Baha YILMAZ'ın 28 Kasım 2023 tarihli yazısı: Aramızda Gezen Ahlaksızlar Kim?

İki hafta önce sosyal medya fenomenleri hakkında yazdığımız bir yazının bugün yeniden gündeme gelmesi üzerine birkaç cümle daha kuralım.

Metroda eşiyle birlikte Tiktok'ta yayın yaparak çok kısa bir süre içinde 100 bin TL gibi bir rakam kazandığını ifade eden bir haberle karşılaşınca bunun mutlaka arkası gelir dedim. Nitekim öyle de oldu, bir süre sonra Tiktok'ta ciddi bir miktar para kazanan bu çift gözaltına alındı. Neden derseniz? Bu karı koca çift umuma açık bir ortamda teşhircilik yaparak para kazanıyorlardı.

Ne kadar kazandıkları ya da şu kadar süre içinde şu miktarda para kazanmalarının da önemi yok. Burada önemli olan teşhirin ve teşhir edilenin de izlemek isteyen 100 binlerin ya da milyonların olması.

Teşhir Meraklısı Milyonlar

Geçen, “Toplumsal Bir Hınç Öyküsü: “Saçmalama Engin” adlı yazımızda en tehlikeli olanın bu yapılanlara talip, işlenen cürümler sonucunda elde edilen kazançlara onay veren milyonların olması olduğunu ifade ettim. Aslında bu, şu anlama geliyor. Metroda eşinin yanında göğüslerini açarak para kazanan bu insanları izleyen hatta bu insanlara para ödeyen yüzbinlerin olduğu gerçeği. Ve bu insanlar aramızdalar. Bu insanların kimisine en kirtik değerlerimizi emanet ediyoruz. Bunların bazılarına çocuklarımızı, kimilerine kutsallarımızı emanet ediyor ya da onların sorumluluklarına bırakmak zorunda kalıyoruz.

Örneğin bu insanları izleyen, destekleyen insanların profillerin kim olduğunu bilmiyoruz. Ya da ilgili merciler biliyorlar mı onu da bilmiyoruz. Biliyorlarsa bu kitlelerin genel ahlak ya da genel kaidelere uymasalar bile bu ortalama kaidelere yaklaştırmak için neler yapılıyor, onu da bilmiyoruz.

Yani her türlü ahlaksızlık, usulsüzlük ve kanunsuzluk üzerinden para ve menfaat kazanmak isteyen milyonların varlığını kabul etmek zorundayız.

Ahlakı Bozan Enflasyon

Burada kabul etmemiz gereken bir diğer husus kolay para kazanma isteği. Yani sosyal medya fenomenlerinin kara para üzerinden elde ettikleri menfaatlerin, ayrıcalıkların onları takip eden milyonlar tarafından kabul edilmesi. Burada bir kötü haberim daha var bu durumu kabul edenler de aramızdalar...

Bu insanlar vergi vermek istemiyorlar dolayısıyla yaşadıkları kamusal alanın gelişmesini ya da ilerlemesi için gerekli olan finansman ihtiyacını karşılamak istemedikleri gibi, mevcut kamusal alanı ücretsiz kullanmak istiyorlar. Nasıl olsa bazı kerizler bu vergileri ödüyor. (Ki o kerizler biziz) biz yolumuza bakalım diyorlar.

Birkaç ay önce Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu hoca ile yaptığımız bir söyleşide yüksek enflasyonun en büyük etkisinin ahlakı, özellikle toplumsal ahlakı bozması olduğunu söylemişti. Haksız servet transferleri, alım gücünün düşmesi, yolsuzluk ve hukuksuzlukların artması... Toplumsal ahlakın bozulduğunu gösteren en önemli kriterler.

Şeffaflığın Her Şeyi Dönüştürme İsteği

Biraz işin teorisine de bakalım her şeyin, tüm özelin ve gizlinin bu kadar aleni hale gelmesini Byung-Chul Han şöyle açıklıyor: “Şeffaflık neoliberal bir aygıttır. Enformasyona dönüştürmek amacıyla her şeyi içine girmeye zorlar. Günümüzün gayrı maddi üretim ilişkileri koşullarında daha fazla enformasyon ve daha fazla iletişim, üretkenlik ve hızda artış demektir. Buna karşılık gizlilik, yabancılık ve ötekilik sınırsız iletişime engel oluşturur. Şeffaflık adına bunlardan kurtulmak gerekir.''

İnsanı Camlaştıran Şeffaflık

Neoliberalizmin her şeyi görünür kılmaya çalışması ve bu çabayı sarf ederken bunu özgürleşme, iletişim kavramlarını dayanak göstererek yapması uğradığımız şiddetin en temelde nasıl masum gerekçelerle bize ulaştığını gösteriyor. Zaten Şeffaflık Toplumu isimli çalışmasında Byung-Chul Han da bu duruma vurgu yapıyor: “Şeffaflık insanı camlaştırır. Şiddeti de buradadır. Sınırsız özgürlük ve iletişim topyekûn kontrol ve gözetime dönüşüyor. Sosyal medya da giderek toplumsallığı disiplin altına alan ve sömüren dijital panoptikonlara benziyor daha çok. Şeffaflık bir ideolojidir. Bütün ideolojiler gibi onun da mistik hale getirilmiş ve mutlaklaştırılmış olumlu bir çekirdeği vardır. Şeffaflığın tehlikesi de bu ideolojikleşmededir. Totalize edilirse şiddete yol açar.”

Evet sosyal medya konusunda hassas olmak zorundayız. Her an her şeyi şeffaflaştırmaya meyilli olması hem iyi hem kötü. Toplulukları, kitleleri polarize etmesi, şiddete meyyal hale getirmesi ise daha büyük sorunlar doğuruyor.