Betül Gökçe AKGÖL'ün 7 Mart 2024 tarihli yazısı: Küçük Yuvarlak Taşlar ve Bize Anlattıkları

“Denizin kucağına atacaktım kendimi. Uzun uzun yıkanacaktım tuzunda. Tuzlu suyun iyi gelmediği şey yoktu.”

Melisa Kesmez’in dördüncü kitabı olan Küçük Yuvarlak Taşlar, bize yine duygusal açıdan yoğun, dili bakımından sade ve dinginlikle anlatılmış hikayeler sunuyor.

Nergis, Elif ve Mehmet…

Bu üç kişinin hikayesi ilk bakışta parçalanmış bir aile hikayesi gibi gözükse de, aslında üç kişinin üç ayrı hikayesi… Karşısındaki insanın sevgisine inanarak yola çıkılan birlikteliklerin yolda kalışı, hayatların bir anda alt üst oluşu, yarım kalan aşklar, yeni başlangıçlar, biten ilişkiler, sevginin iyileştirici gücü, insanın anlaşılmaya muhtaçlığı, dostluklar, annelerinin kaderini yaşayan kızlar ve beni en çok düşündüren annelik, anne olma meselesini ortaya atıyor ve herkes kendinden bir şeyler bulsun istiyor Melisa Kesmez.

Üç öyküden oluşan bu kitapta 3 kahramanın da hikayeleri kendi ağızlarından ayrı ayrı anlatılıyor. İlk öykü Nergis’in öyküsü ve kitabın aynı zamanda en uzun öyküsü. Çünkü Nergis, bir nevi ailenin kırılma noktası.

Nergis ve en yakın arkadaşı Gülsüm’ün bir yolculuğa çıkmasıyla başlayan öyküde, zaman zaman geriye gidiyoruz ve Nergis’in yaşadıklarını dışarıdan bir göz olarak izliyoruz. Geçmişi bir yük aslında Nergis için ve hatırlamak istemese de biz de onunla birlikte geçmişine, hayal kırıklıklarına ve yaşadıklarına yolculuk ediyoruz. Nergis, anne olamasa da anneanne olacağı için mutlu olan bir kadın. Kızıyla kuramadığı ilişki ise bir suçluluk duygusu olarak kalbinde duruyor… Nergis için hayat yalnızlık ve sessizlik… Sessizliğe iyi gelen denizin tuzlu suyu…

İkinci öykü Elif’in hikayesi.

Elif, Nergis ile Mehmet’in kızıdır. Kaderi ise annesinin kaderine benzemektedir. Sarı küçük plastik çizmelerini babasının evinde bırakıp, eli annesinin elinde evden çıktığından beri gözleri hep babasını arar. Bir süre sonra da bıraktığı o çizmelerinin çağrısına kayıtsız kalamaz ve babasının yanına gider. Elif, eşiyle ayrılmaya karar verdiğinde hamile olduğunu öğreniyor. Bir sahil kasabasında alıyor soluğu ancak içi asla huzur bulamıyor. Canının sıkkın olduğunu öğrenen babası ise kızını görmeye geliyor. Elif’in annesi Nergis, annelik konusunda bu kadar acemiyken babasının mükemmel bir baba olması onun en büyük şansı. Nergis ve Elif gerçek anlamda bir anne kız olamazlar ancak Elif Mehmet’in “yavrimu”su olur. Zaten Melisa Kesmez de öykülerinde iyi kahramanlara, iyimser karakterlere yer verir ki bu bizim umudumuzu taze tutar. Tıpkı Elif’in iyilere denk gelip hayata daha sıkı sarılması gibi. Bu bölüm içimizi sıcacık yapan bir sahne ile son buluyor. Yalnızca ikisinin bildiği, saklı koylarında denize giren baba ile kızın yan yana atan kalpleri bu güzelliklere inanmak için sebepler veriyor bize. Gülümsüyoruz…

Üçüncü ve son öykü ise Mehmet’in hikayesi. Kitaptaki en kısa hikaye onunki. Mehmet, Nergis’in eski kocası, Elif’in de babası. Mehmet, içi sevgiyle dolu ve oldukça duygusal bir karakter. Nergis’le olan evliliği Elif daha çok küçükken bitiyor ve bu durumu bir süre hazmedemiyor. Ama sonrasında Elif’le olan bağını hiç koparmıyor. Sevgiyi aramayan bu adam, kızı Elif’e eksiksiz bir baba oluyor ve hikayenin çiçekler açmasına vesile oluyor…

Mehmet, Nergis ve Elif. Üçü de başı sıkıştığında veya daraldığında bir koya atarlar kendilerini. Hepsi de aynı şeyi düşünür: Tuzlu su her şeye iyi geliyor.

Melisa Kesmez’in Küçük Yuvarlak Taşlar isimli öykü kitabı gerek sıcak havası, gerekse anlatımındaki sadeliğiyle ve sahiciliğiyle sevdiğim bir kitap oldu. Kaybedişlere, vazgeçişlere bir ağıt, yeniden başlangıçlara bir türkü niteliğinde Küçük Yuvarlak Taşlar. Okunası.