Sibel BAY'ın 1 Ağustos 2023 tarihli yazısı: Dünyanın Yorumlanmasında Edebiyat ve Felsefe

Edebiyat ve felsefenin birçok ortak yönü vardır. Edebiyatın ne olduğu sorusu etrafında düşünelim…

Edebiyat bir bilim midir? Yoksa bilimin doküman kolu için kullandığı bir araç mıdır?

Edebiyat kesinlikle bir bilimdir fakat fizik, kimya, biyoloji, psikoloji vb. bilim dallarından her ne kadar ayrı olsa da onlara bir o kadar da yakın temas halindedir. Tüm bu bilim dalları, bilimin kuralları çerçevesinde ilerlerken edebiyat tıpkı felsefede olduğu gibi kendini ayırmıştır. Edebiyat ve felsefenin farklılıklarını ortaya koymak için de felsefede olduğu gibi edebiyatın da bilimden ayrıldığı yönlerini incelemek gerekmektedir. Edebiyat, bilimde olduğu gibi kimseye doğrulama çabası gütmemiştir. Edebiyatın yöntemini oluşturanlar ise dil ürünlerinin tüm özelliklerini tarihi akış içinde incelenmesidir.

İnsana verilmiş olan düşünme yeteneği üretimi de başlatılmış olur. Bir yazarın edebi metin üretilmesiyle de onun düşünceleri ortaya çıkar. Edebiyatın tek doğrusu ve muhatabı yazarın kendisidir. Çoğu edebi metnin arkasında bir düşünce vardır ve bu sayede ebedi metnin ortaya konulmasında gerekli olan pek çok unsurun oluşturulmasına katkı sağlamıştır.

Felsefenin bilimden ayrıldığı birçok noktada edebiyat da ayrılır ve felsefe ile benzerlik gösterir.

Edebiyat da felsefe de ifade edilmeleri konusunda birbirinden yardım almaktadır. Edebiyatın konusu kimi zaman felsefe olabilir ancak edebi metnin tamamına yansıyamaz. Felsefi bir konuyu edebi metinin tamamına yansıtmak edebi metinin işlevini bozabilir. 

Edebiyat da felsefe de aktarımda bulunurken dili araç olarak kullansalar da yine de amaçları birbirlerinden farklı olabilmektedir. Felsefe ise düşüncelerini aktarırken dili mümkün olduğunca sade bir biçimde kullanmaktadır.

Edebiyat duygusaldır, insan duygularına hitap eder. Felsefe ise düşüncelere dayanır. İnsanı düşünmeye teşvik eder, sorular sorarak daima sorgular. Akıl yürütmeyi ve bu sayede de çıkarım yapmayı amaç edinir.

Felsefe tarihinde pek çok filozofun edebi tarzlardan yararlandıkları görülmektedir. İlk Çağ filozoflarından bazıları düşüncelerini şiirler aracılığıyla dile getirmişlerdir ve bu şekilde de edebiyattan faydalanmışlardır. Edebiyat bir bilim dalı olarak her ne kadar gerçeğe dayansa da kurgusal yönü ağır basmaktadır, yani imgeseldir. Felsefe ise her zaman kurgusal ya da şiirsel değildir. Voltaire, J. J. Rousseau, Sartre ve Albert Camus' nün bazı çalışmalarından da görüldüğü üzere türlerin bir arada olduğu durumlar da bulunmaktadır.

Varoluşla ilgili temel sorular felsefenin içeriğine aittir. Edebiyat da felsefe de yaşamda olan her şeyi konu edinir. Edebiyat, insanı eylemi ve düşüncesi üzerinden ele alırken felsefe ise insan psikolojisinin ve iç dünyasının çoğunlukla dışından ele almaktadır. Aynı zamanda felsefe penceresi, edebiyatı kendini tanıma sanatı olduğu kadar başkasını / ötekini de anlama sanatıdır. Edebiyat, bilginin kümülatifliği ve olgusallığından sıyrılarak felsefenin öznel ve yaratıcı fikirliliğini prensip edinmiştir.