Betül Gökçe AKGÖL'ün 15 Ekim 2024 tarihli köşe yazısı: Okuma Kültürü: Dijitalleşme ile Nasıl Sarsıldı?
Son yıllarda dijitalleşme, hayatımızın her alanını etkisi altına alırken, okuma alışkanlıklarımız da bu dönüşümden nasibini aldı. Hızla gelişen teknoloji, kitapların yerini e-kitapların ve dijital platformların almasına neden oldu. Ancak bu değişim, sadece okuma biçimimizi değil, aynı zamanda okuma kültürümüzü de derinden sarstı.
Öncelikle, dijitalleşmenin getirdiği hızlı bilgi akışı, insanların okuma alışkanlıklarını değiştirdi. Günlük hayatın telaşesi içinde sosyal medya, bloglar ve haber siteleri gibi dijital platformlardan alınan bilgi, geleneksel kitap okumayı geride bıraktı. İnsanlar artık derinlemesine düşünmeyi gerektiren romanlar veya akademik eserler yerine, hızlı ve yüzeysel bilgilere yöneliyor. Bu durum, okuma alışkanlıklarımızın yüzeyselleşmesine neden olurken, aynı zamanda düşünme becerilerimizin de zayıflamasına yol açıyor. Hızlı tüketilen içeriklerin, derin okuma alışkanlıkları üzerindeki olumsuz etkisi yadsınamaz.
Bununla birlikte, dijitalleşmenin sunduğu imkanlar da göz ardı edilemez. E-kitaplar, mobil uygulamalar ve online kütüphaneler sayesinde, kitaplara ulaşım daha kolay hale geldi. Okuyucular, istedikleri eseri anında edinebilirken, yazarlar ve yayınevleri de eserlerini daha geniş bir kitleye ulaştırma fırsatına sahip oldu. Ancak bu kolaylık, okuma alışkanlığının derinleşmesini değil, aksine hızla tüketilmesini teşvik ediyor. Okuyucular, bir kitabı bitirdikten sonra hemen bir diğerine geçme eğiliminde olurken, kitabın içeriği üzerinde düşünmek için yeterince zaman harcamıyor.
Peki, okuma kültürünü yeniden canlandırmak için neler yapabiliriz? Öncelikle, eğitim sisteminde okuma alışkanlıklarını teşvik eden programların geliştirilmesi gerekiyor. Okul çağındaki çocuklara erken yaşlardan itibaren kitap okuma alışkanlığı kazandırmak, bu konuda atılacak en önemli adımlardan biridir. Okul kütüphanelerinin zenginleştirilmesi, öğrencilerin farklı türlerde kitaplarla tanışmalarını sağlamak açısından kritik bir rol oynayabilir. Ayrıca, öğretmenlerin okuma seansları düzenleyerek öğrencilere kitap okumayı sevdirmeleri de büyük bir etki yaratabilir.
Dijital platformlar üzerinden düzenlenen sanal kitap kulüpleri, okuyucuların bir araya gelerek eserleri tartışmalarına ve fikir alışverişinde bulunmalarına olanak tanıyabilir. Bu tür etkinlikler, okuyucuların farklı bakış açıları edinmesini ve kitap okuma deneyimlerini zenginleştirmelerini sağlar. Ayrıca, yerel kütüphanelerin ve bağımsız kitapçılarının desteklenmesi, kitap okuma kültürünün canlanmasına katkı sunabilir. Bu mekanlar, okuyucuların kitaplarla buluştuğu, yazarlarla tanıştığı ve tartışmaların yapıldığı sıcak bir ortam sunar.
Sonuç olarak, dijitalleşme okuma alışkanlıklarımızı önemli ölçüde etkilemiş olsa da, kitap okuma kültürünü yeniden canlandırma potansiyelimiz hâlâ mevcut. Eğitim sisteminde yapılacak düzenlemeler, dijital platformların etkin kullanımı ve yerel kitap topluluklarının desteklenmesi, okuma alışkanlıklarımızı derinleştirerek kültürel bir miras olan kitap okumayı yaşatmamıza yardımcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki, kitaplar yalnızca bilgi edinmenin aracı değil, aynı zamanda düşünmenin, hayal etmenin ve insan olmanın da bir yoludur. Okuma kültürünü yeniden canlandırmak, geleceğimizi şekillendirecek en önemli adımlardan biridir.