Murat BALCI'nın 22 Mart 2023 tarihli yazısı: Sel felaketi nasıl geldi?
Nasıl mı?
Hatırlatayım; yine göz göre göre geldi.
Adeta bağıra bağıra sel oldu aktı.
Tıpkı geçtiğimiz yıl Kastamonu ve çevresinde, yine Karadeniz’de nasıl geldiyse, Şanlıurfa ve Adıyaman’da da öyle aktı sel oldu yazık ki!
İklim bilimciler, meteorologlar, şehir plancıları, mimarlar ve mühendislerle, su bilimcilerin, bilim insanlarının uyarılarından yine hiç ders çıkartamadık!
Dere yataklarına konut, iş yeri yapıldı.
Alt geçitler, viyadükler, yollar, caddeler serildi.
En az 100 metre olması gereken dere yataklarına sadece 8-10 metrelik dere ıslahları yapılmıştı maalesef!
Onlar da Şanlıurfa’da koskoca tırları, iş makinelerini, kamyonları, araçları, çadırları, konteynerleri, evleri, iş yerlerini yuttu.
Nasıl yutmasın ki?
Bölgede 6 Şubat depremlerinin yaraları henüz sarılmaya başlanmıştı ki bu kez de sel vurdu Şanlıurfa ve Adıyaman’ı.
Şanlıurfa’da Karakoyun Deresi ve özellikle Akabe Mahallesi perişan.
Zaten depremden etkilenen bölgede vatandaş tepkili.
Adıyaman’da Eğriçay ile Ömerova dereleri taştı.
Merkezdeki Atatürk Bulvarı, çamurdan havuza döndü.
Şanlıurfa Eyyübiye'deki tarihi Balıklı Göl, “balçıklı göl” oldu!
Ayn Zeliha Gölü’ndeki zavallı balıklar da insanoğlunun aymazlığı, vurdumduymazlığı yüzünden felaketi yaşadı.
Yaşanan sel felaketinde tarihi havuza dolan çamur balçığından boğulmamak için dip mağaralarına sığındı kutsal sayılan balıklar.
Yine Şanlıurfa’da henüz 3 ay önce görkemle açılışı yapılan Abide Köprülü Kavşağı alt geçidi, maalesef 9 kişinin can verdiği ölüm yoluna, Azrail’in virajına dönüştü yazık ki!
Onlarca araç içinde sürüklenen selzedeler, dere yatağına yapılan Abide Köprülü Kavşağı alt geçidine dolan balçığa gömüldü.
Çamura adeta mıh misali saplandılar!
Şanlıurfa Tandoğan Mahallesi'nde Yavuzlar Apartmanı'nın bodrum katındaki dairede, 5 vatandaşımızın cansız bedenine ulaşıldı.
Her ne kadar Tarım Bakanı Vahit Kirişçi, “Toprak suya doydu...” dese de...
Bölge art arda acıya da doydu yazık ki!
Adıyaman ve Şanlıurfa’da yaşanan sel felaketlerinde toplam can kaybı yazık ki; 20.
Şanlıurfa’da azgın sel suları, koskoca tırı ve sürücüsünü bile yuttu.
Adıyaman Tut’ta ise ailesinin bahçesine kurduğu konteynerinde deprem felaketini atlatmaya, yaralarını sarmaya çalışan Hemşire Fatma Tekdal ile 1,5 yaşındaki kızı Zeynep Zümra da selde kayıptı.
İki aylık hamile annenin cansız bedeni, kaybolduğu noktanın 5 kilometre ötesinde kanalda bulundu. Birkaç saat sonra ise minik Zümra’nın naaşı.
Bölgede art arda yaşanan acıların yaraları sarılmaya çalışılıyor.
Sel ve deprem bölgesinde vicdan yoksunu bazı esnaf ise çaresizliği, acıyı fırsata çevirmiş bile.
5 litrelik ambalajlı suyu 50 ila 100 liraya satmaktan geri durmamış vicdansız ölü/diri soyucular!
Peki yazımın başlığını yine sorayım.
Bu felaket nasıl geldi?
Sorunun cevabını; kafası çalışan, vicdanlı ve dürüst aslında herkes çok iyi biliyor.
Sebebi biziz.
Sebebi dere ıslahını düzgün yapmayan, iklim bilimcilerin, meteorologların uyarılarına yeterince kulak asmayanlar değil mi?
Ben mi yanılıyorum?
Yoksa yine kadercilik mi asıl sorumlu?
Ben kederimden ve öfkemden işin içinden çıkamıyorum!
Siz karar verin lütfen!