Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 22 Ocak 2024 tarihli yazısı: Dertli Koğuş

Kışlada, askerlerin kaldığı koğuşlar vardır.

Askeri koğuşlar, askerlerin dinlendikleri, birlikte yaşadıkları ve ihtiyaçlarını karşıladıkları bir yerdir. Askerlik hizmetinin önemli bir parçası olan koğuş, askerlerin disipline edilmeleri, birbirleriyle uyum içinde yaşamaları ve askeri kültüre uyum sağlamaları açısından önemlidir.

Askeri koğuşun tarihi, orduların ortaya çıkmasıyla başlamıştır. İlk askeri koğuşlar, askerlerin birlikte yaşamaları ve savaşa hazırlanmaları için inşa edilen basit yapılardı. Zamanla, askeri koğuşlar daha gelişmiş ve modern hale gelmiştir.

Askeri koğuşlar, genellikle tek katlı veya iki katlı binalardır. Koğuşların büyüklüğü, birliğe bağlı olarak değişir. Küçük birliklerde, her bir koğuşta 10-20 asker kalabilirken, büyük birliklerde koğuşlarda 100'den fazla asker kalabilir.

Askeri koğuş, askerlerin birlikte yaşamaya ve birbirleriyle yardımlaşmaya alışmalarını sağlar. Koğuş, askerlerin ortak bir amaç için birlikte çalışmayı öğrenmelerine yardımcı olur.

Askeri koğuş, askerlerin askeri kültüre uyum sağlamalarına da yardımcı olur. Koğuşta, askerler askeri kurallar ve gelenekleri öğrenir.

Koğuşta bir askerin derdi varsa; ailesinden ya da sevdiğinden üzüntülü bir haber aldıysa tüm koğuş arkadaşının derdi ile dertlenir. Hasta ise, koğuş arkadaşları kendi kardeşi gibi ilgi gösterir. Sıkıntısını giderir. Ağzından laf almak yerine gönlündeki derdi alırlar aynı dert ile dertlenerek.

Savaşta ve operasyonda birbirine canını emanet ettiğin silah arkadaşlığı, vatan ve millet için çıkılan bu kutlu yoldaki dava arkadaşlığı, her anında ailenden ve sevdiklerinden daha fazla zaman geçirdiğin devre arkadaşlığı, üzerinde onur ve şeref ile taşıdığın üniformanın temsil ettiği Türk Silahlı Kuvvetlerindeki askeri yapılanmada tim, takım, bölük, tabur, alay arkadaşlığı normal bir arkadaşlık gibi değerlendirilebilir mi?

Yemin gibi mukaddes bir sözleşme ile çıkılan bu yolda, namus sahibi bir kimse verdiği sözden asla dönmez ve hiçbir rütbedeki asker, diğer asker ve askerleri kaderine terk etmez. Savaş ile operasyonda ekipten biri yaralanırsa bir diğeri arkadaşını sırtında taşır, kendi şehit olur ama diğer arkadaşlarını yaşatır, hiyararşik yapıda komutan olan tüm birliğin sorumluluğunu alır ve dertlerini yüklenir.

Komutan, emir komuta zincirinde sorumlu olduğu ekibin lideri olarak zorluklar karşısında öne atılmayı şerefli bir vazife telakki eden kahraman asker demektir.

Bazı statü gruplarının özlük haklarına yönelik olarak; astsubayların tazminat, uzman çavuşların kadro, sivil memurların yardımcı hizmetler sınıfının kalkması, sözleşmeli er-erbaş olarak Silahlı Kuvvetlerde 7 yıl görevini tamamlayan askerlerin kamuda görevlendirilmesi ve gazi sayılmayan kahraman askerlerin durumu, bir puzzle'ın parçaları gibi aynı camianın parçası olan diğer statülerdeki koğuş arkadaşlarını ilgilendirmiyor diyebilecek kimse yoktur sanırım aramızda.

Mapushane koğuşunda da dertliler vardır: oradakilerin hepsi zaten kendi derdinde, zamanı gösteren duvar saati gibi olmuş bedenleri ile volta atarken ayakları akrep ve yelkovan gibi işlemekte ve ağaran saçlarında yılların izi görülmektedir. Herkes dünyasını, kendi kalbinde yaşarken parmaklıklar arkasında akan zamana kavuşacağı günün hayalini kurmaktadır. Kader mahkumları ise koğuştaki demirbaş eşyalar gibi miadının dolmasını beklemektedir.

Hastane koğuşlarına ne demeli? Her bir hasta kendi acısını kendi yüreğinde hissediyor ve iyi olacağı günün hayalini kuruyor. Ziyaret saatlerinde gelen ziyaretçiler moral verip, biraz ağrılarını hafifletse de hastalık neredeyse canı da oradadır hastanın. Başına gelmeyen bilmez ağır hastalığın, iyileşen de bir daha istemez ne hastalanmayı ne de hastane köşelerinde yatak işgal etmeyi. Öyle ki, hastane koğuşunda herkes birbirinden dertli, canı derdinin olduğu yerde atıyor dertli dertli.

Bir de öğrenci yurtlarındaki koğuşlar var. Piyangodan çıkan arkadaşlarınla aynı odayı, neticesinde aynı ortamı bir dönem de olsa birlikte paylaşmak. Değişik kültür, inanç, gelenek, karakter, mizaç olarak bir araya gelen gençlerin büyük hallerini sığdırdığı küçük odalar. Herkes kendi derdine ve kendi dersine düşmüş, okul dönemi sona erse de memlekete ya da tatile gitsem derdinde, bedavaya sağlanan internetten mahrum kalacağını bile bile.

Tüm koğuşlar birbirinden farklı, sadece birinde yaraya merhem olmak var.

Tüm koğuşlarda zoraki arkadaşlıklar, sadece birinde canını birbirine emanet ettiğin sarsılmaz arkadaşlıklar var.

Kardeş olmak kolay değil!

Habil misin?

Kabil mi?

Kardeş kardeşinin hakkını vermez mi?

Arkadaş, arkadaşının iyiliğini istemez mi?

Şu yalancı dünyada her ülke bir koğuş desek; her koğuş birbirinden dertli.

Sadece, bizim koğuşta yaraya merhem olmak var; O da Anadolu insanı olarak, atalarımızdan bize miras kalmış genlerimizde. Ayrıca kendi koğuşumuzun derdi ile dertlenirken diğer koğuşların dertlerine çare olmaya çalışıyoruz.

Çanakkale ruhunu taşıyan askerlerimiz her yerde. Onun olduğu yerde huzur, güven, barış var. Damarlarımızdaki asil kandan aldığımız güç, atalarımız miras kalan genlerimizdeki milli ve manevi kodlar ve dahi şehit kanı ile sulanmış kutsal vatan topraklarının mayasında yoğrulmuş inancımız uhtesinde göklerde dalgalanan al bayrağımızın gölgesinde birlik, beraberlik ve özgürlük bağlarıyla birbiriyle kenetlenmiş bir milletin kahraman evlatları olarak; belki de evrendeki en dertli koğuş olan dünya koğuşundaki tüm dertlilerin dert ortağıyız, mazlumların derdini alır, dert açanların da canını alırız.

- ‘’Sizin de derdiniz var mıdır?’’ veya ‘’Sizin derdiniz nedir?’’ diye soran olur mu bilmem kahraman vatan evlatlarına?

Alacağınız cevap:

Ya:

- ‘’Vatan sağolsun!’’

Ya:

- ‘’Biz, bize yeteriz!’’

Ya da:

(SESSİZ KALMAKTIR.)

Susmak, bazen verilecek en iyi cevaptır.

Anlamak isteyen de zaten, sesinden de anlar sessizliğinden de.