Elif Aybike DEMİR'in 4 Aralık 2023 tarihli yazısı: Üşeniyorum, Öyleyse Yarın

Kimileri zaman zaman, kimileri sıklıkla ama hepimiz muhakkak birilerini, bir şeyleri erteliyoruzdur. Yalnızca geçirdiğim şu son bir haftaya dönüp baktığımda bile kendim başta olmak üzere hayatımdaki bazı insanların da yapmayı öteledikleri şeyler olduğuna ve bu ötelemeler sonucunda pişmanlıklar yaşadıklarına şahit oldum.

Mesela bir akrabamız, nişan töreni için davetlilerine dağıtmak istediği hediyelikleri sipariş etmekte geciktiğinden dolayı nişan günü geldiğinde verdiği sipariş hâlâ eline ulaşmamıştı. Kuzenlerimden biri, akademik kariyeri açısından çok önemli bir adım olacak sınava başvuru yapmayı son güne bıraktığı için ne yazık ki karşılaştığı aksilik yüzünden başvuruyu gerçekleştiremedi ve gerçekten önemli bir fırsat –şimdilik- ellerinden uçup gitti. Pek kıymetli bir aile dostumuz, pek kıymetli anneanneciğini toprağa verdi. Bunun üzerine yazdığı bir yazıda şöyle demiş: "Son zamanlarda aklımdaydı anneannemi görmeye gitmek, kimseler yokken onunla uzun uzun konuşmak, onun sevdiği şeyleri yemek, hiç anlatmadığı hikâyelerini dinlemek ve kendi hikâyelerimi ona anlatmak..." (Bence bu, ertelemelerin yükü en ağır olanı. "Nereden biliyorsun" diye sormayın. Buradan hem kendime bir not bırakmış hem de sizden bir ricada bulunmuş olayım. Lütfen sevdiklerinize vakit ayırın. Onlar, kurtulmanız gereken sorumluluklar değildir.)

Evet, dediğim gibi hepimiz günlük yaşantılarımız içinde pek çok farklı -geçerli veya geçersiz- sebeple (bu sebepler; konfor alanımızdan çıkmak durumunda kalmak, doğru zamanı beklemek, yeterince önemli olmadığını varsaymak, "Olacaksa tam olsun" diye düşünmek, kurallara karşı gelme dürtüsü, motivasyon eksikliği, öz güven yetersizliği şekillerinde karşımıza çıkabilir) sorumluluklarımızı erteliyoruz.

Konuyla ilgili daha önceden izlemiş olduğum bir videoda şu şekilde bir tanım vardı: "Ertelemek; zaman yönetimi problemi değildir, duygu yönetimi problemidir." Yine aynı videoda geçen, dinlediğimde çok şaşırdığım örneği de sizinle paylaşmak istiyorum.

Felsefeci Kierkegaard'ın tüm klasik müzik parçaları içinde onun en üstte durduğunu söylediği ve "Eğer ölmeden önce tek bir opera izleme şansınız olursa, görmeniz gereken opera budur" dediği Don Giovanni Operası'nı Mozart, Prag Estates Tiyatrosu'nda 29 Ekim 1787 günü yapılacak olan ilk dinletiden çok az süre önce tamamladığı için prova dahi yapılamamış. Gerçekten işini ötelediği için mi eserin tamamlanması son dakikaya kalmıştı bilmiyorum fakat büyük bir ismin de erteleyebildiğini bilmek bazılarımızın içini rahatlatır herhalde. (Mozart bile...)

Bir de... Oblomov'u hatırladınız mı?