Betül Gökçe AKGÖL'ün 3 Ocak 2025 tarihli yazısı: Mikroplastikler ve Sağlık: Görünmeyen Tehdit

Son yıllarda mikroplastikler, çevre kirliliğiyle ilişkilendirilse de insan sağlığı üzerindeki potansiyel etkileri, giderek daha fazla dikkat çekiyor. Plastik atıkların doğada çözünmeden parçalanarak mikroplastiklere dönüşmesi, bu maddelerin su, hava ve gıda yoluyla insan vücuduna girmesine neden oluyor. İnsanlar, mikroplastikleri soluyarak, içerek veya tükettikleri gıdalarla doğrudan alabiliyor.

Bilimsel araştırmalar, mikroplastiklerin vücuda girdiğinde toksik etkilere yol açabileceğini gösteriyor. Bu küçük plastik parçacıkları, içerdikleri kimyasal maddeler ve mikroorganizmalar nedeniyle hücrelerde hasara yol açabilir, inflamasyon (iltihaplanma) gibi sağlık sorunlarına neden olabilir. Uzun vadede, mikroplastiklerin vücutta birikmesi, kalp hastalıkları, solunum sorunları, bağışıklık sistemi zayıflığı ve hatta kanser gibi ciddi sağlık problemlerini tetikleyebilir.

Birçok çalışma, mikroplastiklerin organik sistemleri etkileyebileceğini ve vücuttaki bazı hormonları bozabileceğini öne sürüyor. Özellikle endokrin sistem üzerinde yarattığı etkiler, hormon bozukluklarına yol açabiliyor ve üreme sağlığına zarar verebiliyor. Ayrıca, mikroplastiklerin gıda zincirine dahil olması, bu risklerin daha da yayılmasına yol açıyor. Balık ve deniz ürünleri gibi gıda kaynakları mikroplastik içeriyor, bu da insanların bu zararlı maddeleri dolaylı yoldan tüketmesine neden oluyor.

Mikroplastik kirliliği dünya genelinde hızla yayıldıkça, sağlık üzerindeki etkilerini anlamak ve bu soruna çözüm bulmak daha da kritik hale geliyor. Sadece çevreyi değil, insan sağlığını da koruyacak adımların atılması, bu görünmeyen tehditle mücadelede önemli bir gereklilik olarak öne çıkıyor.