Mert Can DUMAN'ın 20 Eylül 2023 tarihli yazısı: Yeni Oyun Yeni Kurallar
Geçtiğimiz hafta dünyanın en büyük ekonomilerinin devlet başkanlarını bir araya getiren G20 Liderler Zirvesi’nden çıkan mesajlar, dünyada her şeyde olduğu gibi uluslararası ilişkilerde de değişim ve dönüşüm rüzgârlarının estiğinin bir göstergesi oldu. Şu sıralar gündemde ismini bir hayli fazla duyduğumuz Hindistan’ın ev sahipliğinde “Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek” ana temasıyla düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’nde Ukrayna-Rusya Savaşı’ndan küresel iklim değişikliğiyle mücadeleye, Afrika Birliğinin daimi üye statüsü kazanmasından yeni stratejik iş birliklerine kadar birçok konuda yeni dönemi yakından ilgilendiren hususlar görüşüldü. Gelin bu haftaki buluşmamızda birlikte bir değerlendirelim.
Öncelikle zirvede Ukrayna-Rusya Savaşı’na ilişkin olarak Birleşmiş Milletler kararları gereği tüm devletlerin herhangi bir devletin toprak bütünlüğüne saygı duyması gerektiği mesajı verilip de Rusya’ya yönelik herhangi doğrudan bir kınama kararının çıkmaması, Rusya’nın diplomatik zaferi olarak nitelendiriliyor. Nitekim Rusya ve Çin devlet başkanlarının da zirveye katılmaması, Batı’nın Rusya takıntısının yerini güneyin sesinin almaya başladığını gösteriyor. Güneyin sesi tabirini kullandım, çünkü bu tabirin tarih sahnesine çıkışı, G20 Zirvesi’nden hemen önce düzenlenen ve yaklaşık 1,5 milyar nüfusa sahip 54 Afrika ülkesinin temsil edildiği Birinci Afrika İklim Zirvesi’nin sözcülüğünü üstlenen Hindistan’ın bundan böyle küresel güneyin sesi olarak güney yarım kürenin yaşadığı zorlukları dile getireceğini ifade etmesiyle gerçekleşti. Önümüzdeki dönemde, bundan önceye kıyasla dünyanın, Batı’nın ya da kuzey yarımkürenin hegemonyasından ziyade ekonomik ve toplumsal etkisi giderek çok daha büyük bir hızla yükselen Hindistan’ın öncülüğünde güney yarımkürenin söz sahibi olduğu bir düzlemde şekilleneceğini söylemek mümkün.
G20 Liderler Zirvesi’nden çıkan en önemli mesajlardan bir diğeri ise “Tek Gelecek” temasına vurgu ile 2030’a kadar küresel düzeyde yenilenebilir enerji kapasitesinin 3 katına çıkartılmasına yönelik taahhütlerin verilmesi ve gelişmekte olan ülkelerin özellikle emisyon hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla 2030 öncesindeki dönemde yaklaşık 6 trilyon dolarlık finansman ihtiyacı olduğunun ifadesiydi. Dünyanın enerji dönüşümü için yıllık 4 trilyon dolarlık finansmana ihtiyaç olduğunun belirtildiği G20 Liderler Zirvesi, dünyanın giderek daha çok geç kaldığı iklim değişikliğiyle mücadelesinde kararlı bir pozisyon almasına vesile olur mu bilinmez ama 2050’ye kadar yeryüzünün ısınmasını 1,5 derecede tutma hedefinin gayet makul göründüğü birkaç yıl öncesinden bu yana iklim kriziyle mücadele anlamında etkin adımların atılmaması, önümüzdeki döneme ilişkin de umutsuzluk beslememize sebep oluyor. Bu noktada, küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek olan ülkelere yönelik finansman kaynaklarının artırılması ve özellikle de teknoloji transferinin gelişmiş ekonomiler tarafından gecikmeden gerçekleştirilmesi gerekiyor. Ancak maalesef uluslararası ilişkiler, ülkelerin bencillikleriyle bezeli bir konu olarak karşımıza çıkmıştır her zaman.
G20 Liderler Zirvesi’nden çıkan bir diğer mesaj ise Afrika Birliğine G20 daimi üye statüsünün verilmesi oldu. Bildiğiniz gibi, özellikle son dönemde Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Afrika ziyaretlerinde, Afrikalı devlet başkanlarının artık sömürge döneminin sona erdiğinin ve Afrika uluslarının her anlamda bağımsızlık tutkusuna sahip olduğunun altını kanatarak çizmesiyle önümüzdeki dönemde Afrika’nın küresel düzlemdeki rolü ve önemi artacak. Tarih boyunca üzerinde yaşadığı zengin madenlerin ve sosyal yapılarının sömürülmesine maruz kalan Afrika’nın, 21. yüzyılın yükselen gücü olup olmayacağını ve diğer ülkelerin bu gelişmelere karşı hamlelerini hep birlikte takip edeceğiz.
G20 Zirvesi’nin en önemli çıktılarından birisi de Hindistan-Orta Doğ-Avrupa Ekonomik Koridoru idi. İsterseniz bunu da haftaya buluşmamızda kapsamlıca değerlendirelim.
Sağlıklı ve güzel bir hafta dileklerimle…