der?
Herkes, ümitle bekliyor!
Beklenti büyük!
Zaman gösterecek…