Bünyamin Altıntaş'ın 14 Şubat 2023 tarihli yazısı: İmar Afları Tarih Olsun

6 Şubat Pazartesi sabahı saat 04.17'de Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde 7,7; saat 13.24'te Elbistan ilçesinde 7,6 büyüklüğünde meydana gelen iki deprem; Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya ve Kilis'te büyük yıkıma yol açtı.

Bölgede arama-kurtarma çalışmaları devam ediyor. Bilanço gerçekten çok ağır. 30 binin üzerinde vatandaşımızı kaybettik. 100 bine yakın insanımız ise yaralandı.

Türkiye, bir yandan depremin yaralarını sarmaya çalışırken, bir yandan da binaların yıkılmasının en önemli nedenlerinden biri olan imar aflarını tartışıyor.

Genel bir tanımlamayla imar affı, “yürürlükte olan kurallara uyulmayarak belli bir tarih kesitine kadar gerçekleşmiş yapılaşmanın, durum ve konumu itibarıyla yasada belirtilen koşullara uygun olanların bağışlanması ve korunması” olarak tanımlanabilir.

Başka bir tanımlamayla, imar affı; meşru olmayanı meşrulaştırma, yasal olmayanı yasallaştırma ya da hukuka aykırı fiili durumun hukukileştirilmesi.

Türkiye’nin imar affı geçmişine bakacak olursak; imar affı kavramı ilk başlarda bir kentsel yapılaşma sorunu olarak görülen gecekondu yapıları ve mahalleleriyle ilişkilendirilerek tartışılmaya başlanıyor. 1950’li yılların başında özellikle büyük kentlerin çeperlerinde görülmeye başlanan gecekondu yapıları, hızla yayılarak kentsel alanların önemli bir kısmını oluşturmaya başlıyor ve kentsel nüfustaki payı da artıyor.

Devletin yetki alanına giren aflar, uzunca bir süre devam etmiş fiili durumun hukukileştirilmesi şeklinde gerçekleşiyor. Kentsel alanlarda hazine arazileri üzerinde, kırsal alanlarda, yaylalarda zaman aşımı ile hak kazanma temelde bu aflarla hayata geçmiş.

Ülkemizde imar afları, sadece yoğun olarak gündeme geldiği 1980’lerin ürünü değildir. Daha önceki yıllarda gecekondu olgusunu düzenlemek için çıkartılan yasalar ve bazı yasalarda yer alan özel hükümlerde imar afları gerçekleştirilmiş.

Gecekondu affı ile ilgili ilk yasa 1948 yılında çıkartılmış. Bu yasa, kendilerine ait olmayan arsalar üzerinde ruhsatsız yapılmış olan yapıların belediye eliyle sahiplerine çok düşük bir bedel karşılığında devredilmesini öngörmüş.

Açıkça gecekondu affının gündeme geldiği ilk yasa 1983 yılında çıkartılmış. Bu yasa ile gecekondular muhafaza edilecek, ıslah edilerek muhafaza edilecek ve yıkılacak şeklinde sınıflandırılmış. 1984 yılında çıkartılan bir başka kanun ile de korunacak ve ıslah edilerek korunacak yapılara ruhsat verilebileceği hükme bağlanmış.

Daha sonraki dönemlerde de imar afları sürekli olarak gündeme gelmiş ve yasa ile düzenlenmiş. 2001 yılında çıkartılan af kanunu ile meşru olmayan fiili durumlar meşrulaştırılarak 2000 tarihinden önce hukuka aykırı yapılmış yapılar affedilmiş.

Yine 2003 tarihinde çıkartılan yasa, 2005 ve 2012 yılında çıkartılan af yasaları ve son olarak 2018 yılında çıkartılan yasa ile gecekonduyla mücadelede başlayan imar affı düzenlemeleri başka bir boyuta taşınmış.

2018 yılında çıkartılan imar affı ile Boğaziçi sahil şeridi, İstanbul tarihi yarımadanın bir kısmı ve Çanakkale Savaşları tarihi alanları dışında kalan tüm kentsel ve kırsal alanlarındaki, mevzuata aykırı yapıların yasallaştırılmasının önü açılmış.

Bu yasayla afet riskinin en yüksek olduğu ruhsatsız yapılara af getirilmesinin bugün sonuçlarını en acı şekilde görüyoruz. İnşallah bir daha Türkiye’de imar affı çıkmaz.