Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 4 Eylül 2024 tarihli yazısı: Değişime Hazır mıyız?

İnsanlarla olan ilişkilerimizde, onları kırmadan veya öfkelendirmeden pozitif yönlü değişiklik yapmalarını sağlamak oldukça zordur. Bir grubu, bir camiayı ve de bir toplumu olumlu yöne kanalize etmek, gerçekler ışığında değişime teşvik etmek ise daha da zordur.

İnsanların önyargılarını değiştirmek, atomu parçalamaktan daha zordur.

Dil, kalbi kıran en etkili silahtır. Dil ile kırılan kalbin tamiri ise ya çok zordur ya da yoktur.

Dil aynı zamanda kalbi savaşmadan fetheden en büyük komutandır. Dil, gönlü fetih ettiğinde girdiği kalpte de her daim kalıcı olur.

Sadece doğru yaklaşımlar ve taktiklerle bu pozitif yönlü değişim mümkün hale gelebilir. Bir grubun, camianın ve de toplumun değişimi önce bireylerden başlar. En güzeli, daha bebekken başlayan eğitim sürecinde anne, baba, aile, kreş, okul serüveninde bunu başarabilmektir. İnsanların kalbini kırmadan ve onların yenilenmeye ve gelişime karşı olan direncini artırmadan değişimlerini desteklemek için kullanabileceğiniz yöntemler ve önemli felsefi öğretiler vardır ve bunlar:

1. Övgü ve İçten Takdirle Başlayınız

Bir kişinin olumlu yönlerini öne çıkarmak, eleştirilerin daha kabul edilebilir olmasını sağlar. İçten ve spesifik övgülerle başlayarak, karşınızdaki kişiyi motive edebilir ve eleştirilerinizi daha yumuşak bir şekilde dile getirebilirsiniz. Örneğin, "Bu proje üzerinde ne kadar titizlikle çalıştığını görmek gerçekten etkileyici…" gibi cümleler, karşı tarafın dikkatini olumlu yönlere çeker.

2. Yanlışı Dolaylı Yoldan Anlatınız

Direkt eleştiriler genellikle bireyde savunma mekanizmasını harekete geçirir. Dolaylı bir yaklaşımla, karşı tarafın hatalarını fark etmesini sağlamak daha etkili olabilir. Örneğin, "Bu projede harika bir iş çıkardın ve bir kontrol listesi oluşturmak, gelecekteki doğruluk oranını artırmana yardımcı olabilir…" gibi bir yaklaşım, hataya odaklanmadan çözüm önerisi sunar.

3. Eleştiriden Önce Kendi Hatalarınızı Paylaşınız

Kendi hatalarınızı kabul etmek, empati kurmanızı sağlar ve karşı tarafın da hatalarını kabul etmesini o derece kolaylaştırır. Bu, eleştiriyi kendilerine karşı yapılan kişisel bir saldırı olarak algılamadan, gelişim fırsatı olarak görmelerine yardımcı olur.

4. Emir Vermek Yerine Soru Sorunuz

Sorular sormak, karşınızdaki kişiyi düşünmeye teşvik eder ve çözüm yollarını kendi başına bulmasını sağlar. Bu yaklaşım, kişinin sorumluluğu üstlenmesini ve daha bağımsız kararlar almasına olanak tanır.

5. Kişinin Gururunu Korumasına İzin Veriniz

İnsanların gururlarını koruyarak eleştirilerde bulunmak, direnç oluşturmayı engeller. Örneğin, bir hata yapıldığında "Bu projede gösterdiğin çaba için teşekkür ederim, herkes bazen hata yapabilir…" diyerek karşınızdakinin gururunu ve onurunu zedelemeden yapıcı eleştirilerde bulunabilirsiniz.

6. En Ufak Bir Gelişmeyi Bile Övünüz

Küçük başarılar bile övülmeli ve teşvik edilmelidir. Spesifik övgülerle yapılan her küçük gelişim, kişiyi daha büyük başarılar için motive eder.

7. Kişiye Ulaşabileceği Bir İtibar Sunulmalı

Kişinin sahip olmadığı bir özelliği varmış gibi davranarak, onun bu özelliği geliştirmesini teşvik edebilirsiniz. Örneğin, "Sen her zaman güvenilir birisin ve bu konuda da iyi bir iş çıkaracağını biliyorum…" gibi bir cümle, karşınızdaki kişinin güvenilirlik hissini pekiştirir ve ona bu özelliğini kaybetmeme motivasyonu sağlar.

8. Yanlışların Kolayca Düzeltilebileceğine İnandırılmalı

Kişilere yetenekli olduklarını ve sadece biraz pratikle daha iyi olabileceklerini söylemek, onların gelişime olan inançlarını artırır. Bu, kişinin motivasyonunu artırır ve daha fazla çaba göstermesini sağlar.

9. Yaptırmak İstediğiniz İşi Karşınızdakine Sevdiriniz

Bir eylemin neden gerekli olduğunu ve her iki taraf için de hangi faydaları sağlayacağını açıklamak, karşınızdaki kişinin motivasyonunu artırır. Bu, onun süreci benimsemesini kolaylaştırır ve daha etkili sonuçlar elde etmenizi sağlar.

Değişimi kendiniz için de uygulayınız. Siz değiştikçe içinde bulunduğunuz grup, camia ve toplumda değişime ayak uyduracaktır.

Uyuyan bir toplumu uyandırmaya bir uyanık yeter!

Büyük olmak için kimseye iltifat etmeye, kimseyi aldatmaya gerek yoktur. Gerçek amacınıza ulaşmak için herkesin karşı çıkmasına rağmen direnmeli, önünüze çıkan engelleri aşmak için güçlü olmalısınız.

Bir değişimin önünde gidenler lider, ortasında gidenler durumu kavramış, sonunda gidenler sürüklenmiş olurlar ama karşı çıkanlar mutlaka yok olurlar.

Hayatta şeref ve onur en önemli değerlerdir.

Üç beş kuruşluk çıkarlar için şerefinizi çiğnetmeyin, hasbelkader bir dönem ya da bir süre için üzerinde oturduğunuz makamlar ve taşıdığınız itibarlı sıfatlar için öz değerlerinizden ve karakterinizden harcamayın. İleride makamınızdan ayrıldığınızda ya da ayrılmak zorunda kaldığınızda ve itibarlı sıfatınızı duvara astığınızda kişiliksiz, karaktersiz ve zavallı biri olarak tek başınıza bir köşede yapayalnız kalıverirsiniz. Etrafınızda sizden beslenen yalakalar, şakşakçılar ve güya yol ile dava arkadaşlığı yapan menfaat düşkünü maiyetiniz ise çoktan yeni yolunacak bir kaz veyahut yolunmasa da tüyünden, suyundan, oyundan-buyundan faydalanacak büyük bir kaz bulmuştur bile.

Hayat, onurunuz ve öz değerleriniz doğrultusunda yaşanmalıdır. Günlük, kısa bir sürelik ve geçici menfaatler için onurunuzu terk etmeye asla değmez.

Hayatınız boyunca boşlukları dolduran değil, yeri doldurulamayan biri olmayı hedefleyin.

Bu yaklaşım ve taktikler, insanlarla olan iletişiminizi güçlendirir, onların motivasyonunu artırır ve başarılı sonuçlar elde etmenizi sağlar. Unutmayın ki değişim, güçlü bir irade ve doğru bir strateji ile mümkündür.

Şerefle bitirilmesi gereken en asil görev hayattır.

Hayatı, şerefinizle yaşayın…

Girdiğiniz yere ve ortama şeref katın!...