Ahmet KÖPRÜLÜ'nün 10 Haziran 2023 tarihli yazısı
İcat etmek, insanın doğasındaki en önemli güdülerden biridir. İnsanlık icatlarla sosyalleşmiştir. Bugünkü modern yaşamımıza da icatlarla geldik. Silahlar, bombalar da bir icattır ama icatlarda sadece insanlık yararına olanlar benim konum. İnsanlara zarar verebilecek her türlü tehlikeli icadı yapılmamış sayıyorum.
Avrupa ve Amerika’da icatlar, Endüstri Devrimi ile iyice hız kazanmıştı. Son 10 yıldır dünya genelinde üretim ve satışı hız kazanan, ülkemizde de bu yıl içinde üretimine başlanan elektrikli otomobiller de ilk kez 1800’lerde icat edilmişti. Üzerine binilerek insan gücü kullanmadan gidilebilen ilk kara taşıtı elektrikliydi. Ancak akü ve pillerin yetersiz kalması menzil mesafesini kısaltmış ve elektrikli otomobillerin de sonunu getirmişti.
Thomas Edison’un villa komşusu Henry Ford’un içten yanmalı motorların icadı sonrasında seri üretime geçmesi, dünyada petrol dönemini başlattı. Petrol kolay bulunuyordu ve menzil süresini uzatıyordu. O tarihten günümüze kadar dünyadaki her şey; sosyoloji, ekonomi, ülkelerin yönetimleri hatta dinler petrolün varlığına göre şekillendi ya da şekillendirildi. Özellikle Orta Doğu, Latin Amerika ülkelerinde yüzyıllarca petrol varlığı uğruna savaşlar verildi, yönetimlere komplolar tezgâhlandı, yönetimler kanlı olaylarla el değiştirdi. Ülkemiz özelinde sadece ekonomimiz değil iç siyaset de petrole göre şekillendi. OPEC’in petrol krizi nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılar hükûmetlerin yıkılmasına ve yeniden kurulmasına neden oldu.
Doğalgaz kullanımı öncesinde birinci ithal kalemimiz olan petrolde fiyat artışları ülkemizde ekonominin daralmasına pahalılığa neden olmaya devam etti. Ülkemizde dolaylı vergilerde ilk akla gelen kalem petrolden alınan vergi, hükûmetlerin uzun yıllar birinci gelir kalemleri arasında yer aldı. Aynı zamanda sadece bizim ülkemizin değil tüm ülkelerin dış ticaret dengesinde petrol en az bir yüzyıl boyunca etkili oldu. Stratejistler, askerler, diplomatlar yüzyıl boyunca tüm öngörülerini, analizlerini petrol üzerine yaptı. Ülkeler de ekonomik ve siyasi öngörülerini, yatırımlarını, yaptırımlarını petrole göre ayarladılar.
Gelinen noktada petrole olan bağımlık petrol bitene kadar bitmeyecektir ancak elektrik devrimi hızla gelişerek sürecektir. Türkiye gibi bir güneş ülkesinde zaten çok da geç kalınmış bir sürece TOGG ile hızlı bir başlangıç yapılmıştır. Çok fazla rakamlara boğulmak istemiyorum ama “Bu kadar elektrikli otomobil için yeterli elektrik enerjisi var mı” sorusunu duyar gibiyim. Evet var o enerji de güneşten geliyor. Gelecekte arkasında güneş tarlaları olan dolum istasyonları kurulacak daha hızlı şarj üniteleri geliştirilerek bu sorun ortadan kalkacaktır. En azından 1800’lerde yaşanan geri dönüşün bir daha yaşanmayacağı kesindir.
Ayrıca yakın bir dönemde de “güneş enerjili otomobillerin” geliştirilerek ticarileşeceğini de öngörmekteyim. Şu anda son teknolojilerle imal edilen elektrikli otomobillerin bile menzili yüksek bile olsa bir şarj istasyonuna ihtiyacı bulunmaktadır. Bu nedenle yakın bir gelecekte enerjisini de güneşten alıp fotovoltaik pillerle elektriğe dönüştüren araç modellerinin de üniversite öğrencilerinin ütopyası olmaktan çıkıp hızla üretim aşamasına geçileceğini düşünüyorum. Bu arada ilk üretilen elektrikli araçlarda tüketici konforu endişesiyle çok fazla ağırlık yüklendiğini düşünüyorum. Elektrikli otomobillerde ağırlık, menzil süresini kısaltan bir dezavantajdır.
Türk Tasarımcı Murat Günbak’ın 2010’larda tanıttığı elektrikli otomobil, tasarım olarak çok iyiydi ancak tercih edilmedi ve 4*4 tarzı tasarımlar öne çıktı. Yakın gelecekte elektrikli araç tasarımlarında zorunlu olarak sadeleşme başlayacaktır ve elektrikli otomobiller daha hafif tasarımlardan oluşacaktır. Bir diğer önemli konu; elektrikli araçların bakımı ve tamiri konusunda da bir eğitim seferberliğinin başlatılması ilgili bakanlıkların görevi kapsamındadır. Pek çok sanayi iş kolu elektrikli araçların sayısının artması ile ya ortadan kalkacaktır ya da fonksiyon değiştirecektir. Bu noktada eğitim ve yönetmelik çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Son olarak cari açığımızın kapanması, insanlarımızın mutlu ve refah içinde yaşaması, petrol ve doğal gaza bağımlılığımızın azaltılması noktasında güneş yüzyılına hazır olmak adına yine AR-GE diyorum ve önemini bir kez daha vurguluyorum.