Baha YILMAZ'ın 9 Ekim 2023 tarihli yazısı: Toplumsal Ahlaksızlığımız: Nepotizm ve Hemşericilik
Eminim ki yukarıdaki başlıktan hemşericilik kavramını anlamışsınızdır. Nepotizm ise bir nevi hemşericiliğin akrabacılık türü desek yanlış demiş olmayız. Nepotizm kelime anlamıyla tam olarak şöyle açıklanıyor: Akraba kayırma veya adam kayırma, öznel ve adil olmayan şekilde yapılan ayrımcılık.
Bir dönem TBMM’de çalışmıştım. Çalışmaya başladığım ilk dönemde yeni tanıştığım bir danışman arkadaşım şöyle demişti. İleride komisyonlarda çok işin olacak, muhatap olduğun uzman ve memurların soyadlarına dikkat et. Bu nasihati ilk başta anlamamıştım. Sonra tanıştığım pek çok çalışanın ünlü siyasetçilerin çocukları ya da yakınları olduğunu fark etmiştim. Sonrasında görev aldığım pek çok kuruluşta dostumun nasihatine uyarak çalışma ihtimalim olan kişileri araştırmayı prensip edinmiştim. Doğrusunu söylemek gerekirse manzaranın çok değişik olduğunu söylemek güçtü.
Hak Eden Yerine Yakını Tercih Etmek
Peki bu neden olur? Neden insanlar akrabalarını ya da kendilerine yakın olanları kayırma ihtiyacı duyarlar? Örneğin bir çalışma ekibi kurmak anlaşılabilir bir durumdur. Belirli bir programı uygulamak için bu programa uygun donanımda ve tecrübede, kalifiye bir grup oluşturmak makuldür. Misalen basın organlarında yayının başındaki yönetici değiştiğinde yeni gelen yönetici kendi yayın anlayışına uygun bir ekiple çalışmayı tercih eder. Bunun için de kendi yayıncılık anlayışına yakın kişilerden bir ekip kurabilir. Ancak bir yere personel alımında tercih sebebi olarak aynı kentli ya da aynı köylü olmak geçer sebep nasıl olur ya da bir yakınınızı tercih etmenin sebebi ne olabilir?
Pek çok gerekçe söylenebilir. Ancak bu durumun birincil sebebi bilgi toplumu olamamakta yatıyor. Bilmenin kıymeti olmadığı bir toplumdaysanız ederiniz çevrenizin gücü kadardır. Diğer bir tabir ile birey olmak sizin neyinizedir. Bir güç elde etmek için yapabileceğiniz en önemli aksiyon, bir gruba, bir cemaate dahil olmaktır. Hal böyle olunca da liyakat yerine hemşericilik, yakınlık dereceleri giriyor. Yazılı sınavları çalışarak aldığınız dereceler değil, mülakat sınavlarında bulacağınız torpiller kıymetli oluyor.
15 Temmuz’un Hatırlattıkları
Hatırlarsınız 15 Temmuz sonrası cemaatin pek çok haksız işe alım yaptığı ortaya çıkmıştı. Sınavlarda soru çalmalar ya da mülakat sınavlarında yaptıkları usulsüzlükler ortalığa saçılmıştı. Tüm bu olaylar karşısında merak ettiğim şuydu. Bu sınavları haksız yere kazanan çocukların anne ve babalarının bunu nasıl karşıladığıydı. Çünkü bir anne-baba çocuğunun kapasitesini bilir. Onun sınırlarını, neler yapıp yapamayacağını bilir. Haksız olarak elde edilen bu makamlar ve unvanlar karşısında bu annelerin, babaların bu durumu nasıl içselleştirdiğini hiç anlamış değilim.
Sonra da bu gençler niye yurt dışına gidiyor. Hain bunlar, gayri milli bunlar diye feryad edip, kızgınlık naraları atıyoruz. Oysaki sorun bir bilgi toplumu olamamada yatıyor. Bilgi toplumu olamayınca bir ahlak da üretemiyorsunuz. Ahlak üretemeyince yozlaşıyor ve her alanda çürümeye başlıyorsunuz. Hele bir de çürümeye başladığınızı hissetmiyorsanız daha da kötü sonuçlara hazırlıklı olmanız gerekiyor. Çünkü çürümeyi anladığınızda yani mesele kangren olma noktasına vardığında çürüyen yerlerinizi kesmek de işe yaramayabilir.
Yasal Olabilir ama Helal mi?
Maalesef bu durumla baş etmek, kanun çıkarılarak çözüm bulacak bir konu da değil. Çünkü yürürlüğe koyduğunuz kanunlar da adil olmalı ve toplumsal vicdanı yaralamamalı. Alev Alatlı, 2014 Yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödül töreninde yaptığı konuşmada şöyle demişti: “Her yasal hak, kanuni olabilir ama helal olmayabilir. Mühim olan helalleşmektir.”
Asıl olan helalleşmek olmalıdır. Helalleşmek, mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak, helal değildir. İmar ruhsatı almış bir müteahhit, şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama helal değildir. Bir işadamı düşünün, vergi ödememek için, mali müşaviriyle yasaların boşluklarını kullanarak büyük bir zenginlik elde edebilir. Sonra da vicdanını rahatlatmak için devlete okul bile yaptırır ama helal midir? Bir belediye başkanı, meclis üyesi hepsi yasal imar ruhsatlarıyla dere yatağına bina yaparlar, bunların tümü yasal olabilir ama helal midir? Ya da yasal olarak mülakat sınavında kazanmasına sebep olduğunuz bir gencin tüm hayatı boyunca elde ettiği gelir helal olabilir mi?
Nepotizmin ve Hemşericiliğin karşısına da kişinin kendi vicdanıyla helalleşme kavramını koymamız gerekiyor. Eğer bunu yapmazsak, her türlü ahlaksızlığa, her türlü çürümeye göz yummuş olacağız.