Tuğba EROĞLU'nun 20 Mayıs 2023 tarihli yazısı

ULUSLARARASI HABER AJANSLARI

Küreselleşme ve yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte enformasyona ulaşma konusunda da haber akışı hem hızlanmakta hem de küresel anlamda bir akış sağlanmaktadır. Özellikle uluslararası şirketler ya da gelişmiş ülkelerin haber dağıtımı ve dolaşımı konusunda egemen oldukları bilinmektedir. UNESCO’nun 1993’te yayınladığı Mc Bride Raporu’nda da enformasyon ve haber akışının egemen güçlerin elinde olduğu ve bu gücün giderek arttığı belirtilmiştir.

Küreselleşmenin gün geçtikçe etkisini sürdürdüğü günümüzde uluslararası haberin önemi de artışını sürdürmektedir. Uluslararası haber, kendi içerisinde içsel değerleri barındırmaktadır. Küreselleşme ile birlikte de belli bir bağlam kazanmaktadır.  Uluslararası haber bağlamının oluşturulmasında dünya ekonomisi, kültür ve siyasetinin baskınlığının artışı sonucunda içerik de bu artış oranına bağlı olarak kültürel sistemin bir yansımasını meydana getirir. “Küresel sistemin içinde yer alan GSMH göstergeleri, ticaret hacmi, bölgesellik, nüfus, coğrafi güç, fiziksel uzaklık, siyasal/ekonomik çıkarlar, dil farklılıkları, iletişim kaynakları ve kültürel ögeler gibi özellikler uluslararası gelişmelere de haber değeri kazandıran unsurlardandır.  Bu unsurlar gazetelerin haber sayfalarının içeriğinin yanında dünyadaki enformasyon dolaşımının boyutunu da belirlemektedir.

Haberin Küreselleşme Süreci

Küresel haber ağlarının en önemli oluşumları uluslararası haber ajanslarıdır. Haber üretimi ve dağıtımındaki maliyet, dünyanın her yerinde muhabir bulunduramama sorunu, uluslararası haberlerin toplanma ve dağıtım süreçlerinin uluslararası haber ajanslarınca yapılandırılmasına neden olmuştur.  Bu dengesizlik durumu uluslararası haber ajanslarının başlangıcından beri devam etmektedir.  İlk haber ajansı, 1835’te Charles Havas tarafından kurulan Havas Agency’dir. Sonrasında 1849’da Alman haber ajansı Wolff, 1851’de ise İngiliz haber ajansı olan Reuters kurulmuştur. Bu ajanslar uluslararası anlamda faaliyet göstermişlerdir. 1848’de kurulan ABD’li haber ajansı Associated Press (AP) ise diğer yüzyılda uluslararası haber ajansı olarak faaliyet yürütmüştür.

I. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar uluslararası rekabet durumu Havas, Reuters ve Wolff arasında geçmiştir. 1850’li yıllarda ise bu rekabet daha da artmış ve bu rekabetin olumsuz getirilerinden kaçınmak amacıyla dünyayı aralarında özel çalışma alanlarına ayırmıştırlar. 1869'da imzalanan Ajans Birliği Anlaşması'yla Reuters'e Britanya İmparatorluğu ve Uzak Doğu'da, Havas'a Fransız İmparatorluğu, İtalya, İspanya ve Portekiz'de, Wolff'a ise Almanya, Avusturya, İskandinavya ve Rus topraklarında özel çalışma ayrıcalığı tanınmıştır. Bu ajanslar I. Dünya Savaşı’nın başlamasına kadar uluslararası haber üretimi ve dağıtımını kontrol etmişlerdir. Bu haber ajanslarının faaliyet bölgeleri ise ait oldukları ülkenin de ekonomik ve siyasi erk alanlarıdır. Bu ülkelerin bir diğer özelliği ise dönemin sömürgeci güçleri olmalarıdır.

Bu ajansların Avrupa dışına yayılımları da kendi devletlerinin 19.yy sonlarındaki sömürgeci politikalarıyla bağlantılıdır. I. Dünya Savaşı’nın ardından ABD’nin süper güç konumuna geçmesiyle Amerikalı haber ajansları Associated Press (AP) ve United Press International (UPI) küresel haber ajanslarının önemli katılımcıları durumuna gelmiştir. Bununla beraber Avrupalı ajanslar hâkimiyeti sona ermiş, 1934'te Reuters ile AP arasında imzalanan anlaşmayla Amerikan ajanslarına dünyadaki haberleri serbestçe toplama ve dağıtma imkânı tanınmıştır. Amerikan ajanslarının yükselmesi Avrupa ajanslarının değişim geçirmesine yol açmıştır. Fransa'nın 1940'ta işgal edilmesi Havas'ın dağılmasına ve yerini Agence France-Press'e (AFP) bırakmasına yol açmıştır. Nazizmin yükselişi, İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya'nın yenilmesi ve bölünmesi süreçleri Wolff ajansını da olumsuz yönde etkileyerek kapanmasına yol açmıştır.

II. Dünya Savaşı’nı takip eden süreçte serbest enformasyon akışı konusunda tartışmalar meydana gelmiştir. 1960’lı yıllarda birçok ülkenin bağımsızlığını ilan etmesi onların sadece politik anlamda değil, kültürel olarak da tanınması isteğini ortaya çıkarmıştır. Bu süreçte yine Batı egemenliğinde olan enformasyon dengesizliğine karşı politik bir eylem başlatılmıştır. Bağlantısız ülkeler kendi ajanslarını kurarak enformasyon dengesini sağlamaya çalışmışlardır. Bu ajanslardan en önemlisi Inter Press Service (1964)’tir.

Dünyanın birçok yerinde bulunan büroları vasıtasıyla Batılı haber ajanslarıyla rekabet etmeyi amaçlamış, haberlerde çeşitlilik sağlayarak tek tipleşen haberlere karşı mücadele vermiştir. Bunun yanı sıra başarı konusunda ise sınırlı kaldığı gözlemlenmiştir. 1970’lerin sonunda Batılı haber ajanslarının uluslararası haber dağıtımındaki egemenliğine karşı UNESCO duruş göstermiştir. UNESCO tarafından yayınlanan MacBride Raporu’nda enformasyon akışında az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin aleyhine olacak bir biçimde bir dengesizliğin olduğunu ve bunun çözümlenmesi gerektiği bildirilmiştir.

Yine bu raporda Yeni Dünya Enformasyon ve İletişim Düzeni'nin (NWICO) temel mantığı üzerinde durularak enformasyon akışı konusunda reform yapılması istenmiştir. Bu istek sonuçsuz kalınarak birkaç yıl sonrası ise tartışma uluslararası anlamda gündemini yitirmiştir. Geçen 30 yılı aşkın süreçte gelişen iletişim teknolojileriyle birlikte yaşanan gelişmelerin enformasyon akışı konusunda da kolaylaştırılması beklenirken, haber miktarı anlamında bir ilerlemenin olduğu fakat enformasyon dağıtımı konusundaki dengesizliğin Batı merkezli uluslararası haber ajanslarının çıkarına hizmet edecek biçimde devam ettiği görülmektedir. Günümüze bakıldığında da bu durumun aynı işlediği söylenebilmektedir.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler aynı dönemde medyada yaşanan deregülasyon ve özelleştirme uygulamaları da uluslararası haber ajanslarının lehine işlemiştir. Küresel toptan haber satış düzenindeki sahiplik sistemindeki yoğunluk, küresel haber ajanslarının da etkisini artırarak New York merkezli AP ve Londra merkezli Thomson- Reuters dünyanın en önemli haber ajanslarından biri konumuna gelmişlerdir.

Bu haber ajansları, BBC, CNNI, World Service Television (WSTV), ABC, CBS, NBC ve Fox gibi uluslararası yayıncılarla birlikte haber toplama ve dağıtımında dünyadaki yerli yayın kuruluşlarıyla kapsamlı bağlantılar kurmuş bulunmaktadır. Bu açıdan, yaşanan ilerlemeler haber ajanslarının farklı kaynaklardan beslenme durumunu artırmışsa bile, gelinen noktada, uluslararası haber toplama ve dağıtımının kontrolü hala Batı merkezli büyük haber ajanslarının elinde bulunmaktadır.

Haberin Küreselleşmesinin Sonuçları

Uluslararası haber toplama ve dağıtımın sayılı haber ajansının elinde bulundurulması sonuçları UNESCO gibi uluslararası kuruluşlar tarafından önemli tartışmalar doğurmuştur. Bu tartışmalar incelendiğinde olumsuz eleştirilerin yanı sıra teknolojik gelişmelerin küresel haberin çeşitlenmesinde olumlu bir rol oynadığını, haber üretim ve dağıtımın hegemonik yapısına karşı alternatif medya kuruluşlarının ortaya çıktığını söyleyen eleştiriler de bulunmaktadır.