Elif Aybike DEMİR'in 28 Mart 2023 tarihli yazısı: Mahrem(iyet)

“Mahremiyet” kavramının temeli olan “mahrem” sözcüğü, Arapça “haram” sözcüğünün türetilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Haram kelimesi en kapsayıcı şekli ile “yasaklanmış olan, dini ve ahlaki yargılara ters düşen, içine girilmesi yasaklanan yer” olarak tanımlanabilir. Tüm bu anlamlarından bağımsız olmamakla beraber mahremiyet kelimesi aynı zamanda Türkçede “gizlilik” (Türk Dil Kurumu sözlüğündeki açıklaması) anlamı da taşımaktadır.

“Mahremiyet”in nasıl kullanıldığı konusunda iki nokta bulunmaktadır. Bunlardan biri “bağımsızlık”, diğeri ise “gizlilik”tir. Bireyin kendi tercihlerini özgürce yerine getirebilmesi “bağımsızlık” olarak tanımlanırken yine bireyin, diğer kişilerin dikkat alanı dışında kalabilmesi ve kendine ait olanı dış müdahalelere karşı güvende tutabilmesi “gizlilik” olarak açıklanmaktadır.

Bir yerde mahremiyetten bahsedilebilmesi için “başkalarına” ihtiyaç vardır. Yani kişinin yalnız olduğu durumlarda mahremiyet söz konusu değildir. Mahremiyetin varlığının oluşması için kişinin başkalarıyla bir arada olması, herhangi bir topluluk içinde bulunması gerekir. Bu şekilde düşünüldüğünde üç şekilde mahremiyet olgusu ortaya çıkmaktadır. Bunlar; mekânsal mahremiyet, bireysel mahremiyet ve bilgi mahremiyetidir.

Fiziksel çevrenin korunması “mekânsal mahremiyet”; zarar verici ve haksızlık içeren durumlara karşı koruma “bireysel mahremiyet”; özel verilerle ilgili kontrolün (toplama/saklama/dağıtma gibi) sağlanması da “bilgi mahremiyeti” olarak karşımıza çıkmaktadır.

En yaygın konular arasında sayılabilecek olan bireyin vücudu, evi, bazı kişisel bilgileri, duygu ve düşünceleri, inançları gibi olgular, mahremiyetin “bireye özel olma” durumunu gösterir.

Mahremiyet ile ilgili anlayış ve uygulamalar; zamana, mekâna ve teknolojideki ilerlemelere (değişimlere) göre farklı biçimlere evrilebilir. Özellikle zaman içerisinde yaşadığımız kitle iletişim araçlarının çeşitlenmesi ve internet üzerinde kendine yer edinen sosyal medya platformlarının hem mecra olarak sayısının çoğalması hem de kullanıcı kitlenin sayısındaki ciddi boyutlara ulaşan artış, kavramın “gizlilik” anlamını ortadan kaldırırken, “alenilik” durumunu kabul görür hâle getirmiştir.

Biri Bizi Gözetliyor (BBG) gibi birtakım televizyon programlarının, diğer programlara göre daha az kurgusal olduğu düşüncesi, izleyiciler üzerinde aynalama etkisi göstermiştir. Bu tarz gelişmeler, mahremiyetin gizlilik yapısının önemini insanların zihninde azaltmış, kişilerde “tanınır olma” dürtüsünü beslemiş ve alenileşme eğilimini artırmıştır.

Sosyal medya platformları tarafından da şöyle bir bakacak olursak, Facebook'un kurucusu olan Mark Zuckerberg, bundan yaklaşık 10 yıl kadar önce bir konuşmasında, “Mahremiyet artık bir norm değildir. İnsanlar kişisel bilgilerini başkalarıyla paylaşmak konusunda daha rahat” diyerek durumu kendi değerlendirmesiyle açıklamıştır.

Google CEO'su Eric Schmidt de “Saklayacak bir şeyiniz varsa paylaşmayın” demiştir.

“Kişisel vitrin” tanımının karşılığı olarak önümüze çıkan sosyal medya mecraları, kişiye ait/özel bilgilerin (yaş, eğitim, beden, düşünce yapısı vb.) açık bir rıza yoluyla manipüle edilebilir hâle gelmesine neden olmaktadır.

Bireyin ne kadar “var olduğu” artık sosyal medya platformları üzerindeki etkinliği, yetkinliği ve görünürlüğü ile ölçülmektedir. Gizlemek, muhafaza etmek, korumak gibi olgular, bugün yerini “teşhire, sergilemeye ve izlenmeye” bırakmıştır.