Tuğba EROĞLU'nun 14 Aralık 2023 tarihli yazısı: Öfke En Büyük Silah

Birkaç hafta önce öğleden sonraydı ve bir randevuya giderken kış güneşi kör ediciydi. Bentderesi’nde bindiğim dolmuş şoförü amca, kısık gözleri ve kamburu ile dikkatimi çekmişti.

Kısık gözlerini çevreleyen güneş gözlükleri, elini gözlerini gölgelemek için kaldırması hiçbir işe yaramadı ve diğer arabalar tarafından çevrelendiği için yoldan çıkmasının hiçbir yolu yoktu. Panik yapmamaya çalıştı ama önündeki sokakları görmek zordu. Okuduğum gazete yazıları zihnimde canlandı. Araba kazasına karışan sürücüler, ufak hatalarının bedelini kış güneşini suçlayarak ödemişlerdi. 

Yanlışlıkla sola dönüş şeridine doğru sürüklendik ve birçok tehdit o zaman başladı. Kırmızı ışıkta durduğumuzda arkamızdaki arabayı kullanan adamın dolmuş şoförü amcaya el işareti yaptığını ve direksiyonu çarptığını görebiliyordum. Bir, iki, üç kez kornaya bastı.

Şoför amca, yorgun bedenin altındaki eziklik ve mahcubiyetle sakin kalmaya çalışarak yavaşça nefes alıp verdi ve sonra sağındaki şeride doğru yavaş yavaş ilerlemeye çalıştı. Arkamızdaki araba solumuza doğru yaklaştığında şeridin yarısına gelmiştik. Karşıdaki öfkeli sürücünün yüzü kızarmıştı, kapalı penceremizden bize bağırıyordu. Torpido gözüne uzanıp küçük siyah bir nesne çıkarttığını gördüm. Bir bıçağı anımsatan bu nesne âdeta beni, yolcuları ve dolmuş şoförü amcayı dehşete düşürdü. Dolmuşun içerisinde büyük bir telaş ve çığlık sesi vardı.

Şoför amca düşünmeye zamanı yokmuş gibi yutkunuyordu. Damarlı ve zayıf ellerini sakince pencereye uzatıp pencereyi indirdi, yanımızdaki öfkeli adama da aynısını yapmasını işaret etti. Kendisinden belki de yaşlarca küçük adama, "Oğlum, çok üzgünüm. Güneşten göremedim. Yanlışlıkla sol şeride geçtim. Seni kırmak istemedim. Lütfen kusuruma bakma" dedi. Karşıdaki heybetli ve öfkeli sürücünün gözlerinin içine baktığımda olağanüstü bir şey oldu. Gözlerinin yaşardığını gördüm. Sonra konuştu: “Kusuruma bakma bey amca.”

Günümün âdeta sürrealist bir filme dönüştüğünü hissettim. Sola dönüp uzaklaşacağını düşünmüştük ama öyle olmadı. “Hepimiz her zaman çok stresli ve öfkeliyiz. Utanç verici davranışlar sergilememize neden oluyor. Bak amcacığım seni nasıl üzdüm." 

"Dünyada çok fazla şiddet var. Çekimler, toplu cinayetler, savaşlar… Belki bu, işleri yoluna koymanın bir yoludur."

Adam elindeki küçük siyah nesneyi yere koydu. Işık yeşile döndü. İlerlememiz gerekiyordu. Yaşlı amca, “Allah senden razı olsun” diye seslendi. Yaşlı amca, mütevazı duruşu ile gerçekten onu silahsızlandırmıştı.

Silahsızlandırma, Latince silah vermek anlamından türemiştir. Diğer sürücünün silahını devre dışı bıraktığınız anda suçlayıcı silahlardan, utançtan veya saldırı sözlerinden arınmış olmanıza izin vermiş olursunuz. Sizin kırılganlığınız, onu silahsızlandırdı ve bir anlık saf savunmasızlık sağladı.

Savunmasızlık, belirsizliğe eşlik eden duygusal bir maruz kalma durumudur. Silahlı olmak ise sopa, taş, bomba, silah veya aşağılayıcı sözler olsun seçilen bir silaha belli bir derecede güvenmeyi içerir. Araştırmalar, kırılganlığın, duygusal olgunluğun bir özelliği olduğunu göstermiştir. Bu nedenle kırılganlık, karakterin gücüyle ilişkilidir. Psikolojik kırılganlık, kişinin öz değer duygusunu yansıtan bilişsel inançlarla ilgilidir.