Furkan ERKAN’ın 21 Kasım 2023 tarihli yazısı: Marifet İltifata Tabi midir Gerçekten?

Atalarımız zamanında her duruma uyan sözler bulmuş. Üstelik en güzel yanı da her birinin kendi içerisinde bir gerekçeye sahip olması.

‘’Marifet iltifata tabidir’’ sözü de bunlardan biri. Yani diyorlar ki başarılı olan, yeteneğini gösteren, marifetli insanlar elbette övülecek, iltifat alacak ki daha iyi olsunlar…

Bu doğru bir yaklaşım ama bazen kimi alçak gönüllü insanlar için zorluklar yaratabiliyor.

Peki neden?

İçten içe her insan pekala takdir edilmek, değer görmek ister. Bir şekilde iltifat almak da bunların yollarından birisidir.

Ama övgüyü alan karşı taraf bu konuda her zaman kendine güvenmeyebilir.

Bu özgüvensizlik değildir sadece kişinin kendi kapasitesini bilmesi ve onun farkında olmasıdır.

Dolayısıyla ‘’Ya sen şöyle harikasın’’, ‘’Bu işte senden iyisi yok’’ gibi övgüler karşısında ‘’Estağfurullah’’, ‘’Beni utandırıyorsun’’ gibi tepkileri sıkça duyarız. Haliyle marifetin iltifata tabi olması için kişinin de duyduğu övgüye inanması ve kendini ona yeterli görmesi gerekiyor.

Bir örnekle daha iyi anlatmak isterim bu dediğimi.

Formula 1’i yakından takip edenler bilirler ki Serhan Acar kadar yarışları daha iyi anlatan birisi yoktur. Onun tarzı yarışı daha keyifli hale getirir. Nerede heyecanlanacağını, nerede sakinleşeceğini bilir. İngilizce açıklamaları çevirmesi ve teknik detayları spontane şekilde aktarmasını söylemiyorum zaten.

Youtube’daki bir programda ‘’Formula 1’i dünyada senden daha iyi anlatan yok!’’ şeklinde bir iltifat aldı Serhan Acar. O da doğal olarak ‘’Beni utandırıyorsunuz çok mahçup oldum’’ dedi.

Bir izleyici olarak o iltifatı sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Diğer F1 tutkunlarının da böyle düşündüğüne eminim. Hatta bir gün yarışlardan birini onun değil de başkasının anlatımıyla izleyince inanın hiç keyif alamadığımı fark ettim.

Ama şöyle bir şey var biz ne kadar bu iltifat karşısında tevazu göstermesini gereksiz bulalım, sanırım biraz ‘’Dünyada’’ ibaresini kendisi için fazla görmüş olabilir. Zira biz bilmesek de onun da bu mesleği yaparken diğer ülkelerden ilham aldığı ve hala da kendisinden daha iyi olduğunu düşündüğü meslektaşları vardır mutlaka.

Kapasiteden bahsettik bir de işin kibirli olmama kısmı var bana kalırsa.

Yani tevazu ve kibir arasındaki ince çizgiyi geçmemek ister bazı insanlar bu tür övgüler karşısında.

‘’Öyleyim tabi’’, ‘’Aynen ya süperim ben’’, ‘’En iyisi benim!’’ gibi karşılıklar verilirse eğer, kibrin de etkisiyle artık bu övgüleri alan birisi de muhtemelen kendilerini herkesten üstün görmeye başlayacaktır.

O sebeple teşekkür edip o övgüyü kabul etmek en iyisi.

Çünkü bu sefer de o aldığınız iltifatta kendinizi yetersiz hissedince ya da hak etmediğinizi düşününce artık karşı tarafı biraz değersiz görmüş oluyorsunuz bence.

Sonuçta bu insanlar da size değer verdiği için, sizi sevdiği için takdir edip iltifat ediyor. Sizin de bunu bir şekilde görüp değerlendirmeniz gerekiyor haliyle.

Velhasıl marifet iltifata tabidir. Bazen söylenilen övgü karşı tarafa biraz abartılı gelebilir ama iltifatı alan kişi de kendisi her ne kadar tevazu gösterse de birileri tarafından fark edilen hünerlerini görmezden gelmemelidir.