Furkan ERKAN'ın 4 Ağustos 2023 tarihli yazısı: Tartışmayı Farkında Olmadığımız Şekilde Uzatan Yöntemler
Günlük hayatımızda siyasetten spora, sanattan ekonomiye kadar pek çok alanda yaptığımız bir şeydir tartışma.
Genelde yakın çevremizle gerçekleştirdiğimiz bir eylem olsa da kimi zaman sokakta tanımadığımız biriyle, ilk kez bulunduğumuz bir grup ortamında ya da sosyal medyada insanlarla tartışabiliyoruz. Ya da tartışma eğiliminde oluyoruz.
Eğer birileriyle aramızda ufak ya da büyük fark etmeksizin bir tartışma çıktıysa, amaç ya orta yolu bulmaktır ya da karşı taraflardan birinin veyahut birilerinin, doğru düşündüğü savı diğer tarafa kanıtlamak ve onları ikna etmektir.
Elbette iki amaç için de yoğun uğraşlar verilir. Hararetli şekilde cümleler sarf edilir. Bazen ağızdan çıkmaması gereken kelimeler söylenir ya da geri dönüşü olmayan durumlar içerisinde kalır insan.
Ancak yine de bu tür süreçlerde tartışmayı uzatan bazı sinsi, kandırıkçı ve kestirmeden gidilen yollara da başvurabiliyoruz. Üstelik bunların bazılarını farkında olmadan, sıkça yapıyoruz.
O zaman gelin birlikte bakalım nelermiş bu tartışmayı uzatan ve farkında olmadığımız yöntemler:
Ad hominem
Bu kavramı eminim bir yerlerden duymuşsunuzdur. Latince kökeninden çevrildiğinde ‘’kişiye’’ anlamını taşıyan bu kavram özellikle günümüz tartışmalarının olmazsa olmaz yöntemidir. ‘’Kişi karalama safsatası’’ olarak geçen bu kavram, bir reaksiyonun belirli bir kişinin herhangi bir konudaki duruşu yerine şahsına yöneltilmesini ifade eder. Kısacası ‘’Sen de şöyle yapmıştıncılık’’ diyebiliriz buna.
Örneğin yazar bir arkadaşınız var. Samimi bir arkadaşlık ilişkiniz olduğu için de size güveniyor ve son yazısını okuyup değerlendirmeniz için size gösteriyor. Siz okuyorsunuz ve yazının sadece bir iki yerine takılıp arkadaşınıza ‘’Şuralar şöyleydi ama böyle böyle yapsan daha iyi olur’’ şeklinde yapıcı bir eleştiri getirmenize rağmen, arkadaşınız da ‘’Olabilir ama senin de ortaokulda Türkçe derslerinin notu pek iyi değildi.’’ şeklinde tamamen sizin argümanlarınızdan bağımsız, konuyla alakasız bir tepki gösteriyor. İşte tartışma esnasında sizi kişiliğiniz üzerinden vurmaya çalışan bu yöntem Ad hominem oluyor. Hadi itiraf edin siz de bunu günde 1-2 kere birilerine uyguluyorsunuz değil mi? Hem de farkında olmadan…
Whataboutism
Tartışmaların bir diğer sık kullanılan yöntemi de Whataboutism’dir. Ad hominem gibi bir safsata çeşidi olmasının yanında bazı açılardan ona benzer yanları vardır. Ancak Whataboutism’de Ad hominem’den farklı olarak tartışma sürecinde kişinin şahsına gelişigüzel saldırılmaz. Esas hedef onun ikiyüzlülüğünü ortaya çıkarmaktır. Ama buradaki ikiyüzlülük de tamamen karşı tarafın çerçevesinde şekillendirdiği bir ikiyüzlülük olarak karşımıza çıkar. Yani bu kavram, karşı argümanları doğrudan çürütmeden rakibini ikiyüzlülükle suçlayarak gözden düşürmeyi, onu rezil etmeyi tanımlar. Türkçe’ye çevirdiğimizde ‘’Peki ya şunun hakkında ne diyorsunculuk’’ karşılığına ulaşırız. Siyasi tartışmalarda ve propagandalarda fazlaca kullanılan bir teknik olmasının yanı sıra özellikle sosyal medyadaki ‘’duyar kasma’’ tartışmalarında da sıkça rastladığımız bir safsatadır.
Örneğin bir başka arkadaşınızı ele alalım. Diyelim ki bu arkadaşınız ölüm haberlerinden çok etkileniyor. Bilhassa doğal afetlerden dolayı hayatını kaybeden insanlara çok üzülüyor. Hatta bazılarında sosyal medyadan kendi yorumlarını da dile getirerek paylaşım yapıyor. Sonra siz geliyorsunuz ve ona şöyle bir sitemde bulunuyorsunuz: ‘’Duyarlı olman çok güzel ama keşke bugün X şehrindeki çıkan çatışmada şehit olan askerimiz için de bir şeyler deseydin.’’ Yani arkadaşınızı kendinize göre şekillendirdiğiniz bir ikiyüzlülükle suçluyorsunuz. Ve kabul edelim bunu sanırım Ad hominem’e göre daha çok yapıyoruz. Kendisinin o an nasıl bir ruh halinde olduğunu ya da 10 dakika sonra eleştirdiğiniz konuya dair paylaşım yapacağını bilmeden onu yaftalıyorsunuz. Bir diğer yaygın örnek de yine aynı duyarlılıktaki arkadaşınız hayvan haklarına dair bir şeyler anlatırken sizin ‘’Peki sokaktaki aç insanlarımız için neden bir şey demiyorsun?’’ şeklinde çıkışmanız sayılabilir.
Genelleme
Bırakın tartışmaları, günlük hayatımızda en çok yaptığımız bir yöntem bile olduğunu söyleyebiliriz. Safsata çeşidi olarak ‘’indirgeme bölme’’ ya da ‘’yetersiz örnek’’ olarak da adlandırılıyor. Kısacası ‘’Şunlar da böyle’’, ‘’Bunlar bunu yapar’’, ‘’Onlar hep böyledir zaten’’ şeklinde başladığınız her cümle ya da düşünce buna örnektir. Günümüzde din, dil, ırk, cinsiyet, takım, grup, parti vs. üzerinden sayısız genelleme yapılıyor. Ve bunların bir kısmı yüzünden tarihte nice acılar yaşanmasının yanı sıra günümüzde de birçok insan zarar görüyor bu tür genellemelerden.
Kişiyi öne çıkarma ya da onu yerden yere vurma
Tartışma esnasında en sık başvurulan yöntemlerden biri de ünlü bir siyasi lideri, oyuncuyu, müzisyeni, sporcuyu vs. görüşü desteklemek adına ya çok övmek ya da yerin dibine sokmaktır. Dolayısıyla sadece bu kişiye odaklanarak hem argümanları bir noktada tıkanma noktasına getiriyorsunuz hem de tartışmayı uzatmış oluyorsunuz. Ve bunda da birçok okuyucu fark etmiştir ki tartışmalarda ‘’kişiyi öne çıkarma ya da onu yerden yere vurma’’ yöntemi de epey tercih ediliyor.
Yani gördüğünüz üzere tartışmayı uzatan bu yöntemler aslında farkında olmadan yaptığımız eylemler olmakla birlikte günlük hayatımızda da bunları çok fazla uyguluyoruz ve tekrarlamaya da devam ediyoruz.
Ama ironiktir ki özellikle kendi ülkemizde bunlara başvurmadan da tartışma yapılması pek mümkün gözükmüyor.
Zaten bu sebeptendir ki günün sonunda tüm bu tartışmalar hani şu meşhur ‘’Sen Abdülhamiti savundun! / Savunmadım çıkar göster!’’ olayına dönüyor.
Salı görüşmek üzere.