Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 19 Ekim 2024 tarihli yazısı: Nisyan

İnsan, nisyandır!

İnsan, unutandır!

"Nisyan" kelimesinin bir anlamı da "Unutmak"tır.

İlk başta dünyaya neden geldiğini unutmadı mı?

Ahdini,

Kendisini var edeni,

Ölümü,

Kendi benliğini unutmadı mı?

Şanlı tarihini,

Kahramanları,

Neslini unutmadı mı?

Ticarette dürüstlüğü,

Kararlarında adil olmayı,

İyi hal üzerine yol almayı,

Ahlaklı olmayı unutmadı mı?

Siyasette doğruluğu,

Makamlarda sorumluluğu,

Görevlendirmede liyakatin önemli olduğunu,

Verdiği sözleri unutmadı mı?

Dününü bugün, bugününü yarın unutmayacak mı?

İnsanlık da nisyandadır!

İnsanlık da ne acelecidir unutmakta!

Turkan’da olanları unutmadı mı?

Kerbela’da olanları,

Cezayir’de olanları,

Mora Yarımadası’nda olanları,

Hocalı’da olanları,

Bosna’da olanları unutmadı mı?

Ya Uygur Türklerinin yaşadıkları!

Ya Arakan’da yaşananlar!

Ya Gazze’de olanlar…

Yarın, Onlar da unutulmayacak mı?

Geçmişte yapılan bir şeyin hatırlanamamasının insanca ve doğal olduğunu anlatmak için kullanılsa da sıklıkla geçmişte bir bireye veya topluluğa yapılanların o birey veya topluluk tarafından unutulmasını veya bir bireyin veya topluluğun yaptıklarını unutmasını anlatmak için kullanılır.

Ya unutulanlar!

Tazminat ile maaş bağlama oranlarında yıllardır iyileştirme bekleyen astsubaylar, kadro bekleyen uzman çavuşlar, gazilik bekleyen kahraman askerler, maaş artışı bekleyen emekliler, emeğinin karşılığını almak isteyen asgari ücretliler diye uzayıp giden listede kimler ve neler yok ki….

İnsan sözcüğü ‘’Nisyan’’ ve ‘’Ünsiyet’’ kelimeleri ile ortak kökene sahip olmakla birlikte  ‘’Unutmak’’ ve ‘’Alışmak’’ kelimeleri ile ifade edebiliriz.

Birileri birilerini unuttu, unutulanlar da unutanların bu durumuna alıştı. Ve unutulanlar ara sıra bir araya gelip kuru yaprağın ağaç dalına dediği gibi: ’’Unutma beni, hatırla yeşil günlerimizi!’’ diyerek unutanlara sitemli şarkılar göndermektedirler rüzgarın sadece kuru yaprakları kımıldatan en hafif esintisiyle.

Nisyan, bireyin yaşam yolculuğunda karşılaştığı olayları, bilgileri ya da yaşanmışlıkları unutma eylemini ifade ederken, aynı zamanda unutmamayı gerektiren bir duruma da işaret edebilir. Bu nedenle, nisyan kavramı, insan doğasının temel unsurlarından biri olarak kabul edilir.

İslam düşüncesinde nisyan, insanın yaratılışındaki bir zayıflık olarak kabul edilir. İnsan, unutan bir varlık olarak tanımlanır ve bu unutuş, kimi zaman bireyin hatalarını tekrar etmesine, kimi zaman ise gelişmesine vesile olur. Bu bağlamda, insanın zayıflığı olan nisyan, aynı zamanda bir hatırlama ve öğrenme fırsatını da beraberinde getirir. İslami öğretilerde, insanın unutarak hatalara düşmesi, ancak pişmanlık ve tevbe ile yeniden doğru yolu bulması üzerine vurgu yapılır. Yani nisyan, bireyin sürekli bir öğrenme ve kendini yenileme döngüsü içinde olduğunu ifade eder.

Felsefi olarak, nisyan aynı zamanda bilginin geçiciliğini ve insan zihninin sınırlarını temsil eder. Antik Yunan filozoflarından Platon, hatırlamanın (anamnesis) bilgiyi geri kazanmanın bir yolu olduğunu ileri sürerken, nisyan insanın doğasına içkin olan bir durum olarak karşımıza çıkar. Bilginin ve deneyimin kalıcılığına vurgu yapan pek çok düşünür, nisyanı, insanın bilme arzusunun önündeki bir engel olarak değerlendirmiştir. Bununla birlikte, modern çağın düşünürleri arasında, unutmanın psikolojik ve bilişsel faydalarına dikkat çekenler de olmuştur.

Bir kişiyi ya da bir şeyi bilerek unutmak istese de resim, şarkı, tarih, mekân gibi bağlamlar hatırlama sağlayarak unutma tamamen mümkün olmaz. Unutulmak istenen her neyse; bu bağlamlardan uzak kaldıkça fark edilmez hale gelir, onlara bağlı unutulmak istenen sözler, vaatler, kişiler, anılar gibi hatırlatıcılar tamamen kaybolmasa dahi zamanla silikleşip gider hafızada.

Psikolojik açıdan bakıldığında, unutma (nisyan), beynin işlevlerinden biri olarak kabul edilir. Hafıza süreçleri ve unutmanın biyolojik temelleri üzerine yapılan araştırmalar, insanların neden ve nasıl unuttukları hakkında önemli bilgiler sunar. Unutma, kimi zaman travmatik anıların zihinden silinmesi için bir savunma mekanizması olarak görev yapar. Bu bağlamda, nisyan hem bireyin psikolojik sağlığı için gerekli bir süreç hem de zihnin yükünü hafifletme yolu olarak değerlendirilebilir.

Bazen unutmak en iyi ve en yararlı ilaçtır özellikle de kendinize haksız şekilde yapılanlara karşı bir tavır olarak.

Sosyal bağlamda nisyan, bireylerin toplumsal ve kültürel hafızaları üzerinde de etkili olabilir. Toplumların geçmişi unutma eğilimleri, bazen tarihsel olayların çarpıtılmasına, bazen ise geçmişin derslerinin unutulmasına neden olabilir. Bu anlamda, nisyan sadece bireysel bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir gerçekliktir. Özellikle savaşlar, kitlesel travmalar ve toplumsal değişim dönemlerinde, toplumlar belirli olayları unutma eğilimindedirler. Bu, bazen geçmişte yaşanan acıların üstesinden gelmek için bir yöntemken, bazen de daha büyük sosyal ve politik sorunlara yol açabilir.

Günümüzde, bilgi ve teknoloji çağında yaşarken, insanların hafızaları üzerindeki yük daha da artmıştır. Bilgi akışının hızlanması, dijitalleşme ve sosyal medya gibi unsurlar, bireylerin daha fazla bilgiye maruz kalmalarına neden olurken, unutma sürecini de hızlandırmaktadır. Bu hızlı bilgi akışı, bireylerin daha fazla unutmalarına ve bilgiyi yüzeysel olarak kavramalarına neden olabilir.

Özellikle sosyal medyanın etkisiyle, bireylerin toplumsal olayları ve önemli anları daha hızlı unuttukları gözlemlenmiştir. Bu durum, toplumsal hafızanın zayıflamasına ve kolektif bilinçte önemli kayıplara yol açabilir. Öte yandan, dijital araçlar sayesinde unutulan bilgilerin hızla geri getirilmesi de mümkün hale gelmiştir. Ancak bu, bilgiyi derinlemesine öğrenme ve hatırlama süreçlerine zarar verebilir.

Nisyan, insan doğasının temel unsurlarından biri olarak, bireysel, toplumsal ve kültürel düzeylerde önemli bir rol oynar. Unutma eylemi, hem zayıflık hem de bir yenilenme ve öğrenme fırsatı olarak değerlendirilebilir. İslami ve felsefi literatürde insanın unutan bir varlık olduğu kabul edilse de, nisyanın insanlar üzerindeki etkisi, bireylerin geçmişle olan bağlarını nasıl kurduklarına, hatıralarını nasıl yaşadıklarına ve geleceklerini nasıl şekillendirdiklerine dair önemli ipuçları sunar.  

Unutulmanın ise hem bireysel, hem grupsal, hem mesleki hem de toplumsal kırılmaları tetikleyeceği göz ardı edilmemelidir.

Gerçek şu ki:

Unutulanlar, unutanları asla unutmazlar!