Ahmet KÖPRÜLÜ'nün 6 Temmuz 2023 tarihli yazısı: İlk Bilgisayar "Zenci-Beyaz" Ayrımını Nasıl Ortadan Kaldırdı?

Bugün elimizde kullandığımız cep telefonundan tutun, televizyonuna kadar tüm elektrikli ve elektronik aletlerde sayısız çip var ve bunların tamamı bilgisayar teknolojisinin her yıl geliştirilmesi ile bugünlere geldi. Bugün “yapay zekâ” adı verilen ve her geçen zamanda acayip bir hâl alan bir teknoloji ile birlikte yaşamaktayız. Kullandığınız telefonlardaki ara yüzde çıkan haberlerden tutun birçok meslek grubunu yakından ilgilendiren sosyal medya ağlarındaki izlenme ve paylaşım oranlarına kadar çok sayıda alanda artık yapay zekâlar hayatımızın bir parçası ve belirleyicisi hâline geldi. Günümüzde pek çok ünlünün birbirlerine, “Takipçin kadar konuş” diye takıldıklarını biliyoruz. 80’li yıllarda Fortran, DOS, COBOL programlarıyla sadece birkaç işlem yapılabilen ve ancak bankalarda görebildiğimiz bilgisayarlar bugün güncel hayatta bir kol saati kadar küçük telefonlarla karşımıza çıkmakta ve çok daha küçük robotik teknolojilerle de daha profesyonel ortamlarda kullanılmaktadır.  

İkinci Dünya Savaşı’nda ABD’de ilk bilgisayar ENIAC (Electronic Numerical Integrator And Computer)   John Mauchly ve Presper Eckert tarafından yaklaşık 4 yılda imal edildi. Yaklaşık maliyeti 500 bin dolar idi. Çalışmaların tamamı ABD ordusu için yapılıyordu. Yani ilk bilgisayar bir savaş aygıtı olarak düşünülmüştü ve çok gizli yapılıyordu. ENIAC, yaklaşık 167 (yüz altmış yedi) metrekare bir alana sığıyordu ve ağırlığı da otuz (30) tondu. İlk bilgisayarın siparişi de 1941 yılında ABD’nin II. Dünya Savaşı'na katılmasıyla birlikte ordu tarafından gizli olarak Pennsylvania Üniversitesine ait elektrik mühendisliği okulu Moore School of Electrical Engineering'e verildi. Amaç daha az isabet hatalı uzun menzilli top ve füzelerin hesaplanmalarında kullanılmasıydı. İlk bilgisayar bu amaçla yaklaşık 4 yılda imal edildi. ENIAC, ilk deneme çalışmasına 1945 yılında başladı. Gerçek anlamda çalışabilmesi ise 1947 yılını buldu. Ancak 2 Eylül 1945’te Japonya’nın teslim olmasıyla savaş sona ermişti ve böyle bir makine için ihtiyaç da kalmamıştı. ENIAC, 1947 yılında basına tanıtıldı.

Savaşın ardından ENIAC ağırlıklı olarak hava tahminlerinde, atom enerjisi hesaplamalarında, kozmik ışın çalışmalarında, termal tetikleme, rastgele sayı bulunmasında, rüzgâr tüneli dizaynında ve diğer bilimsel araştırmalarda kullanıldı. 1951 yılına gelindiğinde ise, endüstriyel amaçlı olarak kullanılmaya başlandı.

ENIAC, 6 kadın operatör tarafından programlanıyordu. Programlama yöntemi ise elle takılıp çıkartılan fişler, kablolar ve kumanda edilen düğmelerdi. 1010101000011111….. gibi sadece iki sayının milyarlarca kez bir araya gelmesiyle oluşan kombinasyonlarla başlayan ilk bilgisayarlarda internet ortamı da yine ABD ordusunun ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıktı. İnternet ilk olarak 1960'ların sonunda Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığının İleri Araştırma Projeleri Ajansı (ARPA) tarafından geliştirildi. Asıl amacı, bilgi ve araştırma bulgularının değişimini kolaylaştırmak için askeri ve araştırma kuruluşlarını birbirine bağlamaktı. 1973'te ilk kez, bir veri ağı Atlantik Okyanusu'nu geçti. Birkaç yıl içinde mühendisler, farklı ağların birbirleriyle iletişim kurmasına izin veren yazılımlar tasarladılar ve böylece internet doğdu. 
İlk internet olan ARPA ağının Mart 1972'deki haritası. (UCLA Library Digital Collections, CC-BY-4.0.)

Bir bilgisayar ağı oluşturmaya yönelik ilk kayda geçen açıklama Ağustos 1962'de böyle bir ağın getireceği sosyal etkileşimlerden bahseden MIT'den J.C.R. Licklider'dan gelmiştir. Buna "Galaktik Ağ" adını verdi ve internet konseptinin ilk örneği oldu. Herkesin herhangi bir siteden verilere ve programlara hızlı bir şekilde erişebileceği, küresel olarak birbirine bağlı bir bilgisayar kümesini öngördü. Konsept özünde bugünün internetine çok benziyordu. Licklider, Ekim 1962'de başlayan ARPA 4'teki bilgisayar araştırma programının ilk başkanı oldu. 

İnternetin bulunmasında kilit rol oynayan son isimlerden Bob Kahn ve Vint Cerf verilerin bir ağda nasıl hareket ettiğini belirleyen ve ARPANET'in bugün kullandığımız internete dönüşmesini sağlayan protokoller TCP ve IP'yi geliştiren Amerikalı bilgisayar bilimciler oldular. Cerf, aynı zamanda "internet" kelimesini türetmesi ve yazılı kullanmasıyla tanınır.

IBM 360/195 bilgisayarı 1971'de tanıtıldı ve IBM tarafından üretilen ana bilgisayar ailesinin bir parçasıydı. ARPANET'e bağlanan ilk bilgisayarlardan biriydi. ABD devlet başkanı Dwight D. Eisenhower, 1958'de Gelişmiş Araştırma Projeleri Ajansı’nı (ARPA) kurarak ülkedeki en iyi bilim adamlarından bazılarını bir araya getirdi. Amaçları, Amerikan askeri teknolojisinin Rusya gibi düşmanların önünde olmasına yardımcı olmaktı. ARPA'nın projeleri arasında büyük ölçekli bir bilgisayar ağının fizibilitesini test etme görevi vardı. İki bilgisayarı birbirine bağlayan ilk kişi olan Lawrence Roberts, bilim adamı Leonard Kleinrock ile birlikte çalışarak ARPA'da bilgisayar ağlarının geliştirilmesinden sorumlu oldu. İlk paket anahtarlama ağı 1969'da geliştirildiğinde Kleinrock bunu başka bir siteye mesaj göndermek için kullandı ve başarısı ile internetin öncüsü olan ARPA ağı veya ARPANET doğmuş oldu.

Askeri amaçlarla da olsa bugün bilgisayar teknolojisi, endüstrinin hatta hayatın vazgeçilmezi hâline gelmiştir. 101010101… başlayan teknolojinin nasıl geliştiğini farklı kaynaklardan alıntılar yaparak kısaca özetlemeye çalıştım. Askeri bir amaçla da olsa teknoloji arayışı ABD ordusunda soğuk savaş döneminde üstelik zenci-beyaz ayrımının güçlü bir şekilde yapıldığı tarihlerde bilgisayar yazılımında çalışan zenci kadınlara özel ayrıcalık tanındığı, dışarıdaki ortamın kendilerine yaşatılmadığı biliniyor. Hatta zenci kadın yazılımcıların NASA uzay çalışmalarına sonradan dâhil edildikleri ve bu durumun ABD’deki Afrika kökenlilere karşı olumsuz yargıları da ortadan kaldırdığı anlatılmaktadır. Yani bilgisayar teknolojisinin gelişimi aynı zamanda ABD’de zenci-beyaz ayırımının ve KU-KLUX-KLAN gibi örgütlerin de sonunu getirmiş ve bir sosyal yarayı da ortadan kaldırmıştır. 

Bu anlamda ABD ordusunda gelişerek dünyaya bugün, tarihinin gelmiş geçmiş en büyük ve en önemli teknolojisini getiren sürecin “araştırma-geliştirme” yani AR-GE kültürü ile geldiğini görmekteyiz. ENIAC ve ARPANET süreci fiziki olarak uzay araştırmalarını ve Ay’a ilk insan gönderilmesini sağlamış, bu çalışmalara katılan çok başarılı olan Afrika kökenli bilim kadınlarının sayesinde AR-GE; ABD’de ırk ayrımını ortadan kaldıran sosyal bir devrimin de önünü açmıştır. Bilgisayarların kullanılmaya başlandığı ABD askeri araştırmalarında bu dönemde ast-üst ilişkisinden öte “özgür düşünce” ortamında geliştiğini ve katılıktan uzak bir harmonide oluştuğunu filmlerden, yazılan kitaplardan görmekteyiz. AR-GE’nin özgür düşünce ortamında gelişimi bir yönüyle de liberal ortamların gelişmesine kaynaklık etmiştir. Öyleyse AR-GE’nin sadece üniversitelerin üzerine yıkılması gereken bir süreç olmadığını bir kültür potansiyeli olduğunu hatırlatmak isterim. Buluş, bir sanatçıdan, bir edebiyatçıdan hatta bir ressamdan bile gelebilir. Yani “araştırma” süreci tüm kesimlerin hayal gücünün katkısı ile başlar, “geliştirme”de ise elbette özel bir eğitim ve deney sürecini gerekir. Yani bilim adamlarına, üniversitelere ihtiyaç duyulmaktadır. Her ikisinin birleştirildiği AR-GE ortamları katı ve disipliner ortamlar olmaktan uzak tutulmalıdır. Elbette bazı AR-GE çalışmaları halka açık yürütülemez ama düşüncenin özgürlüğü, buluşçuluğun önündeki engellerin de mutlak surette kaldırılması gerekir. AR-GE kültürü bunu gerektirir. 

Kaynakça: 
https://ungo.com.tr/2021/03/internetin-tarihi/
https://tr.wikipedia.org/wiki/ENIAC