Utku KABAKCI'nın 24 Temmuz 2024 tarihli yazısı: Küreselleşen Dünyada İç ve Dış Politikanın Entegrasyonu

Günümüzde devletler, ileri teknolojideki gelişmelerin küreselleşme sürecini hızlandırması nedeniyle geleneksel anlamda iç ve dış politika ayrımlarını yeniden değerlendirmek durumunda kaldı. Devletler, eskiden büyük ölçüde iç politikalarını kendi sınırları içinde; dış politikalarını ise mevcut uluslararası konjonktür çerçevesinde dizayn ederlerdi. Ancak bugün için bu keskin sınırların giderek bulanıklaştığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Teknolojinin hızlı ilerlemesi, iletişim ve bilgi akışının sınırları aşan bir şekilde gerçekleşmesine imkân sağlıyor. Örneğin, sosyal medya platformları ve dijital iletişim araçları sayesinde, iç politika kararları uluslararası arenada hızla dolaşıma girebiliyor ve dış politikalar da iç politikalar üzerinde doğrudan etki uyandırabiliyor. Bu durum, devletlerin ürettikleri ya da üretmedikleri politikaları sadece kendi sınırları içinde değil, aynı zamanda uluslararası zeminde de meşru kılmasını gerektiriyor.

Küreselleşme süreci, ekonomik, sosyal ve kültürel bağlamda devletler arası etkileşimleri derinleştiriyor. Bir ülkenin ekonomi politikaları diğer ülkelerin ekonomik durumlarını etkileyebilirken, kültürel bir olay ülke sınırlarının çok ötesine taşabiliyor. Bu nedenle günümüzde devletlerin iç ve dış politikalarını mutlak bir şekilde ayırmak yerine, bu politikalar arasında bir entegrasyon ve etkileşim modeli geliştirmeleri gerekiyor.

Klasik manada demokrasilerde devlet, egemenliğini seçmenlerin teveccühünden alırdı. Bugün için tek tek bireyler, teknolojinin sağladığı olanakları kullanarak hem kendi ülkelerinde hem de diğer ülkelerde söz sahibi olma iddiasını taşıyor. Bu iddia, devletlerin iç-dış politika ayrımı ezberinin kırılması ve siyasetin çok daha kompleks bir yapı hâline gelmesi sonucunu doğurdu.

Artık devletler, söz konusu karmaşık etkileşim ve ilişkiler ağında üretilen politikalara gelen destek ya da tepkiler doğrultusunda hızlı ve esnek hareket ederek egemenliklerini sürekli meşru kılabilecek enerjiyi bünyelerinde barındırmaya mecbur.