Bünyamin Altıntaş'ın 9 Şubat 2023 tarihli yazısı: OHAL Çözüm Olur Mu?

Kahramanmaraş Pazarcık’ta meydana gelen ve 10 ilde büyük yıkımlara neden olan deprem, binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine, binlerce vatandaşımızın da yaralanmasına neden oldu.

Arama kurtarma çalışmaları devam ettikçe hem can kaybı hem de yaralananların sayısı sürekli artıyor. Depremin geniş alanda etkili olması arama kurtarma çalışmalarını olumsuz etkiliyor.

Hatay başta olmak üzere depremin yıkıma neden olduğu diğer illerde arama kurtarma çalışmalarındaki koordinasyon eksiklikleri elbette eleştiri konusu oluyor.

Devlet kurumlarının yanı sıra gönüllülerden oluşan arama kurtarma ekiplerinin ellerinden gelen çabayı gösterdiklerinden şüphe yok. Lakin deprem bölgelerinden yükselen “Devlet nerede?” çığlıklarını da dikkate almak lazım.

Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de meydana gelen depremler sebebiyle, 10 ilde 3 aylık olağanüstü hâl (OHAL) ilan edildiği açıkladı.

Peki OHAL nedir, nasıl uygulanır? OHAL ilan edilince ne olur, süreç nasıl işler?

OHAL, olağanüstü bir yönetim düzeninin gerekli olduğu doğal afet, tehlikeli salgın hastalık, ekonomik bunalım, kamu düzeni tehlike altına sokan yaygın şiddet vakaları gibi durumlarda başvurulan uygulama.

Anayasa'nın 119. maddesine göre Cumhurbaşkanı, savaş, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyet’e karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması, tabii afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hâllerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere OHAL ilan edebiliyor.

Uluslararası hukuk açısından bakıldığında olağanüstü hâl durumunda özgürlükler ve haklar kısıtlanabilir. Örneğin bir hükûmet bir kişiyi yargılama olmaksızın alıkoyabilir.

OHAL’de şu uygulamalar hayata geçirilebiliyor; kişilerin tüm eşyalarının detaylı olarak aranması ve tehlike oluşturabilecek eşyalara el konulması.

Belirli bölgelerde ve saatlerde kişilerin dolaşmasını veya toplanmasını yasaklama, gazete, dergi veya broşür ürünlerinin basılmasının yasaklanması, dağıtılması ve toplanılması.

OHAL bölgesine dışarıdan giren kişilere karşı önlem alınması, ruhsatı olan tüm silahlara el konulması ve yasaklanması, sesle yapılabilecek herhangi bir kaydın yayınlanmasını ve paylaşılmasını engelleme.

Kesici ve delici eşyalarının taşınmaması ve el konulması, her türlü bulunan cephanelerin toplatılması ve el konulması, işçilerin iyi niyet kurallarına uymaması sonrası cezalandırılması.

Kapalı veya açık herhangi bir bölgede toplanılması veya görüşülmesini yasaklama, kişilerin toplantı yapması veya bir alanda toplanması sonucu kalabalığın dağıtılması ve dernek faaliyetlerinin belirlenen süre boyunca durdurulması.

İlan edilen OHAL çözüm olur mu olmaz mı bunu elbette zaman gösterecek. Lakin esasında Bilim Akademisi Üyesi ve Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür’ün açıklamaları her şeyi tüm çıplaklığıyla özetliyor: “Bu depremin gelmekte olduğunu yer bilimciler olarak söyleye söyleye, yaza yaza dilimizde tüy bitti. Hiç kimse ne diyorsunuz diye tepki bile vermedi.”