Bünyamin Altıntaş'ın 16 Şubat 2023 tarihli yazısı: Binalar Neden Çöktü?

Hepimizin yüreğini yakan Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremin yaralarını sarmak için hemen herkes seferber olmuş durumda.

Bir yandan yaralar sarılmaya çalışılırken bir yandan da depremin ortaya çıkarttığı gerçekler tartışılıyor. Bunlardan biri de kuşkusuz yıkılan binaların, neden yıkıldığı.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odasının hazırladığı ve kamuoyuna açıkladığı ön rapor, başta devlet kurumları olmak üzere her kesimin üzerinde düşünmesi gereken sonuçlar içeriyor. Buna göre; izlenen hasar, çok geniş bir alanda hissedilen ve büyük bir alanı etkileyen yer hareketinin ivme hızları ve yer değiştirmelerinin çok yüksek olduğunu gösteriyor. Aynı gün içerisinde oluşan büyük depremler, özellikleri ve sonuçları itibarıyla depremler tarihine geçecek nitelikte.

Depremler, doğa olayları. Afete dönüşmesinin nedeni ise insan eliyle yapılmış yapılar. Yapı üretim sürecinin tüm gerekliliklerine uygun olan bir yapılaşma söz konusu olsaydı, deprem yönetmeliğinin tasarım felsefesine uygun olarak binalar yine hasar alacak hatta belki büyük kısmı ağır hasar alacak ancak insanların içerisinden çıkmasını sağlayacak davranışı gösterecek, deprem afete dönüşmeyecekti. Hasar büyük olsa da can kaybı asgari sınırlarda kalabilecekti.

Deprem hasarlarının yaygın olduğu bölgeler, verimli tarım arazileri üzerinde planlanmış şehirler. Dolayısıyla ana kayanın derinde olduğu zayıf zemin koşullarında hatta sıvılaşma potansiyeli olan zeminlerde yapılan 10-15 katlı ve taşıyıcı sistemi esnek yapılar, ağır hasar aldı veya toptan göçtü.

Bununla birlikte, göçmese de bir kat batan veya yana eğilen binalar gözlemlendiğinden, bazı bölgelerde zemin sıvılaşması olduğu düşünülüyor.

Her türlü zemin koşullarında yapı yapmak elbette mümkün ancak bir bedeli var. Zemin, üstyapı yüklerini güvenle taşıyacak şekilde iyileştirilmeli, koşullara uygun doğru temel sistemi ve üstyapı taşıyıcı sistemi seçilmeli ve bu tasarım sürecinin titiz bir mühendislik yaklaşımı ile gerçekleştirilmesi ve tasarımın uzman mühendisler tarafından denetlenmesi gerektiği unutulmamalı.

Özellikle, küçük ölçekli müteahhit firmaların bir kısmının bu maliyetleri karşılamaktan kaçınması nedeniyle bu tür zeminler üzerinde yapılan yapıların bir bölümünün depremde çöktüğü anlaşılıyor.

6 Şubat 2023 depreminden etkilenen şehirlerde hazır betonun yaygın olarak kullanımı daha ileri tarihlerde görüldü. 80’li ve 90’lı yıllarda hatta 2000’li yılların başında yapılan binaların beton kalitesinin, proje beton sınıfının altında olduğu ve bu durumun yaygın olduğu maalesef bir kez daha ortaya çıktı.

Yine aynı tarihlerde inşaat demiri olarak düz demir kullanılmaktaydı. Dolayısıyla bu yıllarda inşa edilmiş yapıların toptan göçmesi veya kullanılmayacak derecede ağır hasar almasında, malzeme zafiyetlerinin önemli etkenlerden biri olduğunu söylemek mümkün.

Ancak daha sonraki yıllarda yapılan hatta birkaç yıl önce yapılan bazı binaların da ne yazık ki göçtüğü veya ağır hasar aldığı tespit edildi. Eğer bu yapılarda malzeme zafiyeti göçme nedenlerinden birisi olarak tespit edilirse, yapı denetim sistemi çalışmamış demek.

Çünkü Yapı Denetim Kanunu ve uygulama yönetmeliğine göre, malzemenin üretimi ve yerine yerleştirilmesi esnasında yapılması gereken örnekleme, teste tabi tutma, testler sonucunda tespit edilen mukavemet sonuçlarının proje kabulleri ile uyumsuz olması durumunda inşa edilmiş bölümün kırılarak yenilenmiş olması gibi kanuni zorunluluklar yerine getirilmemiş demektir.