Sedat SADİOĞLU'nun 9 Mart 2023 tarihli yazısı: Adalet ve mutluluk

Gören Göz - 6/1: İnsanların Mutluluğu

Varlıklar âlemine anlam katan ve sahip bulunduğu güzelliklere değer kazandıran hep insandır. İnsan olmazsa kâinat, bir boşluk ve zifiri karanlıktan başka bir şey değildir. Unutmayalım ki henüz insanoğlu yok iken, cinler âlemi vardı. Bu varlıklar eski olmakla beraber, Allah (ancak) insandan razı olacağını düşünmüş ve Hz. Âdem’i (yani insanı) yaratmıştır.

İnsanın mutluluğuna sebep teşkil eden her davranış, en büyük ibadet olma özelliği kazanır. İslâm düşüncesi, insanın saygı ve sevgi görmesini bütün erdemlerin, bütün ibadetlerin başı saymaktadır. İnsanın horlandığı, ezildiği, değersiz görülerek itilip kakıldığı ve köleleştirildiği bir dünya, karanlık bir dünya kabul edilmektedir. Dolayısı ile insan, temel varlıktır. Din, insanın yaşamında ölüm öncesi ve sonrası mutluluğunu gerçekleştirme amacındadır. İnsanın ihmal edilip bir kenara atıldığı ortamlarda, dinden söz etmek de zordur. Bütün peygamberlerin temel amacı, insanı eğitmeyi ve ona hizmeti esas almaları da bunu göstermektedir.

“Ant olsun ki biz, Ademoğullarını üstün bir şerefe mazhar kıldık; karada ve denizde binitlere yükledik ve güzel güzel nimetlerle besledik; yarattıklarımızdan çoğunun üzerine geçirdik!” (İsra Suresi, 70.Ayet ve Casiye Suresi, 16.Ayetler)

Yüce Allah (C.C.), biz Müslümanları yine Müslümanların mutluluğu için çabalayan kullarından eylesin… Amin!

Gören Göz - 6/2: Gerçek Adalet

Aşağıda gerçek adalet ve toplumsal barışa yönelik örnek bir hadis aktarılmıştır:

“Ben de bir insanım. Bazen bana gelen iki hasımdan biri (davacı ya da davalı) daha ikna edici konuşur, ben de bu sözlere bakarak onun doğru söylediğini sanır ve lehine hüküm verebilirim. Başka bir şey olur da, ben bir Müslüman veya gayrimüslimin hakkını başkasına geçirirsem, lehine hüküm çıkan bilsin ki, (kazandığı) bu hak ateşten bir parçadır. İster bu parçayı alsın, isterse bıraksın! (vazgeçsin!) (Buhari, r.a.)

Yukarıdaki hadisten çıkartılacak dersler çok önemlidir. Bir öldürme davasında, (yapılan) yalancı şahitliğin bile, adam öldürmekle eşdeğer tutulduğu İslâm hukukunda, kişisel davalarda bile, çok hassas davranmamız gerektiği işaret edilmektedir.

Unutmayalım ki günümüzde hukuk, hak ilmi olmaktan çok delil ve şahit üzerinden sonuca giden bir ilim kurumu olmuştur. Yani kararların (değerlerin) tamamı, ilahi değil (ne yazık ki), insanidir.

Bir şiir: Hukuk

Hukuk; adalet demektir

İnsanın doğuştan getirdiği

Toplumuyla yoğurduğu

Eşit hak ve hürriyetlerdir

Hukuk, insanca yaşamak demektir…

Yüce Allah (C.C.), biz Müslümanları her koşulda adaletli davranan kullarından eylesin… Amin!

Gören Göz - 6/3: Şefkat - Merhamet - Acıma

Şefkat, merhamet ve acıma duyguları; katı kalpleri yumuşatan, kin ve düşmanlığı eriten, nefretin yerine sevgiyi getiren, insanları birbirine yaklaştıran ve kaynaştıran bir araçtır. Bu duyguların en güzel örneklerini, dişi varlıklarda görebiliriz. Bu dünyevi varlıklar, ister dişi bir aslan, ister dişi bir timsah, isterse bir anne olsun fark etmez. Gerçek merhametin kaynağı ise “Allah sevgisi”dir. Kişinin Allah’a olan sevgisi, onun yarattığı varlıklara karşı kalbinde bir sıcaklık hissetmesine neden olur. Allah’ı seven insan, onun yarattıklarına karşı doğrudan bir muhabbet, yakınlık, şefkat ve merhamet hisseder. İşte bu duygular, insanı hatalardan alıkoyar ve (o kişiyi) erdemli insan yapar.

Uzak Doğu’da yaşamış ve bir peygamber olduğu iddia edilen Konfüçyüs’ün, ölümünden sonra (müritleri tarafından) ele alınıp yazılı hâle getirilen kitabının çoğu, insanın (olamazsa olmaz) özelliklerinden biri olan “erdem” konusuna ayrılmıştır. Neredeyse tüm öğretiler ve öğütler “erdem” üzerinedir. Kur’an’ın özü de aynıdır. Yüce Allah, her şeye rağmen, “dosdoğru insan” istemektedir ve cennetine koymak için (bu) “erdemli insanları” beklemektedir.

Yüce Allah (C.C.), Müslümanları, yaratılanlara karşı merhametli olan ve kendisinin rahmetine nail olan kullarından eylesin… Amin!

Gören Göz - 6/4: Peygambere Kurban Olmak!

Şunu artık kabul etmemiz gerekir ki Yüce Allah (C.C.), yaşadığımız bu dünyayı ve tüm varlıkları, sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) yüzü suyu hürmetine yaratmıştır. Bu, anlaşılması zor görülebilir. Sevgili peygamberimiz de bir insandır ve bir peygamberdir. Ancak sadece cihan peygamberi değildir, bütün insanlığın peygamberidir. Diğer peygamberlerin soyları da tertemizdir, örnektir ve her türlü şerden korunmuştur. Şüphesiz Yüce Allah, (bizzat) bütün peygamberleri korumuş ve kollamıştır. Bunda bizlerin algılayamayacağı kadar hassas dengeler vardır.

Gelelim ‘peygambere kurban olmak’ deyimine. Günümüzde aktarılan ve gerçekliğinden şüphe duyulmayan bazı hadislerde geçen, “Anam babam sana kurban olsun, ey Allah’ın resulü…” ifadeleri de bu şekildedir. Ne yazık ki bu ifadelerin gerçek olmadıkları (insanın, yine bir insana kurban edilemeyeceği) düşünülmektedir. Oysa burada, Yüce Allah ve sevgili peygamberimiz birlikte ifade edilmektedir. Yani tekrar (yukarıdaki ifadeyi) ayrı ayrı yazarsak, “Anam babam seni yaratan Allah’a ve sana kurban olsun, …” denilmek istenmektedir. Burada peygamberimiz dile getirilerek aslında (dolaylı olarak) Yüce Allah’ın sıfatı kastedilmektedir.

Gün içerisinde yapacağımız ya da yaptığımız dualarda bile eğer duamızın sonuna, sevgili peygamberimizin (S.A.V.) hürmetini, şefaatini, sünnetlerini ve şahsını koymazsak, duamız belki kabul olur ancak bereket kazanamaz, önem kazanamaz, şiddeti az olur ve sıradanlaşır.

Yüce Allah (C.C.), biz Müslümanları başta Allah ve sonra da peygamber sevgisi ile kuşatan kullarından eylesin… Amin!

Gören Göz - 6/5: Güçlüklerden Kaçınma

Bu bölümdeki başlık, İslâm hukukundaki ana prensiplerden biri olan, “Adem-i Harac” başlığına karşılıktır. Bu prensibin özü, İslâm’ın insana yüklediği ve istediği taleplerde, “insana ağır gelecek bir güçlüğün ve şiddetin olmaması” üzerinedir. Şimdi kerim kitabımızdaki ilgili birkaç ayete yer verelim.

“Allah sizin için kolaylık diler, size güçlük murat etmez!” (Bakara, 185.Ayet)

“Allah sizden hafifletmeyi (kolaylaştırmayı) diler. Zira insan zayıf yaratılmıştır!” (Nisâ, 28.Ayet)

“(Allah) Size, dinde hiçbir güçlük yapmadı!” (Hac, 78.Ayet)

“Köre vebal yok, topala güçlük yok, (ve) hastaya güçlük yok!” (Fetih, 17.Ayet)

“Sana kolay olan dinin yolunu gösteririz!” (A’lâ, 18.Ayet)

“Yanıldığınızdan (hataya düşüp de pişmanlıktan) dolayı size vebal yoktur!” (Nisâ, 100.Ayet)

“Ya Rab, unutur ve hata edersek, bizi muaheze etme! (kınama)” (Bakara, 286.Ayet)

Güçlüklerden kaçınma ile ilgili iki hadis;

“Eğer ümmetime güç geleceğinden korkmasaydım, onlara her abdestte misvak (diş fırçası) kullanmalarını emrederdim!”

“Dininizin en hayırlı olanı, (ameli) en kolay olanıdır!” (Buhâri, r.a.)

Yüce Allah (C.C.), biz Müslümanları dindeki kolaylıkları bilen, hem kendisine hem de başkalarına zorluk çıkartmayan kullarından eylesin… Amin!

(NOT: Altıncı bölümün sonu…)