Sedat SADİOĞLU'nun 18 Ocak 2024 tarihli yazısı: Kuantum Fiziği -3-

Gören Göz – 51/1: Nur Hızı nedir?

Bir gün Hz. Muhammed (s.a.v.) Cebrail’e (a.s) şöyle sordu;

- Hiç güneşe gittin mi Cebrail?

- Cebrail (a.s.); “Hayır!…(kısa bir süre sonra da) Evet!” dedi.

- Allah’ın Resulü (s.a.v.); “Bu nasıl olur?” dedi.

- Cebrail (a.s.); Güneşe gitmemiştim ancak; “Hayır” dediğim anda güneşe gittim ve geri döndüğüm ana kadar, (sizin zamanınız ve şartlarınızla) 500 (veya 1500) sene yol kat ettim. O yüzden hemen sonra “Evet! dedim” dedi.

Çözümü:

“Hayır…Evet” sırasında geçen matematik hesaplar (Tahmini):

Aktarılan hadiste, Cebrail’in (a.s.), “Hayır…Evet” sözü arasında 1 (bir) saniye geçtiğini kabul edelim. Cebrail (a.s.) nurlu bir varlık olduğundan, ışık hızının 1000 katı hızlarda hareket edebileceğine göre (nur hızı=300.000.000 km/sn), güneş ile dünya arasındaki ~150.000.000 km’lik mesafeyi gidip gelebilmiştir. Cebrail’in güneşe gidişi yarım saniye, dönüşü de yarım saniye ise, toplam bir saniyede olmuştur. Buradaki 1 saniyelik “Hayır...Evet” cevabındaki hesaplama, doğru ve tam olarak tutmaktadır.

Dünya şartlarında ve çok iyi atlarla, 24 saat içerisinde at değiştirerek bir insan en çok 260 km. yol gidebilmektedir. Bu kabulden sonra, alıntı yapılan hadisteki 500 senelik yol ve olması gereken 1500 senelik yol (-ki, ancak zikredilen sayıya göre olan bu mesafe, Cebrail’in (a.s.) söylediği mesafeleri tutmaktadır.) Şimdi hesaplara bakalım;

1 günde…………     ~260 km

1 yılda…………  ~95.000 km

500 yılda………~47.500.000 km  (Güneşe olan mesafenin 1/3’ü)

1500 yılda……~143.000.000km   (Güneşin hemen dış yüzeyi)

Sonuç: Cebrail (a.s.), “Hayır…Evet” cevabı arasında geçen sürede, saniyede 300 milyon km gibi akıl almaz hızda, güneşe gidip gelmiştir. Üstelik bu sürenin, dünyadaki en iyi şartlardaki yolculuklarla ancak 1500 yılda yapılabileceği de (kolaylıkla) hesaplanabilmektedir. 

Bir Peygamber Duası:

“Ey yüce Allah’ım, kalbimde nur, gözümde nur, kulağımda nur, sağımda nur, solumda nur, üstümde nur, altımda nur, önümde nur, arkamda nur var eyle, benim nurumu (da) artır.”

“Yüce Allah’ım. Senin her şeye gücün yeter…Amin!” 

Gören Göz – 51/2: Cinlerle İşbirliği Gerçeği

Bu başlığı, aşağıdaki ayetler ve hadislerle açıklamaya çalışacağım;

“De ki; And olsun (ki), bu Kur’an’ın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun bir benzerini ortaya getiremezler.”  (İsra Suresi, 88.Ayet)

Bu ayet, ahir zamanda yani yakın bir gelecekte, cinlerin ve insanların temasa geçebileceğini, birbirleriyle beraber yaşayabileceğini ve hatta, ortak işlere girişebileceğine işaret etmektedir. Yukarıdaki ayetle ilişkili, olması muhtemel (ve biraz da zayıf olmakla beraber)  bir hadis de şöyledir;

“İnsanlar bir ölçek buğday ektiklerinde karşılığında yedi yüz ölçek bulacak... İnsan birkaç avuç tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir. Çok yağmur yağmasına rağmen bir damlası bile boşa gitmeyecek…” (Kıyamet Alâmetleri, s.164 / El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)

Başka hadislerde, elde edilen meyvelerin ve sebzelerin, çok büyük ve ancak birkaç kişinin taşıyabileceği ağırlıklarda olacağı da aktarılmaktadır. Ancak bu hadislerin de gerçekçiliği zayıf kabul edilmektedirler. Her ne şekilde olursa olsun, yukarıdaki bu gelişmeleri, bizlerden çok daha ileride olan cinlerle yapılacak işbirlikleri sağlayabilecektir. Yine ahir zamanda, çok karışık (kaotik) bir dünya halinin yaşanacağı sonucuna da varılabilmektedir ki, büyük kıyamet alâmetlerinin, bu zamanlarda başlayabileceğini de düşündürmektedir.

Yukarıdaki değerlendirme ve iddiaların, doğruluk oranının çok yüksek olduğu kanaatini taşımaktayım. Yine aynı ayetten yola çıkarsak, ahir zamanda, insanların çok rahat olacakları ve boş (sapık) işlerle uğraşacakları, başka türlü inançlar peşinde koşacakları ve bunda, cinlerin etkili olacağı anlamları da çıkarılabilir.

“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, takvaya ulaşıp korunma ümidi taşıyabilesiniz.” (Bakara Suresi, 21.Ayet)

Çözümü:

(İşte mümin, kâfir ve münâfıkların halleri budur. Öyleyse) Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri (melekleri ve cinleri) yaratan (ve insanî mahiyet ve hüviyet içinde terbiye edip büyüten) Rabbinize  (hem yaratılışınızdan gelen bir ihtiyacın ve istidadın gereği ve hem de sizi insanî kemâle taşıyacak bir vazife olarak) ibadet (yani kulluk) edin ki, takvaya ulaşıp (Allah’a tam bir saygı ve O’ndan korku içinde, küfür, nifak ve bunların sebep olacağı dünyevî ve uhrevî musibet ve azaptan) korunma ümidi taşıyabilesiniz.”

“Yüce Allah (c.c.) Müslümanları, her türlü sapık yoldan uzak tutan ve korunan kullarından eylesin…Amin!”

(NOT: Ellibirinci bölümün sonu…)