Hüseyin ALPASLAN'ın 26 Eylül 2024 tarihli yazısı: Milli Mücadelede İslami Sosyalizm İdeolojisi
Ulusal akımın doğmasından sonra, Millî Mücadelenin yürütülmesi için Türk Milleti’nin azim ve kararlılığının yanı sıra askeri ve ekonomik gereksinim, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının önüne bir realite olarak çıkmıştır. Birinci Dünya Savaşı devam ederken Çarlık Rusya’da Bolşevikler 1917 yılının sonlarında yönetimi ele geçirmişlerdir. Savaşın sona ermesiyle İtilaf Devletleri’nin Anadolu’da hakimiyeti, ele geçirmelerini istemeyen Bolşeviklerin, Millî Mücadele önderlerinin başlattığı ulusal akıma karşı yakınlık kurmaları doğal bir gelişmedir. Türk Milliyetçileri, Millî Mücadele için askeri ve ekonomik yardım alınacak en uygun ülke olarak görülen Bolşevik Rusya ile aracılar vasıtasıyla 1919 yılının Eylül ayında irtibat kurmuşlardır. İlk görüşmelerde yardım niyeti olduğu anlaşılan ve Anadolu’yu işgal emelleri olmadığı düşünülen Bolşeviklerle, Mustafa Kemal tarafından doğrudan doğruya bir anlaşma yapılmak istenmiştir[1].
Bolşeviklerin asıl maksadı ise Anadolu’da Komünist bir yönetim kurmaktır. Bunun için Kafkasya’da, Azerbaycan Türklerinin katıldığı Şuralar Kongresi’nde ilk kez Yeşil Ordu fikri ortaya atılmıştır.[2] İslamiyet’in renginden ismini alan Yeşil Ordu, Kafkaslarda Müslümanlar ve Türkler tarafından kurulan, ilk başlarda İngilizlere karşı savaşan bir silahlı güç olarak ortaya çıkmıştır. İslam birliği adı altında Müslümanları kendi tahakkümlerine almak isteyen Bolşeviklerin bir tezgâhı olarak, yeşil görünümlü kırmızı niyetiyle İslam’ı paravan ederek, Komünizmin zaferi için hareket eden bu ordunun asıl amacı; Anadolu’da Komünist bir rejim kurmaktır. Anadolu’da bulunan Mustafa Kemal karşıtları ve halen İttihatçılığın dirileceğini düşünenler tarafından Enver Paşa komutasındaki Yeşil Ordu’nun Kafkasya’dan aşağıya inerek Anadolu’yu gireceği iddia edilmiştir.
1920 yılının temmuz aylarında Enver Paşa ve Yeşil Ordu efsanesi artmış, muhalifler Mustafa Kemal Paşa’yı Bolşevik yardımı için sıkıştırmaya başlamışlardır. Bolşevikler, yapılacak yardımlara karşı Anadolu’da Komünist teşkilatlanmaların ve faaliyetlerin serbest bırakılmasını istemişlerdir. TBMM’de ortaya çıkan ve etkisini gün geçtikçe artıran Bolşevik tehlikesini önlemek ve kontrol altında tutmak isteyen Meclis Başkanı Mustafa Kemal, bir taraftan da askeri ve maddi yardım beklentisi içinde bulundukları Bolşevikleri küstürmekten kaçınmıştır. Bu maksatla hem Bolşeviklerle iyi ilişkiler kurmak hem de tehlikeli gördüğü Komünizm akımını kontrol altına almak ve Bolşeviklerin kontrolünde Komünist bir örgütlenmeyi veya parti kurulmasını önlemek adına; Mustafa Kemal Paşa, mebuslardan kendisine yakın olan arkadaşlarına görev vererek, Yeşil Ordu Cemiyeti’nin kurulmasını teşvik etmiştir.
Mustafa Kemal Paşa’nın amacı; Yeşil Ordu Cemiyeti’ni kurarak Anadolu’da hız alan Komünist faaliyetlerin önünü kesmektir[3]. Yeşil Ordu Cemiyeti’nin yöneticilerinden olan Yunus Nadi, “Yeşil Ordu’nun Kızıl Ordu’ya benzetilerek danışıklı olarak kurulduğunu, amacın Bolşeviklerden yardım almak olduğunu” söylemiştir[4]. TBMM’de kalabalık bir gruba sahip olan Yeşil Ordu Cemiyeti, siyasi gücünün yanı sıra Çerkez Ethem’in de katılımıyla Mustafa Kemal Paşa’yı rahatsız eden silahlı bir güç olmuştur. Kafkaslarda kurulan Yeşil Ordu’nun Milli Ordu fikrinin aksine Ankara’da kurulan Yeşil Ordu Cemiyeti milis gücün etkinliğini savunmuştur[5].
Yeşil Ordu’nun kurucuları ve genel merkezini meydana getirenler arasında; Adnan Adıvar, Hakkı Behiç, Yunus Nadi, Hüsrev Sami, Eyüp Sabri, Şeyh Servet Efendi ve Refik Koraltan gibi önemli isimler görülmektedir[6]. Yeşil Ordu’nun genel merkezi dışında Ankara ve Eskişehir’de birer “Heyet-i Merkeziye” kurulmuştur. Cemiyetin fikri ve filli harekâtının milli ordu içerisinde vücut bulması için çaba gösterilmiştir. Eskişehir’de Komünizm propagandası yapan “Yeni Dünya” isimli bir yayın organı basılmış ve dağıtılmıştır[7].
Yeşil Ordu’nun talimatnamesinde, “Doğu Mefkuresi” adı altında “Asya Asyalılarındır” sözleriyle İslam ile Komünizm bir potada karıştırılarak “İslami Sosyalizm” adında bir ideoloji peydahlanmak istenmiştir. Emperyalizm karşıtı idealist doğu halkları söylemlerinin ve süslü siyasal öğretilerin cazibesine kendisini kaptıran cemiyet taraftarlarının gayretleriyle Yeşil Ordu efsaneleştirilmiştir[8]. Komünist eğilimlerin çoğunu içinde barındıran Yeşil Ordu’nun genel merkezinde görevli başkanlarından olan Bursa Mebusu Şeyh Servet Efendi’nin, Bolşevizm’i İslam’ın “içtima-i İnkılap” kavramı ile kaynaştıran ideolojik meşruiyetinin savını yaptığı görüşleri şöyledir: “Bolşevizm’in en kısa tarifi Asr-ı Saadet’te yaşanmış olan saf bozulmamış ortak hayattan ibarettir. Biz, Asr-ı Saadet’in müşterek samimiyetini ihya ile hakiki zaferi kazanıp bütün musibetlerden felaketlerden kurtulacağız”[9].
Ankara’nın düzenli orduyu kurmasından önce, Anadolu’nun işgaline karşı Yunan birliklerini sekteye uğratan Kuvayımilliye’nin ve milis güçlerin en önemlilerinden olan Kuvayı-Seyyare kuvvetlerinin lideri durumundaki Çerkez Ethem’in, Yeşil Ordu’ya katılması ile cemiyet aynı zamanda mühim bir silahlı güce de kavuşmuştur.
Çerkez Ethem, TBMM’yi ve Türk Milletini temsil eden düzenli birliklerin oluşturduğu Türk Ordusu’na girmeyi reddederek başına buyruk hareket etmiştir. Emrinde bulunan milis kuvvetlerin yenilmezliğine inanan Çerkez Ethem, muhaliflerin de kışkırtmasıyla, bir süre sonra Mustafa Kemal Paşa’ya başkaldırmıştır. Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın düzenli ordu ile zafere ulaşacağına inanan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına göre önceleri yararlı işler yapan Çerkez Ethem, bu tarihten sonra TBMM’nin faaliyetlerine ve Millî Mücadeleye zarar vermeye başlamıştır. Çerkez Ethem’in Yeşil Ordu’nun siyasi varlığından istifade ile Ankara’da liderliği ele geçirme planlarına karşı Mustafa Kemal Paşa; cemiyet içinde bulunan arkadaşlarını toplayarak, Yeşil Ordu’nun kurulma maksadını aştığını, artık ülke için zararlı hale geldiğini anlatmış ve kapatılmasını istemiştir.
Yeşil Ordu içerisinde bulunan bazı üyeler Mustafa Kemal Paşa’nın Yeşil Ordu Cemiyeti’ni kapatma isteğine önce karşı çıkmışlar, ancak fazla direnemeyerek daha sonra birleşecek olan Halk İştirakiyun Fırkası ile Komünist Partisi’ne katılmışlardır.[10]. Mecliste Yeşil Ordu üyesi mebuslardan oluşan halk zümresi adı altında bir grup bulunuyordu. Halk zümresinin sol kanadını oluşturan “Ankara Kent Komitesi” yönetiminde; Marksist Arif Oruç, Binbaşı Salih, Nazım Bey, Sovyet ajanı Şerif Manatof ve Ziynetullah Nuşirevan gibi isimler bulunmuştur. Bu isimler 14 Temmuz 1920’de kurulan Halk İştirakiyun Fırkası’nın ilkelerine bağlı olmak kaydıyla TBMM’de, Yeşil Ordu ve TKP’nin mensuplarından karışım bir grubun parçası olmuşlardır.[11].
Bolşeviklerden askeri ve maddi yardım almak için girişimlerde bulunan TBMM hükûmeti, kendi kontrolü ve gözetimi altında tuttuğu Komünist faaliyetlere ve yapılanmalara, bir müddet izin vermiştir. Bolşeviklerin Anadolu’daki faaliyetlerinin askeri gücü haline gelen Çerkez Ethem güçleri, Birinci İnönü Savaşı’nda Milli Ordu’ya sorun çıkartmıştır. Bunun üzerine girişilen tenkil harekâtında Çerkez Ethem kuvvetleri 10 Ocak 1921 tarihinde yenilgiye uğratılmış ve tehlike ortadan kaldırılmıştır. Çerkez Ethem kuvvetlerinin etkisizleştirilmesi ve İnönü’de Yunan kuvvetlerine karşı kazanılan zafer; TBMM Hükûmeti’ni güçlendirmiş, Bolşevik taraftarlarının gücünü ise azaltmıştır. Bolşevik Rusya’nın Ankara’nın gücünün farkına varması üzerine 16 Mart 1921’de Moskova Antlaşması imzalanmıştır.
1921 yılında TBMM’de önemli sayıda ve güçte sol gruplar bulunmaktaydı. Ancak Moskova Antlaşması’nın imzalanmasından sonra oluşan siyasi ortam ve yumuşayan ilişkiler neticesinde; Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından TKP ve Halk İştirakiyun Fırkası kapatılarak, Komünist eğilimli teşkilatlanmalar tasfiye edilmiştir[12].
Millî Mücadelenin askeri ve ekonomik ihtiyaçlarının getirdiği zorunluluktan dolayı, Bolşeviklerle kurulan ilişkiler sonucunda doğan Yeşil Ordu Cemiyeti; resmi oluşumunun yanında gizli faaliyetlerde yürüten ilk Komünist teşkilatlanma olarak Haziran, Temmuz 1920 tarihlerinde Ankara’da kurulmuştur. İlk başlarda Mustafa Kemal Paşa’nın bilgisi ve kontrolü altında kurulduğunu bildiğimiz Yeşil Ordu, daha sonraları TBMM ve Anadolu’da Komünist faaliyetlerin meşrulaştırıldığı, Ankara ve Eskişehir’de her türlü Komünizm propagandasının fütursuzca yapılmaya çalışıldığı, yeşil isminin kırmızıya veya kızıla dönüştüğü bir teşkilat halini almıştır[13].
Millî Mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal ve arkadaşları, Anadolu’da oluşturmak istedikleri meclisi ve hükûmeti başarıya ulaştırmak amacıyla içeride ve dışarıda aldıkları siyasi ve toplumsal kararlarda bağımsız ve müreffeh bir Türkiye hedefiyle hareket etmişlerdir. Düşman İşgalinden kurtulmuş tam bağımsız Türkiye hedefiyle ve heyecanla atılmış adımlardan bir tanesi olan Bolşeviklerle ilişkiler neticesinde; şartların ortaya çıkardığı Yeşil Ordu Cemiyeti, beklenmedik şekilde efsaneleşmiş ve Komünist faaliyetlerin odağı olmuştur.
Sonuç olarak; Yeşil Ordu Cemiyeti, Türk Milleti’nden istediği ilgiyi ve rağbeti görmemiştir. Halktan taban bulamamış ve ideolojisini kökleştirememiştir. Millî Mücadele tarihinde iz bırakan Yeşil Ordu’nun “İslami sosyalizm” ideolojisi yerine, Türk Milleti kendi inandığı değerlere ve gelecekteki muzaffer istikbaline sahip çıkmıştır. TBMM ve Türk Milleti hiçbir milletin himayesinde kalamayacağını, kendisine dayatılan hiçbir ideolojiye boyun eğmeyeceğini tüm dünyaya ilan ederek özgürlüğünü kazanmıştır.
Dipnotlar
[1] Salahi R. Sonyel; “Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika”, s.177, Türk Tarih Kurumu, 2014, Ankara.
[2] Samih Nafiz Tansu; “İki Devrin Perde Arkası”, s.585, İlgi Kültür Sanat ve Yayıncılık, 2016, İstanbul.
[3] Fethi Tevetoğlu; “Millî Mücadele Yıllarında Kuruluşlar”, s.198, Türk Tarih Kurumu, 1991, Ankara.
[4] Fethi Tevetoğlu; “Millî Mücadele Yıllarında Kuruluşlar”, s.207.
[5] Taha Akyol; “Ama Hangi Atatürk”, s.267-268, Doğan Egmont Yayıncılık,2008, İstanbul.
[6] Rasih Nuri İleri; “Atatürk ve Komünizm, Kurtuluş Savaşı Stratejisi”, s.269-270, İleri Yayıncılık, 2000, İstanbul.
[7] Fethi Tevetoğlu; “Millî Mücadele Yıllarında Kuruluşlar”, s.220.
[8] Feridun Kandemir; “Atatürk’ün Kurduğu Türkiye’de Komünist Partisi ve Sonrası”, ss.148-151, Yakın Tarihimiz Yayınları, 1965, İstanbul.
[9] Feridun Kandemir; “Atatürk’ün Kurduğu Türkiye’de Komünist Partisi ve Sonrası”, s.20.
[10] Taha Akyol; “Ama Hangi Atatürk”, s.269.
[11] Fethi Tevetoğlu; “Türkiye’de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler”, ss.184-189, Komünizmle Mücadele Yayınları, 1967, Ankara.
[12] Ergün Aybars; “Cumhuriyet Tarihi-I”, s.373, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayını, 1995, Ankara.
[13] Fethi Tevetoğlu; “Millî Mücadele Yıllarında Kuruluşlar”, s.205.