Sedat SADİOĞLU'nun 23 Mart 2023 tarihli yazısı: Aklın yolu
Gören Göz - 8/1: Niyetin Önemi
Yüce Allah’ın (c.c.), bizim yaptığımız ibadetlere (sadece ibadet yapma açısından bakıldığında) ihtiyacı yoktur. Yüce Allah, bizim kıldığımız namazlara, tuttuğumuz oruçlara, kestiğimiz kurbanlara, verdiğimiz sadakalara, yaptığımız hac/umre ziyaretine bakarak (cennetlik kul veya cehennemlik kul gibi) bir değerlendirme yapmaz! Böyle bir değerlendirme (Allah katında) zaten adil de olmaz!
Yukarıda yapılan ibadetler, içten yapılmış ve her şartta sürdürülmüş ise bu ibadetlerden elde edilen sevaplar devreye girer ve ahiret ödüllerimiz kat kat çoğalır. (Cennetteki katımız ve yerimiz belli olur ve derecemiz de yükselmiş olur.)
Yüce Allah, doğrudan niyetlerimize bakarak niyetlerimizin içten (samimi) olup olmadığına göre önümüze bir istikamet (yol) koyar. Seçimi ise biz yaparız. Önümüze koyduğu bu yol, bizim için hayır da olabilir, şer de olabilir. ‘Hayır’ olursa cennetlerine koyularak ödüllendiriliriz, ‘şer’ olursa cehennemlere atılarak cezalandırılırız. (Cehennem, bir Müslüman için sürekli değildir, adaletin tecelli ettiği yerdir ve her Müslüman sonunda cennete yerleştirilecektir!)
“Allah, sizleri ağız alışkanlığıyla yaptığınız yeminlerden dolayı cezalandırmaz. Ancak gönüllerinizin bilinçli yaptığı yeminlerden (niyetlerden) sorumlu tutar. Allah, çok bağışlayıcı, (ve) çok halimdir!” (Bakara Suresi, 225.Ayet)
Yüce Allah (c.c.), biz Müslümanları niyeti iyi ve içten (samimi) olan kullarından eylesin… Amin!
Gören Göz - 8/2: Dul Kadınlar ve Darda Kalanlar
Aşağıda iki önemli ve yararlı Hadis-i Şerif yer almaktadır:
“Dul kadınlar ve darda kalan kimselerin işlerine koşanlar, Allah yolunda cihad edenler gibi sevap kazanırlar!” (Ebu Hureyre, r.a)
Ne muazzam bir sevap! İnsanın koşturup, dul kadınlara ve darda kalanlara yardım edesi geliyor. Tabii ki bunu, hak ile bilen ve yapanlar için söylenmiş bir söz. Şunu unutmayalım ki darda olanların ve yardımcısı bulunmayan dul kadınların duaları, içten ve Allah’ın rızası ile olur. Yaşlılar için de anlamlı bir Hadis-i Şerif vardır ki burada da yüce Allah’ın lütfu söz konusudur:
“Bir genç bir yaşlıya yaşlılığından dolayı hürmet ederse, muhakkak ki (yüce) Allah (c.c) da, yaşlılığında ona hürmet edecek birini hazırlar!" (Tirmizî, Birr, r.a.)
Bir şiir: Hayırsever
Yolunu kaybedene yoldur,
Yaşlısı için bacaktır, koldur,
Gözü görmeyene ise gözdür,
Hayırsever, Allah için yardım edendir! (Alıntı: Vedat Sadioğlu/Emekli Öğretmen)
Yüce Allah (c.c.), biz Müslümanları dul kadınların, yaşlıların ve darda kalanların yardımına, (sadece) Allah rızası için koşan kullarından eylesin… Amin!
Gören Göz - 8/3: Hangi Kişinin Duası Makbuldür?
Şunu iyi bilmeliyiz ki duanın kabul olması için iki dayanak gerekir: Birincisi; kişi duayı, ihlâs ile yapmalıdır. İkincisi; kişi rızkını, helalinden kazanmış olmalıdır. Evinde, haramdan kazanılmış bir iplik (bile) olanın, o evde yaptığı dua kabul olmaz. Yukarıdaki şartların sağlandığını düşünürsek (İşte duaları kabul olacaklar);
- Hacıların,
- Mücahitlerin,
- Dertlilerin,
- Hastaların,
- Gariplerin,
- Mazlumların,
- Yolcuların,
- Ana ve babaların,
- Belâ gelmeden önce dua edenlerin,
- Çok zikredenlerin,
- İbadetle saçlarını ağartanların,
- Oruçluların,
- İlim sahibi olanların,
- Adil (olan) idarecilerin duaları makbuldür.
Hadis-i Şerif’te buyuruluyor ki, “Şu dört dua reddolmaz; Din kardeşi yokken, onun gıyabında yapılan dua. İyileşinceye kadar hastanın, dönünceye kadar (ise) hacca ve cihada gidenin duası.” (Deylemi, r.a.)
Yüce Allah (c.c.), biz Müslümanları yine Müslüman kardeşi için duacı olan kullarından eylesin… Amin!
Gören Göz - 8/4: Akıl ve İman
Aşağıda, İbn-i Sina’nın konuyla ilgili bir sözü verilmiştir:
“İman ederiz fakat akıl bu yolda gitmez!”
Aslında bu sözün sonunda vurgulanan, “akıl bu yolda gitmez!” ifadesi ile “Akıl, dünyevi zevklerle o kadar meşguldür ki şeytanın cazip tekliflerine yenik düşer ve sağlıklı karar veremez” denilmek istenmektedir. Akıl, her durumda muhakeme (değerlendirme) yapan, mükemmel bir soyut organ kabul edilebilir. Akıl doğru yolda olmazsa, (bir nevi) sapmış (ve hatta sapıtmış) olur. Aklın gıdası “iman”dır. İman da akıl gibi soyut bir kavramdır ancak bizi imanlı olmaya yönlendirecek ibadetlerimiz (amellerimiz) vardır. İbadetleri doğru ve hakkıyla yapabilmek için ise iki adet sarılacağımız kaynağımız vardır. Sevgili peygamberimizin (s.a.v.) veda konuşmasında buyurduğu gibi, “Sizlere iki şey bıraktım (ki) onlara sarıldığınız müddetçe sapıtmazsınız. Birisi Kur’an-ı Kerim, diğeri ise sünnetlerimdir!”
İbn-i Sina kimdir?: Ortaçağ’da yaşamış ünlü Türk felsefe, tıp, bilim ve din âlimi.
Yüce Allah (c.c.), biz Müslümanları aklını doğru işlerde kullanan (ve sapkınlığa düşmeyen) kullarından eylesin… Amin!
Gören Göz - 8/5: İçten Dua
Dua etmek isteyen bir Müslüman’ın duasının kabulü için, ne kadar günahkâr olursa olsun, öncelikle tövbe etmesi gerektiğini ve hatasını (veya hatalarını) tekrar işlememesi gerektiğini biliyoruz. Ancak unutmamamız gereken en önemli konu, duanın “içten” yapılmasıdır. Gözyaşı dökmeden, (dakikalarca, hatta saatlerce), avuç açmadan, titremeden, hissetmeden yapılan dualar ne kadar makbul olabilir ki? Yalnız iken, gece saatlerinde, sabaha karşı veya imsak vaktinde yapılan duaların çok daha makbul olacağını biliyoruz.
Aşağıda, konuyla ilgili bir şiir yer almaktadır;
Bir Şiir: İçten Dua
Yalnız O’na yönelsen,
-Ama içten mi içten…
Bir af dilersen,
-Ama vakit geçirmeden, içten…
Acınma dilersen,
-Ama el açarak, içten…
Gözyaşı dökersen,
-Ama sel gibi, içten…
Tepeden tırnağa titrersen,
-Ama depreme tutulmuş gibi, içten…
Bir istersen,
-Ama cenneti iste, içten…
Kul olursan,
-Ama makbul bir kul ol, içten mi içten! (Sedat Sadioğlu)
Yüce Allah (c.c.), biz Müslümanları içten (samimi) dua eden salih kullarından eylesin… Amin!
(NOT: Sekizinci bölümün sonu…)