Mürvet KARA'nın 1 Ocak 2024 tarihli yazısı: Yerli ve Milli Futbolumuz

2023 her anlamda yerli ve milli olmaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu anladığımız bir yıl oldu. Gerek 6 Şubat depreminde tek yürek haline gelmemiz, gerek ekonomik kalkınmamız için yerli ve milli sermayemizin harekete geçmesi, gerekse de ay yıldızlı bayrağımız, İstiklal Marşımız ve devlet büyüklerimiz söz konusu olduğunda gemileri yakacak kadar cesur bir duruş sergilememiz bunun göstergesiydi.

Çağın gereği neyse onu yaparak, devletlerimizi güncellemeyi bir şekilde başarmış, güncellenemeyeceğini anladığımızda da yenisini kurmaktan asla korkmamış ve geri durmamışız. Bağımsızlığımızı her ne pahasına olursa olsun korumuşuz. Boyun bükmeden, minnet eylemeden, onurla, iştiyakle, şevkle, başımız dik, bağrımız geniş, yüreğimizde Allah sevgisi, ellerimizde silahlarımız, vatanımız için gereken neyse her zaman yapmış, yapmaya da devam etmişiz. Ediyoruz. Edeceğiz.

Ay yıldızımız yere düştüğünde öper başımıza koyarız. Al bayrağımızı bağrımızda taşırız, devlet büyüklerimiz, önderlerimiz; her biri bizim için tek tek kıymetlidir. Hiçbirini hiçbir sofraya meze etmeyiz. Etmemeliyiz de. Hiçbir ülkenin vatandaşı da etmemelidir zaten! Olması gereken memleketin öz evlatlarının, değerlerine canı pahasına sahip çıkmasıdır! En ufak bir tanesini bile kurda kuşa yem etmemesidir!

Ancak her konuda yerli ve milli olduğumuz gibi futbolumuzu da yerli ve milli çizgide tutmanın elzem olduğu kanaatindeyim. Futbol kulüplerinin vatana millete ödemeleri gereken maddi manevi borçlarına, sadık olmaları gerektiği gibi kulüplerin bağlı olduğu kurum ve kuruluşların da yerli ve milli duruşuyla milletimizin gönlünde taht kurması gerekir.

Futbolcularımız, Türk milletini spor müsabakalarında temsil ettiğinin bilincinde olmalıdır. Formalarının bir köşesinde al bayrak varsa, bu memleketimizin öz evlatlarının onlara yüklediği bir görevleri olduğu içindir. Bir kurum veya kuruluşun logosunda, binbir zahmetle, paşalarımızın, dedelerimizin, nenelerimizin, 17’lik delikanlıların kanıyla renklenmiş al bayrağımız varsa bu; bağımsızlık kavgamızı aynı onurla, alnı ak, başı dik taşısın diyedir. Bu bizim gibi sıradan vatandaşların yegane arzusudur. Hele ki milletimiz, yüz yıl evvel ödediği bedellerin meyvelerini daha yeni yeni yemeye başlamışken, bu hususa hiçbir vakitte olmadığı kadar ihtimam göstermeleri gerekir.

Ben bir Türk genci olarak, bizi temsil eden insanların bu bağımsızlığı, yerli ve milli duruşu sergilemesini arzu ediyorum. Ben vatan serhatlerinde, sayıları yüz binleri aşan şehitlerimizin aziz hatırasını taşıyan al bayrağımız her daim göklerde dalgalansın istiyorum. Biz onları unutmayalım! Onlar da bizim şu saçma sapan hayatlarımıza anlam katmaya devam etsin istiyorum!

Futbolumuz küfürle, kıyametle kirlenmek yerine milli değerlerin gözlerimizi doldurduğu, göğsümüzü kabarttığı müsabakalarla gönlümüzde yer bulsun istiyorum!

Yaşanan hadisenin devletimiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Sürç-ü lisan ettiysek affola diyerek son sözleri istiklal şairimize bırakıyorum.

“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!”