Betül Gökçe AKGÖL'ün 5 Kasım 2024 tarihli yazısı: Sosyal Medya ve Yalnızlık: Gerçek Bağlantılar mı, Yüzeysel İlişkiler mi?

Sosyal medya, hayatımıza hızla girip neredeyse vazgeçilmez bir yere sahip oldu. Arkadaşlarımızla, ailemizle, hatta dünyada hiç tanımadığımız insanlarla anlık olarak iletişim kurabiliyoruz. Paylaşımlar, beğeniler, yorumlar, özel mesajlar… İlk bakışta, sosyal medya bizleri bir araya getiriyor gibi görünüyor. Ancak, bu dijital bağlantıların ne kadar “gerçek” olduğunu sorguladığımızda, sosyal medyanın yalnızlığı artırıp artırmadığı sorusu akıllara geliyor. Peki, sosyal medya gerçekten insanları birbirine yakınlaştırıyor mu, yoksa yüzeysel ilişkilerle yalnızlık hissimizi derinleştiriyor mu?
Sosyal medyanın en güçlü özelliklerinden biri, fiziksel mesafeleri ortadan kaldırarak insanları bir araya getirmesi. Farklı ülkelerdeki, hatta kıtadaki kişilerle anında haberleşebiliyor, güncel paylaşımlarını görebiliyoruz. Bu, ailelerinden uzakta yaşayanlar, çocukluk arkadaşlarını özleyenler ya da yeni insanlarla tanışmak isteyenler için harika bir fırsat gibi görünüyor. Ancak, bu sanal iletişimin yüzeyde kalan bir etkisi olduğu gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor. Sosyal medya üzerinden sağlanan bağlantılar çoğu zaman geçici, yüzeysel ve anlık tatmin sağlayan nitelikte. Örneğin, bir paylaşımın altına bırakılan “like” veya emojiler, gerçek bir sohbetin, yüz yüze iletişimin veya samimi bir ilişkinin yerini tutamıyor.
Bu durum, çoğu zaman kullanıcıların yalnızlık duygusunu artırıyor. Sosyal medya, kullanıcılarına her an çevresinde insanların olduğunu hissettiriyor, fakat bu hissin yanıltıcı olduğu kısa sürede anlaşılıyor. Fiziksel olarak yanınızda olmayan bir topluluğun içinde yer almak, yalnızlık hissini derinleştirebiliyor. Kimi zaman kullanıcılar, başkalarının mutlu ve eğlenceli anlarını görerek kendi yaşamlarını yetersiz ya da eksik hissetmeye başlıyor. Sosyal medya platformlarında sürekli bir kıyaslama haline giren birey, kendini daha da yalnız hissedebiliyor.
Ayrıca, sosyal medya bağımlılığı da bu durumu körüklüyor. Sürekli olarak bildirimler almak, bir şeyler paylaşmak, başkalarının gönderilerini takip etmek, bireylerin gerçek dünyadaki ilişkilerinden uzaklaşmalarına yol açabiliyor. Yüz yüze iletişimi azaltan, dikkatleri yalnızca ekrana odaklayan bu süreç, bireylerin sosyal becerilerinde zayıflamalar meydana getirebiliyor. Sosyal medya ortamında kurulan ilişkilerde yüz yüze iletişimden eksik kalan beden dili, mimikler, ses tonu gibi unsurlar, iletişimin kalitesini düşürüyor. Bu durumda, bireyler arasında derin bağlar oluşmuyor; yalnızca paylaşılan fotoğraflar, mesajlar ve beğenilerden ibaret olan yüzeysel bir ilişki kalıyor.
Öte yandan, sosyal medya doğru kullanıldığında, gerçekten de insanları bir araya getirebilir ve anlamlı ilişkiler kurmayı destekleyebilir. Bunun yolu ise sosyal medyanın tek başına bir iletişim aracı değil, yüz yüze ilişkileri destekleyen bir araç olarak kullanılmasıdır. Bireyler, sosyal medyada tanıştıkları veya uzun süredir iletişimde oldukları kişilerle gerçek hayatta buluşarak dostluklarını pekiştirebilirler. Ancak, sosyal medya yalnızca dijital bir platform olarak kaldığında, insan ilişkilerinin derinleşmesi zorlaşıyor.
Yalnızlık hissini azaltmanın ve daha gerçekçi bağlar kurmanın yolu, sosyal medyanın doğru kullanımında gizli. Sosyal medya platformlarında geçirilen zamanı sınırlamak, dijital dünya dışında gerçek hayata odaklanmak, sevdiklerimizle yüz yüze vakit geçirmek ve anlamlı sohbetler kurmak, yalnızlık hissimizi azaltmak için önemli adımlar olabilir. Sosyal medyanın sağladığı “anlık tatmin” hissini bir kenara bırakıp, uzun vadede daha sağlam dostluklar ve bağlar kurmaya yönelik çaba göstermek, bireylerin yalnızlık duygusundan uzaklaşmalarına yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, sosyal medya bize “bağlantı” sağlasa da, bu bağlantının gerçek bir dostluk ya da samimi bir ilişki anlamına gelmediğini unutmamalıyız. Dijital dünyada daha fazla vakit geçirmek yerine, gerçek hayatta daha derin ilişkiler kurarak, yalnızlık hissinin önüne geçebiliriz. Sosyal medya, yüzeysel değil, derin ve samimi ilişkiler kurmak için yalnızca bir araç olmalı.