Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 28 Mayıs 2023 tarihli yazısı: Nasıl İtaatkar Oluyoruz?
Florür, doğada bulunan ve çoğunlukla diş macunu, su ve bazı yiyecekler yoluyla vücuda alınan bir elementtir. Ayrıca birçok su kaynağı da florür içermektedir. Ancak, toplumda florürün sağlık üzerindeki etkileri konusundaki tartışmalar her gün artarak devam etmektedir.
Florür Kullanım Alanları :
· Diş macunu
· Şebeke suları
· Hazır meyve suları
· Sigara
· Tavuk bulyon
· Hazır çorba
· Bebek maması
· Sakinleştirici (Antidepresan) ilaçlar
Çeşitli araştırmalar, florürün aşırı kullanımının bazı sağlık sorunlarına neden olabileceğini göstermektedir. Aşırı miktarda florür alınması, dişlerde beyaz lekelerin oluşması, diş minesinde renk değişiklikleri ve güçsüzlük, kemik zayıflaması, çocuklarda sinir sistemi hasarı ve tiroid fonksiyonlarında azalma gibi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Diğer yandan IQ kaybına sebep olmakla birlikte Alzheimer, unutkanlık gibi beyin hastalıklarını artırmakta ve en önemlisi epifiz bezi üzerinde de olumsuz etkileri bulunmaktadır.
Epifiz bezi, birçok kültürde "3. göz" olarak adlandırılır. Üçüncü göz, kalp gözünün açılmasıdır. Epifiz bezinin aktivitesi, inançsal ve manevi deneyimler sırasında artar. Florür, epifiz bezini etkilemekte ve insanların karar almasını, sorgulamasını önlemektedir. Mantıklı kararlar alamayan insanları da sonunda depresyona sokmaktadır.
1930’lu yıllarda Nazi esir kamplarında, Alman kimyagerler suda florür seviyesini artırarak kadın esirlerde kısırlık deneyileri yapmıştır. Esirleri uysal ve sakin hale getirmek için kullanılan florüre bağlı olarak esirlerde beyin hasarları olduğu tespit edilmiştir. O dönemde askerlerin yemeklerine florür katılarak itaakkar yapıldığı perspektifinden hareketle Rusların da florürün yatıştırıcı özelliklerini bildiği ve kullandığı bilinmektedir.
"Florür sürekli kullanıldığında zaman içinde yavaş yavaş zehirleyecek ve bireyin beyin gücünü azaltacaktır . Charles E. Perkins (Kimyager)
Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde yüksek dozda alınan maddenin erkek üreme organlarına zarar verdiğini ve kısırlığa yol açtığını tespit etmiştir. Yine doğurganlığı da azaltan bulgular tespit edilmiştir. İçme suyu verilen bir denek farede görülen Alzheimer bulguları merkezi sinir sistemine hasar verdiğini gözler önüne sermektedir. Yapılan araştırmalarda florürlü içe suyu içen kız çocuklarının kullanmayanlara oranla 5 (Beş) ay daha erken regl olduğu gözlenmiştir. Hormanları yavaşlatarak, azalmasına sebep olmaktadır. Romatizma ve kemik erimelerinin de yine uzun vadede yükselmesinde karşımıza çıkmaktadır.
Birçok ülkede, florür kullanımı konusunda önemli düzenlemeler yapılmaktadır. Örneğin, Avrupa ülkeleri genellikle florür içeren diş macunlarına izin verirken, ağız gargaraları veya merkezi su arıtma sistemleri gibi diğer florür kaynaklarını sınırlamıştır. Bununla birlikte, ABD'de eyaletler, merkezi su arıtma sistemlerine florür ekleyerek suyu zenginleştirmektedirler(!). Bu, tartışmalara konu olan bir uygulamadır ve bazı çevreler tarafından yanlış bir uygulama olarak görülmektedir.
Florürün içme suyuna katılmasının yasaklandığı ülkeler :
· Japonya
· Norveç
· İsveç
· Danimarka
· Çin
· Avusturya
· Hollanda
· Macaristan
· Finlandiya
· Belçika
İçme suyu, florürün katıldığı en vahim tablo gibi görünse de bu madde diş macunu, yiyecek, içecek, kozmetik gibi pek çok alanda ne yazık ki kullanılmaya devam ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün saptadığı verilere göre ülkemizde Marmara Bölgesi’nde yer alan Kırklareli’nde sudaki flor oranının normalden yüksek çıktığı belirlenmiştir.
Florürün doğru dozda kullanımı sağlık için bir miktar faydalı olabilirken, aşırı kullanımının ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceği asla unutulmamalıdır. Bu nedenle, doğru florür dozajını korumaya yönelik düzenlemeler, genel sağlık korumaları çerçevesinde dikkate alınmalıdır.
Bazen aşırı kalsiyum ve florür epifiz bezinde birikebilir. Britanyalı bilim adamı Jennifer Luke, florürün vücudun diğer yumuşak dokularından daha fazla epifiz bezinde biriktiğini 1990’larda keşfetti.
Florür birikimi fosfat kristalleri oluşturarak epifiz bezinin çevresinde kalsifikasyon adı verilen kalın bir kabuk oluşturuyor. Epifiz bezi kireçlendiğinde, bezin daha az aktif hale gelmesine neden oluyor ve bu da daha az melatonin üretimiyle sonuçlanabiliyor.
Peki epifiz bezinde neden florür birikiyor?
Çünkü epifiz bezinin hücreleri, işlevlerini yerine getirmek için kanla doğrudan temas ediyor. Bu yüzden epifiz kan beyin bariyerinin dışında bulunuyor ve epifiz bezi, doğrudan kanda dolaşan florüre maruz kalıyor.
Epifiz bezinin kireçlenmesinin patolojik bir sürecin parçası mı, yoksa metabolik yaşlanmanın doğal bir sonucu mu olduğu tartışmalı olsa da, birkaç güçlü teori var: Florür katılmış su kullanımı ile yaşlanma ve hızlı metabolitik aktivite, epifiz bezinin kireçlenlenmesinin başlıca nedenleri olarak görülüyor. Bununla birlikte epifiz bezi vücudun kireçlenebilen tek kısmı değil. Eklemlerde, kalp kapakçıklarında ve meme dokusunda da kireçlenme oluşabilir.
Florürün panzehiri selenyum olarak biliniyor. Balık, et, bakliyat, kuru erik, şeker pancarı, brokoli, lahana, badem, portakal, keten tohumu, susam tohumu, dereotu, kekik gibi yiyecekler tüketilmelidir. Doğal elma sirkesi ve bol su tüketimi florürün vücuttan atılmasına yardımcıdır. Selenyum hap, tablet ve ampul şeklinde de piyasada bulunmaktadır.
Dişlerimizi temizlemek ve sağlıklı tutmak, ağız bakımında oldukça önemlidir. Bu amaçla kullanılan diş macunları da oldukça önemlidir. Diş macunları, diş yüzeyindeki plakları temizlerken, çürük oluşumunu önleyerek ağız sağlığını korumaya yardımcı olurlar. Doğal diş macunları, genellikle sentetik kimyasallar ve tatlandırıcılar içermez. Bunun yerine, bitkisel malzemeler, mineraller ve esansiyel yağlar gibi doğal bileşenleri içerirler. Misvak özlü diş macunları da üretilmektedir.
Peki, en çok florüre maruz kaldığımız diş macunumuzun seçimi hususunda gerekli özeni gösteriyor muyuz?
Florür,S LS, SLES, Paraben içermeyen ve ölümden başka tüm hatalıklara şifa olan Misvak hakkında bilgimiz var mıdır?
Selenyumlu yiyecekler tüketiyor muyuz?
Epifiz bezi hakkında ne biliyoruz?
Günlük yaşantımızda Florür hayatımızın neresinde?
Acaba, sorgulama yetimizi mi kaybettik? Ne dersiniz