Furkan ERKAN’ın 14 Kasım 2023 tarihli yazısı: Siz de Hala Radyo Dinliyor musunuz?
Evde, okulda, trafikte ya da bulunduğunuz herhangi bir yerde hatırlıyor musunuz en son ne zaman radyo dinlediniz?
Sanırım bu soruya içinizden bazılarının biraz da gülerek ‘’Ne var canım Spotify’ın Şarkı Radyosu hep açık yanımda’’ dediğini duyar gibiyim.
Evet benim de itirazım yok o anda dinleyip de sevdiğim bir şarkının benzerlerini dinlemeye ama hadi bir hatırlamaya çalışın.
Aslında her gün en azından şu sıkışık trafikte mutlaka bir frekans bir kanal size eşlik ediyordur ama daha çok arkada ses olsun diye…
Zaten internet ve dijital platformların hayatımıza girmesiyle ‘’Ben pek televizyon izlemiyorum’’ diyenlerin sayısı da artmışken yüksek ihtimalle radyo dinleyen de çok kalmamıştır.
Spotify’ın Şarkı Radyosu gibi pek çok alandaki podcastler de radyonun yerini almaya başladı diyebiliriz hatta.
Geçen Pazar ablamın, TRT’nin bir radyo programında yapılan yarışmadan kazandığı nostaljik radyosunu görmüştüm mutfakta.
Annem de kahvaltıyı hazırlamış radyodan uygun bir frekans ayarlıyordu.
Normalde bu tür kahvaltı rutinlerimize, ya TV’de magazin programları ya da telefonda kaçırdığımız bir yerli dizinin tekrar programları eşlik ederdi. Bu kez radyoyu görünce bir anlamda çocukluğuma dönmüş gibi hissettim.
Arkası Yarın tarzı o herkesin müptelası olduğu programlara yetiştiğimi söyleyemem ama 90’larda özel TV kanallarıyla birlikte radyo kanallarının açıldığı dönemi biraz bilirim.
2010’lardan itibaren ise radyo dinlemek benim için sadece güzel müzik dinleme aracı olmaktan çıkmıştı.
Nihat’la Sivrisinek, Matrax, Okan Bayülgen’in şovları, Yavuz Seçkin’in taklit yaptığı komedi skeçleri, Cenk ve Erdem, TRT 3’ün klasik rock ve jazz’ı yakından takip eden seçkisi gibi pek çok programı takip etmeye başlamıştım lise ve üniversite dönemlerinde.
Özellikle Eskişehir’de üniversitenin hazırlık döneminde radyo dinleme alışkanlığım hobiye dönüşmüştü.
Hazırlık okurken kaldığım yurtta da internet çok iyi çekmiyordu.
Eh malum tek bir modeme 300 kişi bağlanmaya çalışınca buna şükür diyordunuz (!)
Zaten belli bir saatten sonra yurttan da çıkamadığımız ya da geri dönersek ertesi gün yemeğimizden kesildiği için benim de tek eğlencem radyoydu. Sanırım da o dönemler Türkiye’de radyoculuğun altın çağlarından biriydi diyebilirim.
Hatta kendi blog sayfamda dinlediğim programlardan bir Top 10 listesi yaptıktan 2 hafta sonra falan Hürriyet de bir Top 10 listesi çıkartmıştı.
Yurtta yaşadığım sorunlar, hazırlık sürecindeki yoğunluk, internetin zayıflığı derken radyo her anlamda imdadıma yetişiyordu.
Sadece bir ses duyarak kendi kafanızda bir dünya yaratmak, hayal gücünü kullanmak ve bazen bunu kullanarak kahkahalara boğulmak benim için vazgeçilmez bir hobi olmuştu.
Bazen programları sonuna kadar dinleyeyim diye (podcastler çok yaygın değildi) bir durak daha fazla gittiğimi, yolda bir yerlerde oturup beklediğimi de bilirim.
Radyo dinlemenin en güzel yanı keşfetmek ve bazen sınırlı seçenek arasında denk geldiğiniz şeyden keyif almasını bilmekti.
Tabii yıllar sonra özellikle pandemide herkesin kapandığı bir dönemde radyoların yerini podcastlerle birlikte Youtube, Twitch gibi saatlerce live stream (canlı yayınlar) içeriklerin olduğu mecralar aldı. Ama yine de bu platformlarda sabaha kadar birilerini dinlesem bile yine radyonun tadını alıyordum.
Bazen bir zaman yolculuğu bazen kulağınızın pasını silecek şarkılar bazen de tüm yayın platformlarından daha kaliteli ve eğlenceli programlar...
Radyo zaman içinde şekil değiştirdi, ceplere sığdı, dijital oldu, tekrarları indirilebilir hale geldi ama ne olursa olsun hiçbir zaman ölmedi. Uzun seneler daha da ölmeyecek gibi gözüküyor.
Peki siz de hala radyo dinliyor musunuz?