Elif Başak Boyacı'nın 6 Şubat 2023 tarihli yazısı: Tek Bir Koltuk

Film başlıyor ve bir kalabalığın içinde tek bir koltuk görüyoruz. Bir ideolojiyi açıklayabilecek nitelikte bir koltuk, tek bir tane. Bir adam oturuyor, onca insan içinde tek bir adam. Bütün gösteriler, etrafında olan her şey onun için. Bir koltuk ve ona sahip olabilecek tek bir ırk, onu hak eden bir ordu bütün ordular arasında ve bir yığın içinde tek bir kişi, bir düşünce ona oturan. Faşizmin gereklilikleri anlatılıyor tek bir koltukla.

Dünyaya hükmetmek için var olan Alman ırkı, özeldir. Kitapları da öyle olmalıdır, kendileri gibi. Kavgam yazılır ve basılması gerekir. Hitler’in Kavgası’nın basılış aşamalarını izleriz.

Ustalar seçilir, saf alman olduklarına emin olunduktan sonra. En iyi şekilde yetiştirilmiş tosunlara ihtiyaç vardır -Alman olanlarına tabii- ve sıralanır geri kalanlar; en iyi grafikerler, özel boyalar, özel uçlar, özel fırınlarda yapılmış özel bir kapak ve ‘Kavgam’ özel lahtine konulup özel mozolede saklanacaktır. Özel olmak Alman ırkına atfedilmiştir ve milliyetçiliğin ırk üstünlüğüne, diğer ırkları hakir görmeye evrilmişliğine tanıklık ederiz bir kitabın basımında.

Şiddet tekelini elinde bulunduran ve kesintisiz şiddet uygulayıcıları olan faşistler, bulundukları konuma şiddetle, zorbalıkla değil; seçimle gelirler, rıza yoluyla yönetimi alırlar. Halkı etkileyebilmek adına propaganda tekniklerini de iyi kullanabilme yetisi gerektirir faşizm.

Filmde izlediğimiz Alexander Dovzhenko’nun Ivan Pyryev’e Stalin ödülü vermesini, Yahudilerin Sovyet zenginliklerini aralarında bölüştükleri gibi bir söylemle açıklayarak Alman halkının Yahudileri ötekileştirmelerine olanak sağlamışlardır. Haksız olarak gördüğümüz, yanlış yaptığını düşündüğümüz, düşman olarak adlandırdığımız kesimin tarafını tutan kişilerin ölümü önemli değildir çünkü bizler için. Propagandalar da ülkenin refahı için gerekli olduğu düşüncesini oluşturarak toplumun tüm fertlerini bu bütünlükçü teröre dâhil etmişlerdir.

Temel eylemi hareket olan faşizm... Filmi seyrettiğimiz iki saatin büyük çoğunluğunda marşlar eşliğindeki yürüyüşlere ve geçit törenlerine şahit oluyoruz. Kalabalık insan yığınlarınca düzenlenen törenler, gücün temsilidir. Disiplin hâlinde olan kalabalık insan topluluğu, devletin gücü karşısında toplum inancını gösterir.