Baha YILMAZ'ın 7 Aralık 2023 tarihli yazısı: Kore Dalgası ve Ergenlere Hazır Gündüz Düşü! 3

Dizilerde romantik estetik doku en çoklaştırılarak, kadın bakış açısı ve anlatısı ön plana çıkarılmaktadır. Kore dizilerinin yükselişi ve küresel anlamda yayılmasının sıklıkla göz ardı edilen bir sebebi, birbirleriyle yarışan Kore televizyon kanallarının oluşturduğu bir üretim pazarının ve iç rekabetin, bu kanalların dizilere yaptığı yatırımın çokluğu ve dahası dizilerin kalitesini arttırmasıdır. Diğer önemli sebep ise, ülkede bulunan otoriter rejimin izleyicileri televizyon haberleri yerine televizyon dizilerini izlemeye yönlendirmesidir. Sebebi ne olursa olsun, Kore Dalgası dizilerinin izleyicileri hem fanatik bir biçimde bu dizileri sahiplenmekte, hem de bu diziler, dizilerin çekildiği yerleri görme amacıyla gelen turistleri çekerek ulusal gelirine hatırı sayılır bir biçimde katkı sağlamaktadır.

Kore Dalgası ile televizyon dizilerinin gücünü ve anlamını gösteren bir diğer önemli gösterge; Asyalılar tarafından genellikle yoksulluk, siyasi istikrarsızlık, milli bölünme gibi negatif özelliklerle bilinen Güney Kore’nin imajında görülen dönüşümdür. Diğer bir değinişle bu diziler Asya ülkelerine bir istikrar algısı ve afyonu ihraç etmektedir. Kore Dalgası’ndan önce Japonlar Kore’yi fakir ve geri kalmış olarak bilirken, Koreliler de Japonların barbar ve açgözlü olduklarını düşünürken; Kore dizileri Japonya’daki bu algıyı değiştirme başarısını göstermiştir (Jung). Aralarındaki mesafe çok yakın olsa da, Tayvan bile Kore Dalgası’ndan önce Kore ile ilgili önyargılara sahip olan ülkeler arasındadır: Zihinlerdeki imaja göre Kore erkek-merkezli, siyasi huzursuzluğun olduğu, sert, şiddete meyilli ve kültürel anlamda taklit edilmeye değer hiçbir şeye sahip olmayan bir ülkedir. Ancak dizelerle birlikte bu imajın değiştiğini görebiliriz.

K-Pop’ta durum dizilerden çok farklı değil. Global pazara çıkmış 10’larca grubun öne çıktığı Kore pazarında bölgesel olarak çok daha fazla etkin gruplardan bahsedebiliriz. Batı ülkeleri K-Pop müziğini ilk kez YouTube’da, 'Gangnam Style' şarkısıyla keşfetti. Ama artık bugün Grammy Müzik ödülleri alan K-Pop gruplarının olduğunu bilmemiz bu alanın hangi noktaya geldiğini bir nebze anlamamıza yardımcı olabilir. K-Pop; pop, rock, hip hop, R&B ve elektronik müziği birleştiren yepyeni bir tür olarak algılansa da aslında melez bir oluşum denilebilir. Türün ilk çıkışı 90'lara, Güney Koreli pop müziğin 'Gayo' olarak anıldığı yıllara kadar uzanıyor. K-Pop kültüründe moda, koreografi ve hayranlar en az müzik kadar önemli bir olgu. Bu olgunun en önemli sebebi aslında aynı zamanda hakim olduğu ekonomik pazarla ilintili. Bu yüzden K-pop türünü tam olarak anlayabilmek için hareketli kısımlarını da tanımanız gerekiyor. K-Pop'un en büyük grubu unvanını taşıyan BTS'yi incelemek bu türü anlamak için yeterli olacaktır.

BTS; Bangtan Boys olarak da biliniyor. Tarihin en popüler K-Pop grubu. Çok başarılı birçok başka grup da var ama bunların hiçbiri, uluslararası düzeyde BTS seviyesine yaklaşamadı bile. Hayran kitlesi o kadar büyük ki, eskiden Taylor Swift ve Justin Bieber'ın sahibi olduğu çok sayıda rekoru kırmayı başardılar. Mesela tarihin en fazla Twitter etkileşimine sahipler. Özetle BTS, birçok yönden en iyi K-Pop erkek grubu sayılabilir. O kadar popülerler ki, 'günümüzün The Beatles'ı' olarak adlandırılıyorlar.

Diğer K-Pop grupları gibi BTS’de müzik klipleri son derece önemli. Büyük prodüksiyonlar eşliğinde hazırlanıyorlar. Sosyal Medya etkileşimleri çok yüksek. Youtube da Dynamite adlı parçaları 1 milyarın üzerinde tıklandığı görülecektir. Her ne kadar bir erkek grubu olmasına rağmen grubun tüm üyelerinin imajlarının cinsiyetsiz, unisex olduğu söylenebilir. Hatta daha öte gidersek, farklı renklere boyanmış saç renkleri, yoğun ve ağır makyajlar, ki dudaklara sürülmüş rujlar da dahildir buna. Bu 7 kişilik ergen grubun yakın plan çekimlerinde bıyıklarının bile terlemediği görülecektir. Aslında hitap ettikleri temel hedef kitle çok nettir. Blackpink, Twice gibi kız gruplarında ise bu durum biraz daha farklıdır. Bu kız gruplarında dişil özelliklerin biraz daha ön plana çıktığı görülmekte. Neredeyse mükemmele yakın prodüksiyonlar, teknik imkanların zorlandığı yapımlarla karşımıza çıkmaktalar. Bir diğer husus ise kliplerin dilidir. Ya İngilizce ya da İngilizce – Korece olarak söylenen bu parçalar tamamıyla global pazarın gerekleri olan tüm hususları bünyelerinde barındırıyorlar. Özellikle kostümlerin, kullanılan arabaların yahut motorların, mekanların dikkatlice seçildiğini söylemek ve bu alanlardan ciddi gelirler elde edildiği ön görmek mümkündür. Bir nevi yüz milyonları bulan hayran kitlelerinin tüm tercihlerini ve tüketim alışkanlıklarını da belirlemekteler. Diğer bir deyişle trendsetter olarak tarz belirleme güçleri de oluşmuştur.

Peki, Türkiye’de kim müdavimidir bu grupların ve dizilerin. Büyük ölçüde Hallyu takipçilerinin çoğu, 16-24 yaş arası lise ve üniversite öğrencileridir. Bu rüzgâra direnmek mümkün müdür? Açıkçası bu kültür politikaları ile direnmenin mümkün olduğunu düşünmek bile hayal ürünüdür. Çünkü zaten bir kültür politikamız olsaydı dikkatimizi başka unsurlara çevirmemiz gerekmezdi. Müziğimizden plastik sanatlarımıza, seyirlik sanatlarımızdan sinemamıza pek çok alanda yaşadığımız erozyon giderek daha da etkisini artıracak gibi.

Birkaç arkadaşıma ecel teri döktüren, 15- 16 yaşında yeni yetme ergenlere gündüz düşü gördüren bir Kore hayali daha uzunca bir süre zihinlerimizi kuşatmaya devam edecek. Umudumuz gündüz düşü gören bu yeni yetmelerin bu hayaller uğruna hiç olmasa Korece öğrenmeleridir. İlerde işe yarayabilir, belki.