Baha YILMAZ'IN 19 Haziran 2023 tarihli yazısı

Geçen hafta, seçim sonrası değerlendirmelerimizin bir parçası olarak merceğimizi Kürt Siyasal Hareketine tuttuk. Fikir Coğrafyası YouTube kanalında Prof. Dr. Mesut Yeğen ve Vahap Coşkun ile Türkiye’deki Kürt siyasal hareketinin durumunu istişare ettik. Özellikle seçim öncesi bir blok olarak görülen Kürt Siyasal Hareketinin sanıldığı gibi olmadığı hatta ciddi bir oy kaybına uğradığını gördük. 2015 yılı itibariyle mecliste neredeyse anahtar bir parti konumunda olan Kürt siyasal hareketi ne oldu da bu kayıpları yaşadı?

Tabanı Muhafazakâr Tavanı Marksist

Öncelikle görülen o ki, hendek süreci bu hareketi oldukça hırpalamış. Özellikle hendek çatışmaları sürecinde HDP yönetiminin kandilin uygulamalarına karşı tavır sergilemeyişi nedeniyle tabanda ciddi bir itibar kaybı oluşturduğu gözleniyor. Öte yandan Kandil ve HDP arasındaki görüş ayrılıkları, silahın baskın tutumu bu durumu daha da keskinleştiriyor.

Bir diğer gerekçe ise Türk soluyla olan ilişkiler. Bu ilişkilerin temsiliyet noktasında tabanda yaptığı memnuniyetsizlik. Diğer bir husus ise son seçim sürecinde Millet ittifakının tabi lideri olan CHP ekseninde verilen desteğin karşılığının olup olmaması çevresinde dönen tartışmalar. Bu gerekçeleri artırabiliriz ama bir diğer husus ise üst yönetimin Marksist ama tabanın muhafazakâr olmasının getirdiği doku uyuşmazlıkları. Doç. Dr. Vahap Coşkun bu duruma dikkat çekerek şu noktaya vurgu yapıyor: “Ne HDP ne de Kandil geçmişte yapılanlarla yüzleşmedi. Tabanın beklentilerinin ne olduğunu anlamak istemedi. Çünkü bir özeleştiri yapılmadı.”

Peki, tam da bu nokta da Kürt Siyasal hareketi için bir Türkiye partisi olamaması yönünde gelen eleştirilere ne demeli? Prof. Dr. Mesut Yeğen bu noktada ezber bozarak şu vurguyu yapıyor: “Aslında HDP hiç olmadığız kadar Türkiye partisi olmuştur. Çünkü hem meclis söylemlerine hem de sahadaki tutumlara baktığınızda Kürt sorununu değil Türkiye’nin temel sorunlarını dile getirmekte.” O zaman akla gelen bir diğer soru ise HDP’nin Kürtleri temsil noktasında bir sorunu mu var? Prof. Dr. Yeğen bu soruya ise şöyle bir yorumla katkı veriyor: “Hayır tarihi süreci itibariyle HDP Kürtlerin doğal temsilcisidir.”

Bir Siyasi Parti mi? Siyasal Bir Organizasyon mu?

Serbestiyet’e bir mülakat veren Sosyolog Mücahit Bilici ise bu görüşün tam karşısında bir yorum ile karşılık veriyor. HDP’nin tutumuna ve uygulamalarına bakıldığında bir siyasi parti değil bir siyasal organizasyon görüyorum. Hatta HÜDA-PAR bu anlamda daha siyasi bir parti kimliği taşımakta.

Tüm bu yorumlara bakıldığında son seçimlerin pek çok taşı yerinden oynattığını söyleyebiliriz. Türkiye kamuoyunun özellikle Millet ittifakı içerisindeki bileşenleri takip ederek gördüğü manzaranın daha geniş bir resimde gözden kaçırdığı bir tarafı olduğu aşikâr. Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliği ya da Deva, Gelecek ve Saadet gibi partilere odaklanan Türkiye kamuoyu odağının dışında kalan bir Kürt siyasal hareketlerini göremiyor. Oysa görünen o ki Kandil – HDP hattında yeni tartışmalarla birlikte Kürt ve Türk solu arasında ya da TİP ve HDP arasında da bazı tartışmaları beklemek mümkün.

Türk kamuoyunun beklentisi yerlilik üzerinedir. Yani kandilin gölgesinden sıyrılmış bir Kürt siyasal hareketine daha sıcak bakabileceğini son seçimde HÜDA-PAR’a gösterdiği müsamaha ile kanıtlamıştır. Belki o zaman yani silah ve soğuk savaş dönemi politikalara mesafeli duran bir Kürt siyasal hareketi Türk kamuoyunun gözündeki öcü konumundan uzaklaşabilir. Son seçimler, bu taleplerin Kürt tabanı tarafından talep edilmeye başlandığının bir göstergesidir. Öyle görünüyor ki, yeni oluşan meclisteki 10’un üzerindeki farklı siyasal oluşumu dikkate alırsak, bir nevi kurucu meclisin olduğu zamanı çağrıştırıyor. Solundan sağına Türk siyasal gündemi önümüzdeki günlerde oldukça sıcak bir geleceğe hazırlanıyor.