Mert Can DUMAN'ın 13 Eylül 2023 tarihli yazısı: Ekonomilerin Yaşam Kaynakları

Kendinden 13 yıl sonra gerçekleşerek tarihte yeni bir çağ açacak olan Sanayi Devrimi’ne nazire yaparcasına ekonomi literatüründe yeni bir çağ açan Adam Smith’in Ulusların Zenginliği kitabının üzerinden yaklaşık 250 yıl geçti. Ardından gelenler Adam Smith’i eleştirdi, üzerine yeni teorileri hayata geçirdik. Öyle ki filmlere konu olanları bile oldu. Adam Smith, bundan yüzyıllar önce öne sürdüğü savlarının bazılarında eksik kalmış ya da yanılmış olsa da aradan bunca zaman geçmesine rağmen şu savında yanılmış değil: Ticaret, ekonominin ve büyümenin yaşam kaynağı.

Ülkeler, politikaları gereği zaman içerisinde serbest ya da korumacı ticaret politikaları uygulayabiliyor. Geriye dönüp baktığımızda ülkelerin uzun dönemli ekonomik performansları, ticarete açık ülkelerin daha hızlı ve güçlü büyüdüğünü gösteriyor. Öyle ki literatüre Asya Kaplanları olarak giren Japonya, Güney Kore, Tayvan ve Hong Kong ihracata dayalı büyüme modeli ile 20. yüzyılın son çeyreğini rakiplerine kıyasla hayli yüksek büyüme oranlarıyla geçirmiş, ihracatın toplam gelir içerisindeki payını da önemli derecede yükselterek bu alanda güçlü birer aktör konumuna erişmiştir. 

Ticaretin, ülkelerin rekabetçi yapısını geliştirmesi aslında ekonominin yaşam kaynağı olmasını da beraberinde getiriyor. Küresel pazarlara açılan firmalar, çetin rekabet koşullarında hayatta kalabilmek maliyet avantajı, AR-GE, teknolojik dönüşüm, stratejik iş birlikleri gibi hususlarla üretim ve ihracat yetkinliklerini geliştirmek zorunda kalıyor. Bunun yanında iç pazarla birlikte dış pazara da hitap etmeye başlayan firmalar, kaynaklarının daha etkin kullanımını da öğreniyor. Ticaretin ekonomiyi besleyici yapısını verilerle de görmek mümkün. 1960’lardan bu yana küresel büyümenin üzerinde büyüyen ticaret hacmi, ekonominin yaşam kaynağı olarak karşımıza çıkarken Kovid-19 salgınıyla birlikte bozulan tedarik zinciri ezberleri ve ticaret yapıları sebebiyle son birkaç yıldır büyümenin de altında seyreden bir gelişim patikasına sahip. Ticaretin küresel büyümeyi ayağa kaldıran güce ulaşıp ulaşmayacağını zaman içerisinde gözlemleyeceğiz.

Ticaret, ekonominin yaşam kaynağı iken ticaretin de yaşam kaynağı lojistik. Hatırlayalım, salgının ilk zamanlarında küresel tedarik zincirinin ilk duraklarında yaşanan kapanmalar, virüsün henüz ulaşmadığı yerlere üretimdeki duraksamaların ulaşmasıyla kendini göstermiş, uzun dönemlerce bir mucize gibi aksettirilen küresel tedarik zinciri ezberi kökten sarsılmıştı. Firmalar ve ülkeler henüz salgın bitmeden dahi daha yerel tedarikçilerle çalışma kararlarını gözden geçirdi hatta çoğunlukla içe dönerek mümkün olduğunca tedarik zincirini kendi coğrafyaları içerisinde tutma hedefini ortaya koydu. Salgınla beraber ticaretin büyümeyi desteklemekte zorlanmasının sebeplerinden birisi olarak değerlendirilen bu içe dönüşe rağmen, lojistik sektörü şu an için hacmi hâlen 40 trilyon doların üzerinde seyreden küresel ticaretin yaşam kaynağı niteliğinde. Dünya Bankasının hazırladığı Lojistik Performans Endeksi’nin sonuçlarına baktığımızda lojistik alanındaki gelişmiş ülkelerin aynı zamanda ticaret kanalıyla güçlü ve sürdürülebilir büyüme oranlarına sahip ülkeler olduğunu görüyoruz. Hiç şüphe yok ki lojistik sektöründeki rekabetçiliğini güçlendiren ülkeler, ticarette daha düşük maliyetlerle daha yüksek hacimli işlemler yapmayı başararak giderek çetinleşen rekabet ortamında rakiplerinden birkaç adım öne çıkabiliyor.

Sözü bitirmeden ülkemize de bir parantez açalım. Her ne kadar ihracata dayalı büyüme modelini benimsesek de bilimsel çalışmaların zaman içerisinde ithalata dayalı büyüme modeliyle yol aldığımızı ortaya koyduğu ülkemizde, gerek son günlerde takip ettiğimiz G20 Zirvesi ile beraber yeniden gündeme gelen ‘yeni nesil ticaret rotalarında’ etkin rol almamız gerekse de mevcut ticaret rotalarındaki rekabetçiliğimizi geliştirmemiz büyük öneme sahip. Bu bağlamda, Lojistik Performans Endeksi sonuçlarına göre ülkemizin son beş yılda gösterdiği gelişim umut verici. Ancak bölgemizde ticaret konusunda daha fazla söz sahibi olabilmek için bu alandaki gelişimimizi kararlılıkla sürdürmemiz gerekiyor.

Sağlıklı ve güzel bir hafta dileklerimle…