Elif Aybike DEMİR'in 13 Haziran 2023 tarihli yazısı
Yaşadığımız toplum içerisinde geçirmiş olduğum zaman diliminde gördüklerime, duyduklarıma ve yaşadıklarıma dayanarak söyleyebilirim ki kanaatimce bir insanın en büyük sorumluluklarından bir tanesi ebeveyn olmak, birey yetiştirmek.
Anne-baba olmayı deneyimlememiş bireyler olarak da her zaman, her çocuğa karşı sorumluluk sahibi, dikkatli ve özenli olunması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü onlar bu toplumların geleceği ve bizler geleceği sağlam temeller üzerinde inşa etmekle yükümlüyüz.
Çocuklarımızın zihinsel yapılarını oluştururken onlara ne verdiğimizi, ne şekilde örnek olduğumuzu ciddi şekilde düşünmeliyiz. Biliyoruz ki çocukların en etkili öğrenme yollarından biri "model alma" ve bunun yanında "taklit etme"dir. Yani biz nasıl insanlarsak, öyle insanlar yetiştiriyor/yetiştirecek olmamız neredeyse kaçınılmazdır. Bu yüzden öncelikle kendi zihin dünyamızı nelerle beslediğimiz ve hangi alışkanlıklar ile hayatlarımızı sürdürdüğümüz konusunda oldukça dikkatli ve seçici davranmak durumundayız.
Bir yandan da kendi hayatlarımıza odaklanıp çocuklarımızın dünyasında neler olup bittiğini, amiyane tabirle sokakların onların karşısına neler çıkarttığını takip etmeyi de ihmal etmemeliyiz.
Hatırlıyorum, benim ilkokul öğrencisi olduğum dönemlerde okulların çevresinde madde satışları çok yaygınlaşmış, bu sebeple bölgemizde tedbirler artırılmıştı. Daha fazla veli, çocuğunu okula kendisi getirmeye başlamış ve okul çıkışlarına kadar da orada nöbet tutar olmuştu. Ne yazık ki bunun gibi daha birçok örnek sıralayabilecek durumdayız.
Görüyorum ki ebeveynler evlatlarını hangi tehlikeden nasıl koruyacaklarını şaşırmış ve haklı olarak bu konuda epey panik hâldeler. Bir yanda internetin uçsuz bucaksız, kontrol etmesi her geçen gün daha da güçleşen kara delikleri; diğer yanda okullarında onca eğitimcinin (!) arasında bile güvende olmadıkları gerçek hayatın karşılarına çıkarttığı rezillikler, tehditler... Mavi Balina, Momo, su maymuncuğu, pamuk şeker görünümlü zehirler, sigara, sanal anne-baba derken (cinsel istismarı da elbette görmezden gelmem) bu kez de "puff nargile".
Puff nargile (puff bar), bir çeşit elektronik sigaradır. Cihazın amacı, düşük miktarda nikotin içeren bir buhar çıkartmakmış. Bu aletin içindeki sıvı ve batarya tükenince tekrar kullanılamıyormuş. Renkleri ve şekilleri itibarıyla (böyle söylemek istemezdim ama) sevimli ve ilgi çekici tasarımları nedeniyle gençler arasında fazlaca popüler hâle gelmiş fakat sadece gençlerle kalmamış, bu elektronik sigaralar 13-14 yaş aralığındaki ortaokul öğrencilerinden de kendisine alıcı bulur duruma gelmiş. Cihazların, çocukları nikotine alıştırmak için kullanıldığını ileri süren uzmanlar da bulunmakta.
Konu ile ilgili olarak ulusal televizyon kanallarından birinde hazırlanmış bir haberde, kendisine mikrofon uzatılan ortaokul çocuklarının söyledikleri, alet hakkındaki hâkimiyetlerini gözler önüne seriyor. Haberde, 14 yaşında olduğunu söyleyen çocuklardan bir tanesi, "Arkadaşlarım bunun ticaretini de yapıyor. Alıp okulda satıyorlar" diyor. Evet bir çocuk, evet "ticaret yapmak"tan bahsediyor. Hem de ne ticareti? Elektronik sigara! Hem de nerede? Okulda!
Yine aynı haber içeriğinde görüşlerine yer verilen Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sedat Öktem, bu cihazların akciğer naklini gerektirebilecek kadar ağır akciğer hasarlarına yol açabildiğini; ölümlere, yoğun bakım yatışlarına, koviddekine benzer birtakım akciğer bulgularına sebep olabildiğini aktarıyor.