Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 3 Ekim 2024 tarihli yazısı: Yol

Yol yürünür!

Yol, nasıl yürünür?

Yol, bireyin kendini keşfetmesi, sınırlarını zorlaması ve hedeflerine ulaşma sürecidir.

Yolda her insanın karşılaştığı zorluklar, kişinin karakterini ve inancını şekillendirir. Hayat, bir yolculuk olarak algılandığında, her adımda insanın kendisiyle, çevresiyle ve yaratıcısıyla olan ilişkisi sorgulanır.

Yol, kiminle yürünür?

Yol, neden beraber yürünür?

Kimler beraber yürüyor?

Hak mücadelesi ise en zorlu yolculuktur!

Yolculuk kavramı, insan yaşamında ve toplumsal süreçlerde derin bir anlam taşır. Hem bireysel hem de toplumsal bağlamda, insanın karşılaştığı zorluklar, hedefler ve bu süreçten aldığı dersler onun manevi ve fiziksel gelişimini şekillendirir.

Bu bağlamda, Neşet Ertaş’ın “Yolcu” adlı türküsü ve Yeşil Yol (The Green Mile) gibi sinema eserleri, hayatı bir yolculuk olarak tasvir eden temsili örneklerdir.

Yeşil Yol filmi, bireylerin adalet arayışı ve hak mücadelesi üzerine yoğunlaşırken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapan astsubayların özlük hakları mücadelesi de benzer bir adalet arayışı olarak değerlendirilebilir. Her iki örnekte de adalet, eşitlik ve onur talebi ön plandadır ve bu talepler uzun, zor ve sabır gerektiren bir yolculuğa işaret eder.

Yeşil Yol, 1930'lar Amerika'sında, idam cezasına çarptırılan bir mahkûm olan John Coffey ile gardiyan Paul Edgecomb’un hikayesini anlatır. Coffey, işlediği iddia edilen suçlardan masum olduğunu savunan ve sıradışı güçlere sahip bir karakterdir. Film, Coffey’nin suçsuzluğuna rağmen idam edilmesi ve adalet sisteminin yanlış işleyişi üzerinden, bireylerin haklarını ararken karşılaştıkları zorlukları derin bir şekilde işler.

John Coffey’nin başına gelen haksızlık, adaletin her zaman doğru şekilde tecelli etmediğini gösterir. Coffey’nin durumu, hak mücadelesinin zorluğunu ve adaletin bazen sistemsel hatalarla engellenebileceğini anlatır. Filmin sonunda, Coffey’nin idam edilmesi, bazen adaletin yerini bulmadığını ve hak mücadelesinin ne denli çetin olduğunu izleyiciye hatırlatır.

Astsubaylar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önemli yapı taşlarından biridir. Görevleri ağır olmasına ve sorumlulukları büyük olmasına rağmen, yıllar boyunca astsubaylar özlük hakları konusunda çeşitli eşitsizlikler yaşamışlardır. Özlük haklarının iyileştirilmesi talebi, uzun yıllardır askeri ve siyasi arenada tartışma konusu olmuştur. Bu talepler arasında maaş bağlama oranlarının artırılması, görev tanımlarının yeniden gözden geçirilmesi ve sosyal haklarda adalet sağlanması gibi başlıklar yer alır.

1975’ten günümüze kadar süren bu mücadelede, astsubaylar birçok zorlukla karşı karşıya kalmıştır. Camia içinde birlik ruhunun tam anlamıyla oluşturulamaması, bireysel çıkarların toplu mücadeleye zarar vermesi ve yetkililerden gelen sözlerin yerine getirilmemesi bu süreci daha da zorlaştırmıştır. Buna rağmen, astsubaylar haklarını almak için mücadelelerine kararlılıkla devam etmektedirler.

Yol teması, hem bireyin içsel yolculuğunu hem de toplumsal adalet arayışını simgeler. İnsan, hayat yolunda karşılaştığı her engelle karakterini ve inancını şekillendirir. Neşet Ertaş’ın “Yolcu” adlı türküsü de insanın bu zorlu yolculuğunda karşılaştığı duygusal geçişleri ve mücadeleleri anlatır. Astsubayların hak mücadelesi de bu tür bir yolculuğun somut bir örneğidir.

Garip bülbül gibi feryad ederiz,
Cehalet elinde küskün kederiz,

Cahiller elinde küskün kederiz,
Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz,
Dünya senin vatanın mı yurdun mu?

Astsubayların karşılaştığı zorluklar, sadece maddi haklarla sınırlı kalmamış, sosyal haklar ve statü talepleri gibi geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Özellikle emeklilik maaşı bağlama oranlarının düşüklüğü, astsubayların uzun yıllar süren mücadelesinde önemli bir yer tutar. Bunun yanında, tazminatlar, çalışma şartları ve görev tanımlarındaki belirsizlikler de bu süreçte çözülmesi gereken başlıca sorunlar arasındadır.

Hem Yeşil Yol filminde hem de astsubayların özlük hakları mücadelesinde, adaletin tecelli etmesi zaman alıcı ve zorlu bir süreçtir. Ancak bu yolculuğun sonunda adaletin sağlanması, bireysel ve toplumsal huzurun anahtarıdır. Astsubayların mücadelesi, sadece kendi hakları için değil, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütünlüğü ve verimliliği için de önemlidir. Özlük haklarının iyileştirilmesi, astsubayların görevlerini daha verimli bir şekilde yerine getirmelerine olanak sağlayacak ve ordunun etkinliğini artıracaktır.

Adalet mücadelesi, uzun ve zorlu bir yolculuktur. Tıpkı Yeşil Yol filminde olduğu gibi, hak mücadelesi inişli çıkışlı bir süreçtir. Ancak bu süreç boyunca dayanışma, sabır ve inanç, yolun sonuna varılmasında kritik öneme sahiptir. Astsubayların mücadelesi de, Neşet Ertaş’ın türküsünde geçen yolculuğun bir parçası olarak sabır ve kararlılıkla yürütülen bir yolculuktur. Sonuç olarak, adaletin tecelli etmesi ve hakların kazanılması her birey ve toplum için vazgeçilmez bir gerekliliktir.

Adaletin yerini bulması ve hakların verilmesi zaman alıcı ve yorucu olsa da, bu yolculukta kararlılık ve sabır büyük önem taşır. Hem bireysel haklar hem de toplumsal düzenin sağlanması adına verilen mücadeleler, insanın yaşam yolculuğunun vazgeçilmez bir parçasıdır.

Kimi kendini bulmak için yürür Yunus Emre gibi, Kimi var olan güzellikleri keşfetmek için yürür Evliya Çelebi gibi, kimileri de noksanlıkları tamamlamak için yürür.

Koca yürekleriyle Edirne’den Kars’a, Niğde’den Ankara’ya.

Noksanlık şu demektir: Birbirine ait olanın henüz bir arada olmayışı.

Yollardayız…

Ve yol uzun!