Sibel BAY'ın 6 Ekim 2023 tarihli yazısı: Naziler Sinemayı Nasıl Propaganda Aracı Olarak Kullandı?
İnsan, propagandanın en önemli unsurlarından birisidir. İnsanlar kamuoyu oluşturmak için müsait zaman ve zeminde fikirlerini temsil ederler. Kişiler savundukları fikirlerin daha geniş kitlelerce benimsenmesi için her türlü iletişim aracını kullanırlar. Hitabet aracı ise propagandanın en büyük etki alanıdır. Söz ve konuşmaların ahenkli bir şekilde kitleleri etkilediği hitabet insanların heyecanlanıp coşmasını sağlayarak kişinin toplumu istediği fikre ve harekete ikna etmesine yardımcı olmaktadır.
Propaganda ögelerinin öncelikli olduğu bir sinema filmi üretmek ve bunu toplumun kabulüne hazır hale getirip ulaştırmak, bu faaliyetler içerisinde az maliyetli olmasına karşılık çok etkili bir yöntemdir. Popüler bir kültür olarak sinema, modern toplumlarda önemli bir güce sahiptir.
Nazi propaganda filmlerinde genellikle konular, üstün Alman ırkının Almanya’yı yücelteceği, Nazi ordusunun ne kadar disiplinli ve ne kadar güçlü bir ordu olduğunu ve başta Yahudiler olmak üzere diğer azınlıkların toplumun dışına itilmesinin gerekliliğidir. Filmlerde genellikle, Hitler ve Alman halkı olmak üzere iki temel unsur bulunmaktadır. Anlatımı bu iki aktör üzerine kuran propaganda filmleri, kitlesel bir şekilde izleyici ile buluşturulmuştur. Hitler resim ve sinema arasında ciddi bir fark olduğunu düşündüğünden dolayı, sinemayı en güçlü propaganda aracı olarak görmüştür. Kavgam adlı kitabında, Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmesinin ana nedeninin yeterli düzeyde propaganda yapmamasını göstermiştir. Yine kendi kaleme aldığı kitabında, propagandanın nasıl yapılması gerektiğine dair fikirler sunmuştur.
1920' lerde sosyal bilimlerin gündemi olan propaganda ve kamuoyunu etkileme yoluyla kitleleri yönetme amacına odaklanmıştı. Uyaran- tepki kuramı, dönemin hâkim yaklaşımıydı. Bu kurama bağlı olarak hipodermik iğne, sihirli mermi gibi modeller ortaya çıktı. İlk başlarda işçi hareketleri karşısında burjuva demokrasinin korunma amacı, sonradan endüstriyel kaygılara yönelmiştir. Harold Lasswell'e 1927'deki "Dünya Savaşı' nda Propaganda Teknikleri" eseri kitle iletişimindeki ilk araştırmadır. Kitle iletişiminin kamuoyunu etkileyerek her türlü görüşe sürükleyebileceği düşüncesini benimser. Propagandayı kitleleri kontrol için sosyal dayanışma aracı olarak görür ve gerekliliğini savunur.
Hitler dönemi Nazi Almanya’sının propaganda bakanı Goebbels, doğrudan polemikçi propagandanın aksine, eğlenceyi yemek alan propagandayı etkili görmüştür. Örnek olarak müzik, film, kısa haber filmlerinin üretimini desteklemiştir. Özellikle filmleri halkın özelliklerini de dikkate alarak kitleleri etkilemeyi başarmıştır. Örneğin korku filmlerinden çocuklar için üretilen çizgi filmlerine kadar hemen hemen toplumun geneline hitap etmeyi hedef alarak kitlelere aşılamak istenen düşünce sunulmuştur.
Leni Riefenstahl sineması, Alman savaş propagandasının kitleler üzerindeki anlatısını anlamak açısından oldukça önemli bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Milyonlarca insanı soykırıma uğratan ırkçı politikaların uygulandığı süreçte, Nazi iktidarı tarafından sinema bir araç olarak kullanmıştır.
İradenin Zaferi filmi, Hitler'in Nuremberg'e gelmesiyle başlayan, halkı selamlaması, mitingler ve konuşmalar ile devam ettirdiği ve kronolojik sıraya göre ilerleyen basit bir anlatı yapısına sahip bir propaganda film olarak karşımıza çıkmaktadır.