Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 24 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Ponzi

Ponzi ünlü bir futbolcu mu?

Ponzi bir moda markası mı?

Ponzi yurtdışında bir tatil yöresi mi?

Ponzi ünlü bir sanatçı mı?

Ponzi eğlenceli bir oyun mu?

Yoksa bugüne kadar ‘’Ponzi’’ diye bir kelime kulağınıza kadar gelmedi mi?

Ponzi sistemi, insanları yüksek kar getiren bir üretim varmış gibi yatırım yapmaya davet eden sistematik bir dolandırıcılık türüdür. Halk arasında “Saadet Zinciri” olarak da bilinen bu dolandırıcılık türünün tarihi oldukça eskiye dayanmaktadır. İsmini 1920’lerde bu dolandırıcılığın en meşhur örneklerinden birini gerçekleştiren Charles Ponzi’den almıştır.

Charles Ponzi, bu sistemi sayesinde kısa sürede yaklaşık 10.000 yatırımcıyı posta pullarını kullanarak bir arbitraj karı elde ettiğine inandırmış; ancak aslında ortada olmayan bu kârlar nedeniyle sistem daha fazla sürdürülememiş ve sistem kısa sürede çökmüştür.

Bedava peynir fare kapanında olur.

Ponzi sisteminin en büyük göstergelerinden biri; piyasada mümkün olmayan seviyelerde vaat edilen yüksek getirilerdir.

Bu sistemin kurucuları, aslında arkasında ne gerçek bir iş ne de bir kar üretimi olan bir yatırım aracına çeşitli tanıtım ve ikna faaliyetleriyle insanları yatırım yapmaya çağırırlar. İlk başta gerçekten de yatırımcılar yüksek düzeylerde kar elde edebilirler ancak unutulmamalıdır ki bu getirilerin hepsi sonradan gelen yatırımcıların getirdikleri paraların ilk yatırımcılara ödenmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Ancak yatırımcılar genellikle bunu hemen fark edemez ve hem daha fazla getiri elde etme hayaliyle daha fazla para yatırırlar hem de çevrelerindeki herkesi buna dahil etmek isterler.

Ponzi sistemini yürüten kişiler bir taraftan gelen yatırımlardan paylarını alarak haksız yere kar elde ederken bir taraftan de sanki meşru bir yatırım aracı yönetiyormuş gibi operasyonlar sürdürürler. Ancak bunları sorguladığınızda da genelde temeli olmayan, belirsiz ve gizli stratejilerle karşılaşırsınız. İkna ve güven yoluyla sisteme ekledikleri yatırımcılar ise çok fazla kâr elde ettikleri için bir anlamda bu Ponzi sisteminin elçisi gibi davranırlar ve bu da sisteme daha fazla mağdurun eklenmesine yol açar.

Bazı piramit sistemleri (Ponzi) kendini yasal gösterebilmek için ortaya göstermelik bir ürünün satışıyla sisteme üye katmaya çalışabilir.

Ponzi sistemleri doğaları gereği çökmeye mahkumdur.

Belki siz de böyle bir sistemin ya da yapının içinde olduğunuzun farkında bile değilsinizdir?

Bu dolandırıcılığın ortaya çıkması birkaç yolla mümkün olabilir:

Birincisi yasal merciler yaptıkları denetimler sonucunda burada bir dolandırıcılık faaliyeti olduğuna kanaat getirirler ve ilgili sistemi işleten yasal ve yasal olmayan tüm operasyonlarla ilgili işlem başlatırlar.

İkincisi dolandırıcılığı yürüten kişiler artık yeteri kadar kâr elde ettiklerini düşünürler ve elde ettikleri karla birlikte ortadan kaybolurlar.

Üçüncüsü de artık sistemi besleyecek kadar yeni yatırımcı sisteme dahil olmadığı zaman sistemin çökmesidir. Bu gibi durumlarda yatırımcılar yatırdıkları parayı geri isterler ancak genelde bir muhatap bulamazlar.

Buna benzer, size yüksek kar vaadinde bulunan ve sorguladığınızda arkasında bir üretim veya saygın bir işletme bulamadığınız sistemlere şüpheyle yaklaşmakta fayda vardır. Çünkü eğer size gerçek olamayacak kadar iyi teklifler sunan bir sistem varsa; o sistem çok büyük ihtimalle gerçek değildir.

Saadet Zinciri demişken; kamusal alanda yapılan bazı ballı atamalar, torpiller, birçok yerden maaş ve huzur hakkı alan makam sahipleri, kişiye ya da firmaya göre özel büyük ihaleler, elitlerin tekelinde bulunan piyasa pastası ile ‘’Tasarruf’’ kelimesinin dillendirilip uygulamasının halk üzerinde denendiği töresel iktisat uygulamalarının olduğu medeniyetler beşiği bir coğrafyada ‘’Ponzi’’ kelimesini duymamak ya da bilmemek çok normaldir.

Ponzi var ve her yerde!

Sistem işliyor!

Peki,

Kazananlar kim ya da kimler?