Hilal BİLİCİ'nin 11 Mart 2023 tarihli yazısı: Reklamın iyisi kötüsü olmaz
Bir ayını geride bırakan Kahramanmaraş merkezli depremler, gün geçtikçe yeni sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. Depremlerin insanlar üzerinde bıraktığı etki çok daha geniş kapsamda ele alınmalıdır tabii ki fakat ele alınan konuların kimlere hitap ettiği de oldukça önemli.
Bu durum öyle bir boyuta ulaştı ki depremlerin yıkıcı etkisinden çok şahıslar konuşulmaya, reklamlar dikkate alınmaya başladı. Özellikle de bir festival havasında, kutlama yaparcasına reklamlar ortaya çıktı. Daha önce adı duyulmamış, toplumun hiçbir kesimine, hiçbir şekilde dokunamamış markalar, şahıslar ve bunların türevleri, dünyayı kurtarabilecek bir edayla, felaketi reklamlaştırdı.
Bu reklamlaştırma akımının, kulaktan kulağa yayıldıkça etki alanı büyüdü. Gösteriş malzemesi hâline geldi. Her köşe başında “Başımız sağ olsun” mesajları boy gösterdi. Fakat “Başımız sağ olsun” cümlesi, markanın ambleminden büyük olamadı. Gösterilmek istenen gösterildi, başsağlığı malzeme edildi. Bu durumu da kimse yadırgayamadı, sessizce sindirildi.
Bu dönem, açık hava reklamlarının en çok yapıldığı, siyah bayrakların en çok basıldığı dönem olarak tarihe geçecektir elbet. Çünkü açık hava reklamı olması gerekirdi, görülebilecek en iyi yerde ve en iyi boyutta. Herkesin ortak düşüncesi “reklamın iyisi kötüsü olmaz” şeklindeydi.
Gün geçtikçe sayılar arttı, her köşe başında görünür oldu ve reklamdaki yazılar her geçen gün daha da küçüldü. Başarılı olmanın formülü buydu. Şimdi aynı şahıslar ya da kurumlar, yeni depremler, felaketler yaşanana kadar tekrar inzivaya çekilmeye başladı tek tek. Görev tamamlanmıştı.