Hilal Bilici'nin 7 Ocak 2023 tarihli yazısı: ‘Ayakta Kalma Rehberi’
Yaşadığımız dünya bir gelişim - değişim dünyası. Ayak uydurmak her ne kadar bizim elimizde gibi görünse de farkında olmadan teknoloji tarafından yönetildiğimiz de aşikâr. İnternet artık herkesin kolaylıkla iletişim sağlayabildiği bir platforma dönüştü. Artık daha çabuk ve hızlı bilgi alıp daha fazla insan, kültür veya toplum tanıyoruz. Sadece tek bir tıkla milyonlarca insana ulaşabiliyoruz. Makineler ve teknolojik aletler her ne kadar işlerin önemli bir bölümünü üstlense de insan gücüne her zaman ihtiyaç olacaktır.
Telaşlanmamız gereken önemli bir konu da bu hızlanma sonucu gerçekleşen iklim değişikliği, nüfus artışı ve biyoçeşitliliğin azalması gibi etkenlerin de katlanarak artması. Yeryüzünde nüfus arttıkça insanların birbiri üzerindeki etkisi de gittikçe artmakta. Bu güç doğru kullanıldığında son derece geliştirici ve yapıcı olabiliyorken denetimsiz ve kontrolsüz olduğunda bir o kadar yıkıcı olabiliyor. Teknoloji hızla gelişirken çok fazla sorumsuz olmamız doğayı zorluyor ve gezegenin fiziksel sınırlarını bozup, iklimi değiştiriyor.
Bilimin jeolojik dönemler arasında Holosen devri diye tanımladığı, dünyanın cennet gibi olduğu zamanlar geride kalmış gibi görünüyor. Dünyayı insanlar için yaşanabilir kılan ekosistemin limitlerini zorluyoruz. Cennet bahçesini bırakıp insanlık için hiç de davetkâr ve yardımcı olacak gibi görünmeyen bir jeolojik devre giriyoruz. Bilim, insan yaşamı ve uygarlığın devamını sağlayan Holosen devrinin sonunda olduğumuz kanaatinde.
Çokluğun gücü derken kastettiğim de bu. İnsan türü olarak doğayı değiştirme gücüne sahibiz artık. 20. yüzyıl öncesinde bundan bahsetmek bile imkânsızdı. Doğayı limitsiz sandık ama yaptıklarımızın tahmin etmediğimiz sonuçları, çevresel tahribat yarattı. Mallara artan talep daha gelişmiş teknolojinin ve daha yaygın teknolojinin ekonomik büyümeyi sürdürebilmek adına daha fazla doğal kaynak tüketmesine yol açması, toprağa zarar verip doğal ekosistemleri bozdu. Bunun sonucunda eşitsizlikler, nüfus ve toplumsal karışıklık arttı. Şimdi dünyada küresel ekonomiye çevre şoklarıyla karşılık veriyor.