Hüseyin ALPASLAN'ın 28 Şubat 2024 tarihli yazısı: Mondros Mütarekesi’nden Sevr Antlaşması’na Kadar Ermeniler -2-
Paris Barış Konferansı’nda sürdürülen görüşmelerde, Ermeni heyeti, toprak isteklerinin yanı sıra, güdüm, soykırım iddiaları, Ermenilerin toprakları olduğunu iddia ettikleri yerlerde yerleşen Müslümanların boşaltılması, taşınmaz malların iadesi ve yabancı ülkelerde yaşayan Ermenilerin çift uyruklu hak kazanımları gibi konulara ilişkin görüşlerini de açıklamıştır. Ermenilerin en önde gelen hedefi, savaş öncesinde nüfus çoğunluğunu oluşturduklarını düşündükleri vilayetleri egemenlikleri altına alarak, Kilikya bölgesini Türk hakimiyetinden kurtarmak ve Akdeniz’de bir limana sahip olmaktı. Ermeniler, savaş sırasında Çukurova bölgesinde Fransa’nın çıkarları uğruna Fransız işgal kuvvetlerinin emri altında Türklere karşı savaşma karşılığında kendilerine verilen sözlere ve Fransa’nın koruyuculuğuna güvenerek Kilikya’da hak talebinde bulundular. Bogos Nubar Paşa, Paris’te taleplerde bulunurken, ayrıca Karadeniz bölgesinde Pontus Devleti kurulması planlarının hassasiyetine binaen açıklama yapmak mecburiyetinde kalmış ve Pontus üzerinde bir hak talepleri olmadığını, burayı isteyen Yunanlarla iyi ilişkileri bulunduğunu ifade etmiştir[1].
Ermeniler, konferansta esen tatlı rüzgarların okşayıcılığı ile taleplerinin temelini oluşturan vilayetleri bir an önce ilhak etme arzularını ivedilikle gerçekleştirebilmek için büyük devletlerin ileri gelenleriyle temaslar kuruyor ve destek alıyorlardı. Ancak, taleplerinde yer alan yedi vilayetin ilhakının gerçekleşme şartlarının en önemlisi olan nüfus üstünlüğünün olmaması ve hali hazırda bölgenin demografik yapısındaki çok unsurlu durum, planlarının sağlam bir zeminde durmadığına dair işaretti.
Ermenilerin en büyük destekleyicilerinden olan ABD Hükûmeti, savaşın sona ermesiyle beraber siyasal, demografik ve iktisadi açıdan yeniden şekilleneceğini öngördüğü Anadolu’da, mevcut demografik yapıyı ve nüfus durumunu tespit maksadıyla çeşitli çalışmalar yaptırdı. Daha Paris’teki konferans başlamadan önce ABD’nin İstanbul’da görevli yüksek komiseri, nüfus durumu ile ilgili bir çalışma yapmıştır. Yüksek Komiser Louis Heck, 22 Kasım 1918 tarihinde hazırladığı yazısında, savaş öncesinde dahi, Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları şehirlerde, Van vilayeti hariç çoğunlukta olmadıklarını, Ermenistan kurulması arzu edilen vilayetlerde Ermenilerin ortalama olarak nüfusun yüzde 25’ini meydana getirdiklerini ifade etmiştir[2]. Yine aynı doğrultuda 1919 yılının Eylül ayında Anadolu’da incelemelerde bulunan bir başka Amerikan askeri heyeti de Ermenilerin hiçbir şehirde nüfus çoğunluğunu sağlayamadıklarını rapor etmiştir[3].
Ermeni taleplerine engel teşkil edeceği düşünülen nüfus sorununa rağmen, Ermeniler hedeflerini gerçekleştirme yolundaki gayretlerinden yılmayarak, ABD ve Avrupa başta olmak üzere, yoğun bir şekilde bütün ülkelerde propaganda faaliyetlerini yürütmekteydiler. ABD’de kurulan komiteler, bu ülkeden her türlü desteği alarak Ermenilerin taleplerini her platformda duyurmak için büyük bir çaba sarf ediyorlardı. Bütün bu gelişmeler yaşanırken, Ermeni propagandalarına karşı gerekli karşılığı vermekte ve haklılıklarını savunmakta aciz kalan Osmanlı Hükûmeti, İngilizlerinde baskısıyla Sadrazam Tevfik Paşa vasıtasıyla özerklik verme karşılığında Ermenilerle uzlaşmaya gitmek istemiş, hatta daha ileri giderek özerklik verilecek bölge için nüfus mübadelesini bile teklif etmiştir. Tevfik Paşa Hükûmeti’nin sonlandırılmasının ardından 4 Mart 1919’da yeni hükûmeti kuran Sadrazam Damat Ferit Paşa, Ermenilerin hakimiyetleri altına almak istedikleri yerlerden birisi olan Bitlis Vilayeti’nde o tarihte vali olan Mazhar Müfit’e hususi, gayet mahrem, bizzat hallolunacak kaydıyla gönderdiği telgrafın ilk paragrafındaki, “Vilâyât-ı Şarkiye’den bazı aksamının Ermenistan’a terki mecburiyet ve zaruretin hasıl olması muhtemeldir. Gerçi bu ihtimal pek zayıf ise de emri vâkı karşısında kalınmamak için dağdasızca ve uslûb-u hakimane ile şimdiden efkarı-ı umumiyeyi hazırlamak faydadan hali değildir.” [4] talimatı ile Ermenistan’a doğu vilayetlerinden toprak verilebileceğini, bu sebeple halkın bu duruma hazırlanmasını istemiştir.
Ermenilerin Paris Barış Konferansı’ndaki isteklerine Osmanlı Hükûmetinin karşı duramayarak şüphe duyulacak bir tutum takınması ve hatta biraz daha sıkıştırılırsa Ermenistan’a toprak vermeyi bile kabul edebileceğine dair haberlerin yayılması üzerine, doğu illeri başta olmak üzere Anadolu’nun her yerinden Osmanlı Hariciye Nezareti’ne protesto telgrafları yağmıştır. İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından fiilen işgali ve Damat Ferit Paşa Hükûmeti’nin iş başına getirilmesi ile beraber Türkiye’de yaşayan Ermeniler, Rumlar ve onların temsilcileri olan cemaatler, İngilizlerden güç alarak mağduriyet propagandalarını iyice arttırmışlardır. Osmanlı Hükûmetine 19 Mayıs’ta gönderilen bir raporda, Ermeni siyasi partisinin, Ermeni Protestan Cemaati vekilinin isteklendirmesiyle, kurulacak olan Ermeni hükûmeti için Ermeni zenginlerden, maddi yardım topladığı, diğer ülkelerdeki Ermenilerin Türkiye’ye göçü için de teşvikte bulunulduğu anlatılmaktaydı[5]. Ermeniler, kurulmasını amaçladıkları Ermenistan için her sahada tüm gayretleriyle çalışırlarken bir adım daha atan Patrik Zaven, 3 Temmuz 1919 tarihinde İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserliği’ne müracaatta bulunarak, Doğu Anadolu vilayetlerinde Hristiyanların güvende olmadığı ve asayişsizliğin bulunduğu gibi bahanelerle, bu bölge için müttefiklerin uygun görecekleri tedbirleri almaları talebinde bulunmuş ve işgali için örtülü bahaneler üretmiştir[6]. Ermeni Patriği Zaven Efendi, Anadolu’da başlayan ulusal hareketi kendi emelleri için bir engel olarak değerlendirmiş ve Kemalistlerin hareketi olarak nitelediği, Türk Milleti’nin bağımsızlığa giden yoldaki faaliyetlerini, tehlikeli olarak değerlendirmiştir. Patrik Zaven, Neologos Gazetesi’nde yayımlanan mektubunda, Millî Mücadelenin başlamasıyla beraber Ermenilerin de göç etmeye başladığını ileri sürmüştür. Mustafa Kemal Paşa, İşgal kuvvetlerini kışkırtmaya ve Millî Mücadeleyi sekteye uğratmaya yönelik olarak Patrikhanenin ürettiği mesnetsiz haberlere ve propagandalarına karşı engel olmak için mücadele etmiştir.[7]
Bu dönemde yaşanan önemli gelişmelerden birisi de 1915-1916 yılarında geçici olarak sevke tabii tutulan Ermenilerin yerlerine geri dönüşleri olmuştur. 18 Ekim 1918’de Osmanlı Hükûmetinin yayınladığı tebliğ ile geri dönüşlerine izin verilen Ermenilerin sayısı, Mart 1919’da Dahiliye Nezareti’nin verdiği bilgiye göre 232.679 kişiye ulaşmıştır[8]. İngilizlerin ve Patrikhanenin gücü ile geri dönen muhacirlerin sayısına oranla mal ve mülklerini teslim alanların sayısı daha fazla olmuştur. Savaş sırasında Rusların işgal ettiği bölgeler ile Güney Kafkasya’da, Ermenilerin saldırıları sebebiyle canlarını kurtarmak için kaçan Müslümanlar muhacirler, 1915-1916 yıllarında sevke tabi tutulan Ermenilerin mülklerine yerleştirilmişlerdi. Savaştan sonra geri dönen Ermenilere mülklerinin verilmesinden sonra 100.000 civarında Müslüman muhacirin evsiz kalmıştır.
Paris Barış Konferansı’nda müttefiklerin yaptığı toplantıda alınan kararla Batı Anadolu ve Trakya’nın yönetiminin Yunanlara verilmesi, 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in işgali ve Ermenilerin Doğu Anadolu ile ilgili taleplerinin destek görmesi, Türkiye’nin genelinde, özellikle de Doğu Anadolu’da büyük tepki ve endişeye yol açarken, Güney Kafkasya’da ve Doğu Anadolu’daki Ermenileri ise katliamlar için cesaretlendirmiştir. 15’inci Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa, 9 Temmuz 1919’da Erzurum’daki İngiliz kuvvetlerinin temsilcisi olarak bulunan Yarbay Rawlinson’a gönderdiği evrakta, Ermenilerin, Kars, Oltu, Bozkuş ve Karakurt mıntıkasında Müslümanları katlederek imhaya giriştiklerini, erkek kadın çocuk ve hayvanları götürdüklerini, Müslüman halkın ölüm korkusuyla yerlerinden yurtlarından firar ettiklerini bildirerek, bu üzücü duruma acilen bir çözüm bulunmasını istemiştir[9].
8 Temmuz 1919 tarihinde 15’nci Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa tarafından 3’ncü Ordu Müfettişliği’ne bildirilen raporda ise, Ermenilerin, Ağrı ve Kağızman’da yürüttükleri faaliyetler şöyle anlatılmıştır:
“1- Kağızman'daki Ermeni kumandanı, hudûd hâricinde ve pek yakınındaki Zilan Aşîreti Re’îsi Mahmud Bey'e yazdığı mektûbda (Mektûbun târîhi su’âl edilmişdir.) hudûd-ı Osmânîyi tecâvüz edeceklerinden, ya aşâ’irin teslîm olmalarını yâhûd Osmânlı hudûdunda harbe hâzırlanmalarını bildirmişdir. 2- 12'nci Fırka tarafından Mahmud Bey'e, verilecek cevâb hakkında 36. Alay kumandanına şu emir verilmişdir: "Aşâ’ir hudûdumuz hâricinde bir ta‘arruza ma‘rûz kalırlarsa mukâbele ve sebât ederler. Bizim hududumuz dâhiline vukû‘bulacak tecâvüze karşı tedâbîr ittihâz olunmuşdur. Aşâ’ir sebât etsin." 3- Sözü şâyân-ı i‘timâd olduğu 12. Fırka'ca bildirilen rü’esâ-yı aşâ’irden Binbaşı Abdülhamid Bey'in verdiği ma‘lûmâta nazaran Kağızman kazâsına muzâf Sarı ve Komik karyelerinin islâm ahâlîsi 30 Haziran'da, Ermenilerin ikâmet etdikleri 211 Çeraklı (Çalaklı) karyesine hücûm ve yağma etmişlerdir. Bunun üzerine sâ’ir Ermeni köylerindeki Ermeniler firâr ile Karakurt'a çekilmişlerdir. 4- Kağızman'daki Ermeniler Kars'dan aldıkları ajansda Osmanlı toprağından bir kısım arâzînin kendilerine verildiğini öğrenerek 30 Haziran [13]35'de şenlik yapmışlardır. 5- Altı Temmuz'da Ermeniler Sarıkamış civârındaki Pozat karyesini basarak Çerkeslerle müsâdemeye başlamışlardır. Bu müsâdemeye Karakilise karyesi Rumları da iştirâk etmişlerdir. Karapınarlı Hacı Fazlızâde Îsa Bey'in 7 Temmuz'da 35. Alay 1. Tabur kumandanına gönderdiği mektûbda (mektûb târîhi 6 Temmuz) Ermenilerin 5 Temmuz'da Karakurt şimâlindeki Mescidli karyesine baskın yapıp ahâlî-i Đslâmiyyeyi katle başladıklarını yazmışdır. Karakilise kapı karakolumuz, 7 Temmuz'da şafakla berâber Karakurt istikâmetinden silâh sesi işitmişdir. Bugün de mezkûr istikâmetden sürekli top ve makineli tüfenk sesleri işidilmekde olduğu bildirilmişdir. 6- Mehmed oğlu Yusuf nâmında bir başıbozuk, 7 Temmuz sâ ‘at 9 evvelde, Karakurt'dan gelip müsâdemeye bi'z-zât iştirâk ettiğini ifâde ve şu ma ‘lûmatı vermişdir: a- Ermeniler bidâyetde Mescidli'ye gelip Đslâmlardan at istemişler, onlar da vermeyince, Ermeniler geceleyin üç makineli tüfenk, iki top, iki yüz neferle gelip köye ateş açmışlardır. Müslümanlar silâha sarılıp civâr köylere haber vermekle tarafeyn arasında müsâdeme başlamışdır. Gece müsâdemesinde Đslâmlardan dört şehîd ve dört mecrûh vardır. b-Ermeniler aynı zamanda Gülyantepe karyesine hücûm ile rast geldikleri on Kürdü şehîd etmişler. 7- Hudûd hâricine, el-ân devâm eden top seslerini anlamak ve cereyân-ı hâlden esâslı ma‘lûmât edinmek için adamlar gönderilmiş olduğu ve İslâm köylerine yapılan tecâvüz ve katlden İngiliz mümessiline de ma‘lûmât verildiği ma‘rûzdur” [10]
Kazım Karabekir Paşa’nın bu raporu gönderdiği tarihte Mustafa Kemal Paşa, milli mücadele çalışmalarını sürdürmek için Erzurum’da bulunuyordu. Anadolu’da bağımsızlık mücadelesi başlatılmasından ve Mustafa Kemal Paşa’nın işgale karşı ulusal direnişin temellerini atarak liderlik yapacağından şüpheye düşen İstanbul’daki İngiliz yetkililerin baskısı ile İstanbul hükûmeti tarafından Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a dönmesi yönünde arka arkaya talimatlar gönderilmiştir. Mustafa Kemal Paşa tazyiklerin artması ve en son Yıldız Sarayı tarafından telgraf başına çağrılarak dön emri verilmesi üzerine resmi vazife ile milli mücadeleyi yürütemeyeceğine kanaat getirerek ordudan istifa etmiş ve sine-i millete dönerek Türk Milleti’nin hakimiyetine dayanan kayıtsız şartsız müstakil bir Türk devleti kurma hedefine odaklanmıştır[11].
ÜÇÜNCÜ BÖLÜMLE DEVAM EDECEK
Kaynakça
[1] Salahi R. Sonyel, Mustafa Kemal (Atatürk) ve Kurtuluş Savaşı, C I. Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2008, s.46.
[2] Sonyel, age., s.48.
[3] İngiliz Devlet Arşivi, İngiltere Dışişleri Bakanlığı (Foreign Office-FO), 371/5108/E 4203: Harbord Raporu, akt. Sonyel, age., s.49.
[4] Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, C I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 208, s.10.
[5] Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Asayiş Kalemi Belgeleri (EUM.AYŞ) D.8/ G.91, lef 1, akt. Bakar, age., s.236-237.
[6] Gotthard Jaeschkce, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri, çev. Cemal Köprülü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1971, s.5l; Erdal İlter, Ermeni Kilisesi ve Terör, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları, Ankara, 1996, s.68.
[7] Seyfi Yıldırım, “Ermeni Patriği Zaven Efendi’nin Siyasî Faaliyetleri, 1918-1922”, Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, S. 9. Bahar 2009, s. 19-21.
[8] BOA, Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO),4459/ 341903, akt. Bülent Bakar, Ermeni Tehciri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2013, s.188.
[9] BOA, HR. SYS, 2877/25, Belge no: 1-3.
[10] Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri, I, TC. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 49, Ankara, 2001, s.210-211.
[11] Hüseyin Alpaslan, Millî Mücadele Döneminin Mihenk Taşları, Gece Kitaplığı, Ankara, 2021, s.44-45.