Betül Gökçe AKGÖL'ün 7 Şubat 2025 tarihli yazısı: Mutluluk Zorunluluğu: Sürekli Mutlu Olmak Zorunda Mıyız?

Mutluluk, modern dünyanın en çok pazarlanan ve en çok arzulanan duygularından biri haline geldi. Kitaplardan seminerlere, kişisel gelişim programlarından sosyal medya içeriklerine kadar her yerde mutluluğun bir hedef olarak sunulduğunu görüyoruz. Ancak gerçekten sürekli mutlu olmak mümkün mü, yoksa bu sadece modern çağın yarattığı bir yanılsama mı?

İnsan doğası gereği farklı duygular yaşar. Mutluluk kadar üzüntü, öfke, hayal kırıklığı ve huzursuzluk da hayatın doğal parçalarıdır. Ancak günümüz toplumunda mutsuzluk adeta bir başarısızlık olarak görülüyor. İnsanlar, her zaman neşeli ve pozitif olmaları gerektiği yönünde bir baskıya maruz kalıyor. Bu durum, mutsuz anların bastırılmasına ve gerçek duyguların göz ardı edilmesine yol açıyor. Oysa ki mutsuzluk, gelişim ve değişim için bir fırsat olabilir. Zorluklarla yüzleşmek, insanın kendini tanımasını ve güçlenmesini sağlayabilir.

Sosyal medya, bu mutluluk zorunluluğunu daha da körüklüyor. Herkesin hayatının en güzel anlarını sergilediği bu platformlarda, sürekli mutlu olmak adeta bir norm haline geliyor. Oysa ki paylaşılan görüntülerin arkasında bilinmeyen birçok hikâye var. İnsanlar gerçekte zor zamanlar geçirseler bile, sosyal medya sayesinde hayatlarını mükemmelmiş gibi gösterebiliyor. Bu da toplumda “Herkes mutlu, ben neden değilim?” düşüncesini yayarak bireylerin kendini yetersiz hissetmesine sebep olabiliyor.

Mutluluk, gelip geçici bir duygudur ve onu sürekli hale getirmeye çalışmak, insan psikolojisi için yorucu olabilir. Çünkü hayat, hem mutlu hem de mutsuz anlarla doludur. Önemli olan, her duygunun bir anlam taşıdığını kabul etmek ve onları sağlıklı bir şekilde yaşamaktır. Gerçek mutluluk, sürekli neşeli olmak değil, hayatın getirdiği tüm duyguları kabullenip onlarla dengeli bir şekilde yaşayabilmektir.

Belki de yapmamız gereken şey, mutluluk peşinde koşmak yerine, hayata daha gerçekçi bir perspektiften bakmak ve duygularımızı olduğu gibi kabul etmektir. Mutsuzluk da en az mutluluk kadar insana ait bir duygudur ve zaman zaman onunla yüzleşmek, uzun vadede ruhsal dengemizi koruyabilmemiz için gereklidir. Sürekli mutlu olmaya çalışmak yerine, hayatın iniş çıkışlarını anlamaya çalışmak daha sağlıklı bir yaklaşım olabilir.